Bouncy traducir turco
363 traducción paralela
It gets pretty bouncy around here sometimes.
Cıvıl cıvıl hayat dolu oluyor burası bazen.
You want to hear about our bouncy boy, don't you?
Hayat dolu oğlumuz hakkında bir şeyler bilmek istersin, değil mi?
Bouncy, bouncy. "
Hoplamalı zıplamalı.
Great, bouncy yarblockos to you!
Koca taşaklarımı ye sersem!
A bouncy little duckling.
Pis herif.
A delicious bum, solid yet bouncy
Lezzetli bir kıç, zıplatmak için yeterince yumuşak.
Is a beencey bouncy burger, eh?
Zıplayan burger mi?
- Bouncy, bouncy. That's naughty.
- Hopladı, zıpladı, geri döndü.
It's catchy, it's bouncy.
Dikkat çekici, canlı. Değil mi, Ted?
We've had such a bouncy journey.
Çok zor bir yolculuk geçirdik.
Where's the bouncy castle?
Zıplayan şato oyuncağı nerede?
- I panicked, said there'd be a bouncy castle.
- Panikledim ve zıplayan şato oyuncağı geleceğini söyledim.
- I really wanted that bouncy castle.
- O zıplayan şato oyuncağına binmeyi çok istemiştim.
Look, the thing is, it doesn't matter how old you are, bouncy castles are still genius.
Bak, önemli olan kaç yaşında olduğun değil, zıplayan şato oyuncakları her yaşta dahiyanedir.
♪ Bouncy, bouncy Ooh, such a good time
Zıpla zıpla Ne de güzel geçiyor vakit
♪ Bouncy, bouncy Shoes all in a line
Zıpla zıpla Bütün ayakkabılar yanyana
♪ Bouncy, bouncy Everybody somersault
Zıpla zıpla Herkse salto atıyor
♪ Bouncy, bouncy White socks slipping down
Zıpla zıpla Beyaz çoraplar sıyrılıyor
♪ Bouncy, bouncy Stilettos are a no-no
Zıpla zıpla İnce topuklular olamaz diyor
♪ Bouncy, bouncy Ooh!
Zıpla zıpla Ooh!
♪ Bouncy, bouncy Stilettos are a no-no
Zıpla zıpla İnce topuklular "olamaz" diyor
♪ Bouncy, bouncy Ooh!
Zıpla zıpla
Bouncy, bouncy.
Topu sür, topu sür.
Bouncy, bouncy.
Zıplat, zıplat.
Nobly gent, light grey suit, and a bouncy moustache. "
"Kibar bir beyefendi, açık gri bir takım giymişti ve çirkin bir bıyığı vardı."
That's why it was so bouncy!
Demek bir kadınsın!
I believe psychiatry's a noble profession,... tarnished by popularity contests and a bouncy radio programme!
- Kesinlikle değil. Ben psikiyatrinin, popülerlik yarışmalarıyla kirlenen asil bir meslek olduğunu düşünüyorum. Radyo programlarını eklemeyi de unutmayalım.
Heather : "fresh and bouncy as a spring morning".
Funda : "Taze ve canlı.Tıpkı bahar havası gibi."
They're so soft and bouncy to eat. With the extra egg made by "Fire Fist", the taste of BBQ Pork is unbelievable.
"Ateş Yumruğu" ile yapılan ekstra yumurta ise etin tadını inanılmaz yapmış!
You know, when I first met your mother she was so upbeat and bouncy I used to fantasize about her wearing a skimpy little cheerleader's outfit, shaking her pom-poms...
... iyimser ve enerjikti ki onu o dar ve ufacık amigo kız kıyafetleriyle düşünürdüm. Ve şöyle tutup... - Lütfen baba!
Well, still it's pretty bouncy, considering.
Bunu düşünürsek yine de çok canlı bir parça.
Bouncy.
- Sıçrama.
These are kind of bouncy.
Zıplıyor gibi.
What do you say about yours truly hosting a... a bouncy little show about the arts in Seattle?
- Bendenizin içinde bulunduğu ve Seattle'daki sanatsal olayların konuşulduğu içten bir programa ne dersin?
You'll need to ask her for five dollars to buy Mr. Bouncy Best Friend.
Bay Zıp Zıp için ondan beş dolar istemelisin.
- And what was that? - Bouncy castles.
Bunlar için Kraliçenin bana söylediğinden çok fazlası lazım.
§ They're bouncy trouncy, flouncy, pouncy, Fun, fun, fun, fun, fun §
# Hoplarlar zıplarlar yerinde duramaz eğlenirler, eğlenirler #
§ Mostly I'm happy and I'm bouncy §
# Genelde mutluyum ve zıplıyorum #
- Back to his bouncy old self.
- Eski zıplayan haline geri dönmüş
I suspect that he, or she, would be rather more bouncy than usual, Piglet.
Sanırım o olması gerekenden daha çok zıplıyor olacak, Piglet.
Did you try the bouncy seat?
- Alo? Zıpzıpı denedin mi?
- Bouncy, bouncy. - [Groans]
Hop hop.
Her bouncy walk. You know, boing boing boing.
ZıpIayarak yürüyor.
I don't have a bouncy walk.
- ZıpIayarak yürümüyorum.
It's a lovely bouncy walk.
- Ben neden o şekiIde..
Me likey bouncy!
Ben sıçramayı sevmek!
Okay, I'll shake your bouncy booty!
Tamam, Senin o canlı kıçına tekmeyi basıcam! .Bas bakalım şuna!
Bouncy castle.
- Bu ne? Plastik şato.
Right, Ted? Yeah, it's very bouncy and catchy.
Evet, çekici ve canlı.
Wow, bouncy!
Wav bıngıl bıngıl!
This one is nice and bouncy!
Daha önce hiç böylesini görmemiştim.