Bottom traducir turco
13,318 traducción paralela
Turn to the graph at the bottom of 27, and you'll see a nearly 40 % decrease in soul collections in the Pacific Northwest over the past three years.
27. sayfadaki grafiğe bakarsanız son üç senede Kuzeybatı Pasifik'te ruh toplamanın % 40 düştüğünü görürsünüz.
I am a Han Shin man who started at the bottom.
En dipten başlamış bir Hanshin çalışanıyım.
I don't know how this happened, but we'll get to the bottom of it, okay?
Bu nasıl oldu bilmiyorum ama işin sonuna kadar gideceğiz, tamam mı?
All of them were at absolute bottom when they went into treatment at New Springs.
Hepsi, New Springs'te tedaviye gittiklerinde tam anlamıyla dibi görmüş.
She's just down at the bottom.
Arka tarafta.
Search the place, top to bottom.
Evi baştan aşağı arayın.
Honey, I... apologize from the bottom of my heart... for everything that I've put you through.
Tatlım, ben seni içine sürüklediğim her şey için tüm kalbimle özür diliyorum.
In yaoi art, the seme, or "top," Is usually dominating In is usually dominating the uke, or "bottom,"
Yaoi sanatında seme, yani aktif olan genellikle ukesini, yani pasif olanı domine eder.
We'll get to the bottom of this.
Şunu derinlemesine araştıralım biz.
The bottom line is that the only thing that distinguishes those who want to kill us from those who don't is that we have the burning desire for social justice.
Sonuç olarak, toplumsal adaleti sağlamak için en temel arzumuz, bizi öldürmek isteyenlerle öldürmek istemeyenleri ayırt etmek olacaktır.
♪ I have no problem being picked out from the bottom ♪
En son seçilmekle bir sıkıntım yok
I mean, I know you wanted to get to the bottom of this, and... I just hated the thought that a nice girl like Susie would...
Demek istediğim bu işin sonuna gitmek istediğini biliyorum ve Susie gibi iyi kızın böyle bir şey yapması fikrinden nefret etmiştim.
The bottom six floors of this building are SEC offices, so security's pretty high.
Bu binanın ilk altı katında sermaye piyasası kurumunun ofisleri bulunuyor yani güvenlik çok yüksek.
The bottom line... Phil is Meg Ryan, and I got to be his Andy Garcia.
Uzun lafın kısası Phil, Meg Ryan ise ben de onun Andy Garcia'sı olmalıyım.
Were you bottom of your class? My SAC found me asleep on a stakeout.
Sorumlu özel ajanım bir izleme görevi sırasında uyuyakalmışken yakaladı beni.
Bottom of his class at Quantico.
Quantico'da işinde kötüydü.
For the rock-bottom price of 35 coffees he let me... mess with his sign.
35 kahve fiyatına tabelasını kullanmama izin verdi.
The bottom line is you always help us out and now it's your turn.
Sonuç olarak ; sen bize hep yardım ettin, sıra bizde.
Think of this as a ladder, and you're at the bottom of this ladder.
Bunu bir merdiven olarak düşün. Sen de bu merdivenin en altındasın.
He's wearing a keffiyeh, but he has the bottom corners tucked into his headband.
Puşi takıyor ama alt köşelerini saç bantına sokmuş.
Bottom line, your dude had a few too many and hooked up.
Sonuç olarak, arkadaşınız kafayı buldu ve o kızla takıldı.
Oh, excuse me, try to always cup it from the bottom.
Afedersin. Her zaman alt kısmından tut.
He's just waiting for an excuse to fill in at the bottom of the form.
Formun altını doldurmak için bahane arıyor sadece.
Not to mention, it's bad for my bottom line.
Sonucun nasıl olacağından bahsetmiyorum bile.
You're doing this for your bottom line.
Sonuçları için yapıyorsun.
Yes, but you know what the bottom line is.
Evet ama işin özünün ne olduğunu biliyorsun.
Bottom line, would you rather your son had a horrible stepmother, who made his life miserable?
Sonuç olarak oğlunun korkunç bir üvey annede olmasını mı isterdin?
The fruit at the bottom.
Alttaki meyvelerini.
And you know who else loves the bottom?
Ayrıca başka altta olmayı seven kim var biliyor musun?
Diving to the bottom causes panic.
Alt kısma dalış paniğe neden oluyor.
- Sign at the bottom and then on page three.
Altını imzala sonra da üçüncü sayfayı.
It is... has enough blood there that it also shows a bit of a flow pattern off of the bottom of that.
Burada, aşağı doğru bir miktar süzülmesine yetecek kadar kan varmış.
[Buting] The bottom line is, they knew their boss had just recused the department and turned over lead authority in this investigation to the neighboring department because of that lawsuit.
İşin özü, dava nedeniyle amirlerinin teşkilatı geri plana çekip soruşturmanın yürütmesini komşu ilçenin teşkilatına devrettiğini biliyor olmaları.
That's bottom line.
Asli görevimiz budur.
Two minutes, Frank, at the bottom of a motel swimming pool!
2 dakika, Frank, motelin yüzme havuzunun derinliklerinde!
See you at the bottom.
Aşağıda görüşürüz.
Not from the bottom.
Alttan değil.
The bottom line is, I've been a bad preacher.
Gelmek istediğim nokta şu ki, kötü bir vaiz oldum.
I see zeroes on the homestead Company's bottom line.
HomeStead Şirketi'nin kâr tablosundaki sıfırları görüyorum.
Rock, meet bottom.
Dibe vurduğum an.
Bottom line, how much are we talking here?
- Bu arada ne kadar masraftan bahsediyoruz?
Those ridiculous dolphin friendly things from the bottom of Bridget's bag.
Bridget'in çantasındaki o saçma çevre dostu yunuslu şeyler.
Bottom line, I have no allegiance to this man.
Sonuç olarak, Bu adamla hiçbir bağlılığım yok benim.
Bottom line, are you in or you out?
Asıl soru içerde misin yoksa dışarda mısın?
If you're gonna go to the bottom, tell somebody.
Dibe inecekseniz, birine söyleyin.
Ah, is there a sharp pain in everyone's bottom?
Herkesin poposunda keskin bir acı var mı?
The bottom of the ocean?
Okyanusun dibinde mi?
Bottom line is that I'm willing to die in that ring tomorrow night.
Yarın akşam o ringde ölümü bile göze almış durumdayım anlayacağınız.
Couldn't leave it on a bottom shelf?
Alt raflara koysanız olmaz mıydı?
I wasn't there at the beginning of the story, but you can bet your bottom dollar I'm not leaving before the end.
Hikayenin başında orada değildim, Ancak alt dolana yatırdım, sonuna kadar ayrılmayacağım.
- Race ya to the bottom!
Kim önce bitirecek!