Blows traducir turco
3,875 traducción paralela
The wind blows where it wishes. You don't know where it comes from, Or where it goes.
Yel dilediği yerde eser, sesini işitirsin ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin.
Sound, all right, till the wind blows.
Sağlam, tamam. Ama rüzgar esene kadar.
Howard Roark, he blows up this building at the end of the movie.
Howard Roark. Filmin sonunda binayı patlatıyor.
Listen, nobody would get hurt, nobody's gonna be in the house when this blows up.
Dinle, kimse zarar görmeyecek. Patlarken içeride kimse olmayacak.
You get... Get Spencer out of there before he blows this whole damn thing!
Her şeyin içine etmeden önce Spencer'i oradan çıkar!
When friendship blows cold... it blows icy.
Arkadaşlar arasında soğuk rüzgarlar estiğinde... çok soğuk eser.
Grape blows up there and the juice flows down there!
Üzüm parçalara ayrıldı, suyu ise aktı.
Yes, but with two blows he would lay them flat on the floor.
Evet, ama iki darbeden sonra onları yerle bir ederdi.
Blows us apart!
Bizden uzakta patlar!
Wide open doors and windows, Through which blows the wind,
Esen rüzgâr yardımıyla kapılar ve pencereler genişçe açılıyor.
It's only temporary, until this fiasco blows over.
Dinle bu geçici bir durum, yakında unutulup gidecektir.
- We'd never come to blows over it.
- Ama birbirimizi öldürme noktasına hiç gelmedik.
Blows off steam, threatens lives, and then cools down, forgets why he was mad.
Öfkelenir, tehditler savurur. Sakinlesince de niye köpürdügünü unutur.
This camp blows. No sprinkles?
Ne boktan bir kamp bu.
There she blows.
İşte orada duruyor.
As an evil real estate mogul tries to turn their hangout into a resort, by building a weather machine which blows up, creating a massive storm.
Bir emlak devi takıldıkları yeri tatil köyüne çevirmek için büyük bir fırtına çıkaran bir hava makinesi yapmaya çalışması...
I'll ask Dad before he blows all his money.
Bütün parasını bitirmeden önce babama soracağım.
If this case blows up, you're the one who's going to get hurt, and neither of us wants that.
Eğer dosya patlak verirse, Tek zarar görecek kişi sensin, ve ikimiz de bunu istemeyiz.
The atom bomb blows up our cities You go and buy new tennis clothes
atom bombası şehirleri havaya uçururken sen tenis kıyafeti al!
Blows raining down on the glow.
Yağmur boşalıyor aşağıya.
In life, there are blows harder than being thrown from La Quebrada at 6 years old.
Hayatta, 6 yaşında La Quebrada'dan atlamaktan... daha zor darbeler vardır.
Creed, we should lay low. Get out of Dos till this shit blows over.
Creed, etraf sakinleşene etrafta görünme.
Until this all blows over.
ama buna bir son vermeliyiz.
A plane blows up on the other side of the planet, your husband's on it, and suddenly, you don't want to save the world anymore.
Gezegenin diğer tarafında bir uçak havaya uçar kocan o uçaktadır, ve birden artık dünyayı kurtarmak istemiyorsundur.
Howard roark, he blows up this building at the end of the movie.
Howard Roark. Filmin sonunda binayı patlatıyor.
Well, I was thinking maybe y'all would want to get out of town until all this blows over.
Ben de tüm bunlar bitene kadar kasabadan uzaklaşmak istersiniz, diye düşünmüştüm.
The French ambassador and Secretary Kissinger are about to come to blows over whether or not...
Fransız Büyükelçi ve sekreteri Kissinger
This blows.
Bu kötü oldu.
He blows hot and cold.
Bir sıcak bir soğuk zaten.
Thar she blows, captain.
İşte kız uçuyor, kaptan.
I'm a complete failure. And at work, at home, and in bed. She's very good, she blows me away.
Herşeyi yanlış yapıyorum... işte, evde, yatakta.
♪ Oh, blows the winter wind my true love
Kış rüzgârı gerçek aşkımı üfürüyor...
Whichever of you blows me away... gets promoted.
Beni kim havaya uçurursa terfiyi alır.
Now, this is the one that blows in the eye.
Şimdi bu alet gözüne hava üfleyecek.
The blows were clearly struck with both hands.
Darbedeler açıkça 2 elle yapılmış.
I will admit that it blows Love Guru out of the water.
İtiraf etmek gerek ki Aşkın Gurusu'nu geçer.
It was rotating the tires on the minivan that just... [blows raspberry] Really got to me.
Minivandaki lastiklerin dönmesi gerçekten harika.
When all this shit blows over... we are gonna fuckin'rock this town.
Hele bir şu sıkıntıları atlatalım, ortalığın amına koyacağız.
Not only does it erupt, but blows ash over a replica of Pompeii.
Fışkırıyordu bile ve külleri Pompeii'nin birebir kopyasıydı.
Two weeks later, it blows up a government building in the Philippines.
iki hafta sonra, filipinler'de bir hükümet bınası havaya uçtu.
Ninety seconds, the reactor blows.
Reaktör doksan saniye içinde patlayacak.
I'm just gonna guess here, but I'm thinking it's the length of a branch that when the wind blows, doesn't fall down on your car.
Bence de öyle ama rüzgar estiğinde arabanın üzerine düşmeyecek bir dal aklıma geliyor.
( Blows raspberry ) Oh, God. Blah. ( Imitating gunshots )
Tanrım.
We're hunkering down here'til she blows over!
Karlar çökene kadar burada biraz bekleyeceğiz!
You will never get off Abafar, you and your little Republic friends, not after your Jedi cruiser blows up.
Sen ve senin küçük Cumhuriyetçi dostların Afabar'dan asla ayrılamayacaksınız Jedi kruvazörünüz havaya uçtuktan sonra.
Then he blows up a transformer.
Ama ardından gelip trafoyu patlatmış.
Well... ( Blows air )
Evet...
( Blows air )
Olur. Gel o zaman.
I found evidence of multiple blows to his chest, abdomen and groin.
Göğsüne, karnına ve kasığına yapılan birden çok darbenin izini buldum.
- Oh, that blows.
- Çok kötü olmuş. - Yok, onun umurunda değildi.
( Horn blows in distance )
Gemiyle mi gideceksin?