Bottom line is traducir turco
805 traducción paralela
The bottom line is that I love people.
Sonuç şu ki, ben insanları severim.
The bottom line is that you want to make life real easy for those men. No.
İşine özüne indiğimizde... bu adamların yaşam şartlarını kolaylaştırmamızı istiyorsunuz.
I guess the bottom line is that it'd be snitching.
Burada önemli olan benim gammazlık yapmam.
The bottom line is, if you take a chance in life, sometimes good things happen, sometimes bad things happen.
Uzun lafın kısası, hayatta eğer risk alırsan bazen iyi şeyler olur, bazen de kötü şeyler olur.
Bottom line is M-O-N-E-Y.
İşin özü P-A-R-A.
I guess the bottom line is I just talked myself into it.
Sanırım kendimi bu iş için ikna ettim.
The bottom line is that I'd know.
Önemli olan bilecek olmamdır.
( SCOFFING ) The bottom line is now that you'll be higher on the wanted list than before.
Sonuçta siz arananlar listesinde eskiye göre çok daha yukarıda olacaksınız.
But the bottom line is, I like it.
Ama altında yatan şey, bunu seviyorum.
The bottom line is we got three months left of work and no money.
Senin için de aynı şey geçerli Michael. Ayrıca, çalışmak için 3 ayımız daha var ve hiç paramız kalmadı.
Bottom line is, Joe, you're swindling her soul, and you're doing it with your eyes wide open.
Uzun sözün kısası Joe, onun ruhunu dolandırıyorsun ve bunu bilinçli yapıyorsun. - Söylediğinden hoşlanmadım.
First witness, and her bottom line is, "Are you Jewish?"
İlk tanık, ve onun ulaştığı nokta, "Yahudi misiniz?"
Bottom line is, he won't hire a rookie.
Son sözü, acemi birini işe almak istemiyor.
The bottom line is if Adam will deliver his partners and the plasmids they're talking minimum jail time, maybe six months.
En önemlisi, Adam ortaklarını ele verir ve Plazmidleri teslim ederse asgari mahkumiyetten bahsediyorlar, belki altı ay.
Bottom line is, did we get what we wanted here?
Asıl olan bu işte istediğimizi alıp almadığımız değil mi?
The bottom line is you were late. You brought your lady in here.
Uzun lafın kısası sen geciktin.
The bottom line is this. OK, here's the thing.
Şunu söylemek istiyorum.
The bottom Line is "Kill the enemy."
Sonuç cümlesi "Düşmanı öldür."
Oh, believe me, I tossed and turned over this one... but the bottom line is they're in love.
Elbette. İnan bana bu konu yüzünden uykularım kaçtı. Ama işin özü, onlar birbirlerine âşıklar.
The bottom line is the bottom line and what are children but consumer trainees?
En alt seviye, en alt seviyedir. Peki çocuklar nedir, tüketici değil mi?
And I was hurt, so the bottom line is... I am not gonna let it happen again.
Ve ben incindim, yani sonuç şu ki bir daha olmasına izin vermeyeceğim.
Bottom line is, the positive-acting teens don't believe in evolution and don't think they should have to learn it.
Hepatit A, B, ve C mi? Bu ikisinin hayatta kalması inanılmaz.
The bottom line is, these people are evil, plain and simple.
Hayır, aslında bunu sağlamıyor. Bu insanlar kötü, düz mantığa sahip ve basit.
In Texas, the bottom line is who you know and what they owe you.
Teksas'ta kimi tanıdığın ve sana ne borcu olduğu esastır.
So, bottom line is I'm not Paramount.
Neyse, sonuçta ben Paramount değilim.
But the bottom line is, you're developing an obsessive interest in your inner workings.
Ama bilinçaltında, iç işlevsel işleyişinle ilgili bir saplantı gelişiyor.
The bottom line is, your life ended about five minutes ago, under the inept ministrations of Dr Beverly Crusher.
Hayatının, Doktor Beverly Crusher'ın beceriksiz bakımı altında, 5 saniye kadar önce sona ermesi gerçek sonuçtur.
For 15 years we've met our obligations with the same unions... the same mills, the same bank, but today... all they care about is the bottom line on a passbook... and then some God damn machine gives you a bum credit rating.
15 yıldır bu birliklere, bu fabrikalara bu bankaya karşı... yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Ama bugün... tek umursadıkları defterlerindeki kar - zarar hanesi. Ve boktan bir makine kredi notumuzu düşürüyor.
There it is, George. The bottom line.
Sen de duydun, George.
- His plumb line is not the bottom.
- Çökme noktası dibi değildir.
This is bottom line, understand?
Bu çizginin dışında, anladın mı?
Now, what is the bottom line on this illicit sex question?
Bu haram seks sorusunun tortusu ne?
Now you want to sit back but you can't because hanging... from your bottom lip is a long line and you can't get it off your bottom lip.
Arkanıza yaslanmak istersiniz ama alt dudağınızdan bir şeyler sarkmaktadır. Bundan bir türlü kurtulamazsınız.
( Greg mutters ) Bottom line.
İş nedir?
Yeah, see the bottom line here, Frankie, is... we're not gonna believe Hannibal is dead until we get some proof.
Evet, ana nokta şu Frankie elimize kanıt geçene kadar Hannibal'ın öldüğüne inanmıyoruz.
Bottom line, the only way out of here is through that door.
Sonuç olarak buradan tek çıkış o kapı başka çıkış yok.
That, as you Americans say, is the line at the bottom.
Bu siz Amerikalıların dediği gibi.
What's important is that I can cash it... maybe... because I earned it, and that's the bottom line.
Önemli olan bunu nakite çevirebilmem... belki çünkü, bunu ben kazandım ve bu da son sözüm.
Yeah, but performance is the bottom line, Clark, and I hold myself accountable in no small measure.
Evet ama asıl önemli olan performans, Clark. Ve ben de kendimi fazlasıyla sorumlu tutuyorum.
And the bottom line is nobody should have to.
O fedakarlıkları yapmak istemiyorum.
Bottom line, Jason : no judge is going to award you custody of Michael.
Michael'in velayetini hiçbir yargıç sana vermeyecektir Jason.
All you think about is your bottom line.
Hepimizin işine son vermeyi planlıyorsun.
My poem is entitled The Bottom Line.
- Şiirin adı, "Kesin Sonuç"
The bottom-line question is "Did Picasso paint it?"
Önemli olan "Bu gerçekten Picasso mu?"
The bottom line after all is... money.
Sonuçta ana nokta... Para.
The bottom line here is that my client has been kidnapped.
Buradaki asıl nokta müvekkilimin kaçırılmasıdır.
I have always believed that helping your fellow man is profitable in every sense, personally and bottom line.
Yoldaşlara yardım etmenin her şekilde karlı olduğuna şahsen inanırım. Mesele bundan ibaret.
Bottom line, it is within the letter of the law.
Sonuçta, yasadışı bir şey yapmıyoruz.
That is the bottom line here.
Karar verin. Ya onlar gider, ya da ben.
It's not glamorous work, that's the bottom line.
Bu harika bir iş değil. Kısacası böyle.
Look, bottom line. This is Colton's case.
Bak, sonuçta bu Colton'un davası.
bottom line 340
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
is here 159
islam 16
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
is here 159
islam 16
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
issues 74
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issues 74
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isn't it 16586
isles 199
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
is she beautiful 26
isn't it romantic 18
isn't she beautiful 90
is it really you 103
isn't he 2024
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
is she beautiful 26
isn't it romantic 18
isn't she beautiful 90
is it really you 103
isn't he 2024