Bravery traducir turco
1,010 traducción paralela
I've never seen such bravery...
Hiç böylesi kahramanlık...
" At 6 : 00 the Dervish army advanced en masse... and flung themselves with fanatical bravery upon the British square.
" Saat 6 : 00'da Derviş ordusu topluca ilerleyip... fanatik bir coşkuyla İngiliz güçlerine saldırdı.
I've tried so desperately to match your bravery, but...
Senin gibi cesur olmak için çok çabaladım, ama...
Therefore for meritorious conduct, extraordinary valor conspicuous bravery against wicked witches I award you the Triple Cross.
Bu nedenle kötü kalpli cadılara karşı, gösterdiğin övgüye değer davranış olağanüstü kahramanlık ve yiğitlikten dolayı sana Üçlü Haçı takıyorum.
It's full of good sense and bravery.
Mükemmel bir zeka ve cesaretle dolu.
I will send you a postal card and tell you all about my bravery.
Size bir kartpostal gönderip kahramanlıklarımı anlatırım.
We all know your bravery.
Hepinizin cesaretini biliyoruz.
If bravery was the only factor, we'd have died several times already.
Sadece cesaret ile savaş kazanılabileceğini sansaydık zaten birkaç kez ölmüş olurduk.
Bravery comes after that.
Cesaret bundan sonra gelir.
But sure, the bravery of his grief did put me into a towering passion.
Ama o gösterişli yakınmaları doğrusu çileden çıkardı, kudurttu beni.
It is known he respects truth as he respects bravery.
Cesarete olduğu kadar gerçeğe de saygı duyduğu bilinir.
And I wish it was a Congressional Medal for Bravery!
Keşke resmi bir onur madalyası olsaydı.
Receive the crown of the kingdom and understand what a glory of sanctity and honor and bravery it signifies.
Krallığın tacını takın ve bilin ki bu, kutsallık, şeref ve cesaretin simgesidir.
I don't believe in bottled bravery but this will tone us all up.
İçkiye ihtiyacımız var. Sarhoş cesaretine inanmam ama bu hepimizi kendimize getirir.
It is known at Little Bighorn and amongst the Sioux and the Crow... that there is no warrior who has more bravery than Little Dog.
Little Bighorn'da ve Siyu ve Krovların arasında da biliniyor... Herkes Küçük Köpek'ten daha cesur savaşçı olmadığını biliyor.
With the court's permission, I'll read citations for bravery... that he's already earned on two occasions.
Mahkemenin izniyle onun iki olayda kazanmış olduğu... cesaret beratlarından bir bölüm okumak isterim.
First, citations in the Orders in the Army for bravery- -
İlk olarak cesaret için Ordu Tüzüğünden...
The accused is not being tried for his former bravery... but for his recent cowardice.
Sanık daha önceki cesaretinden dolayı değil... yeni korkaklığından ötürü yargılanıyor.
Bravery and foolhardiness are often mistaken.
Cesaret ve çılgınlık genelde yanlış anlaşılır.
You hold the whole hill now and your tactics and bravery deserve our deepest respect.
Bütün tepeyi ele geçirdiniz. Taktik anlayışınızı, cesaretinizi en derin saygılarımızla selamlıyoruz.
He's a sort of Homer on horseback. Galloping around the country looking for bravery in battles.
O at sırtında dolaşıp kahramanlık peşinde bir tür Homeros.
Just as one act of bravery doesn't make a man a hero forever.
Tıpkı bir kez cesur davranan birinin hep cesur sayılamayacağı gibi.
And bravery, if you like.
Cesaret de var istersen.
Running a farm, working like a mule, with no guarantee what will become of it - this is bravery.
Ne olacağı belli olmadan - çiftlik işletmek, eşek gibi çalışmak. - işte cesaret bu.
In my book, bravery rhymes with stupid.
Benim kitabımda, cesaret aptallıkla eşittir.
Bravery is your stock and trade, Rutledge. Your whole record shows it.
Cesurluk senin sermayen ve ticaretin, Rutledge, Bütün sicilin bunu gösteriyor.
You are trying to trade your murderer's bravery for the mercy of this court, isn't that it?
Sen katilin cesaretinin ticaretini yapıyorsun. Bu mahkemenin merhamet göstermesi için, değil mi?
Do you think as a company commander I would love your bravery
Bölüm komutanı olsan böyle bir cesareti ister misin?
The daring deeds that man performed, his bravery under fire.
o adamın kahramanlıkları, ateş altında cesareti.
I understand they're both among the best swordsmen of the Iyi Clan, held in high esteem for their bravery and honor.
Anladığım kadarıyla ikisi de Iyi klanının en iyi kılıç ustaları ve cesaret ve onurları sebebiyle büyük saygı duyulan kişiler.
From the President of the United States of America to First Sergeant Michael Patrick Gilhooly, for bravery above and beyond the call of duty.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'ndan Başçavuş Michael Patrick Gilhooly için onur ve cesaret madalyası.
I praised him for his bravery.
Ben de... cesaretini övdüm.
Isn't that a decoration for bravery?
Cesaret için madalya yok mu?
A Tuan is a man of bravery a man to respect.
Tuan cesur bir adamdır saygı duyulacak biri.
I was famous for my bravery then.
O zamanlar cesaretimle ünlüydüm.
Their bravery went only so far as sending... tens of thousands of Hungarians to their deaths.
On binlerce Macar hayatını kaybetti.
" To Leutnant Wilhelm von Klugermann, for bravery of the highest order in action against the enemies of the German empire, and for exceptional services to the fatherland in that he has destroyed single-handed 20 enemy aircraft, the Order Pour le Mérite, by Imperial decree,
Teğmen Wilhelm von Klugermann Alman imparatorluğunun düşmanlarına karşı gösterdiği büyük kahramanlık ve 20 düşman uçağını yok ederek yurdu için gösterdiği üstün başarı sayesinde İmparatorun emriyle, Şeref Madalyası'na hak kazandı.
Human beings who'd survived with dignity and bravery, entirely logical, right down to the tattered clothing, everything.
İnsanoğlunun hayatta kalması onuru ve cesaretiyledir. Tamamıyla mantık, yırtık elbiselerine varıncaya kadar her şey düşünülmüş.
Love these days is bravery under fire and the compensation is medals.
Aşk, bu günlerde cesurca ateş altında duruyor ve ödülü de madalya.
Just think, all this bravery in my arms.
Düşünsene, onca cesaret kollarımın altında.
So now what do you think of all that bravery?
Şimdi onca cesaret hakkında ne düşünüyorsun?
Toughness is a quality of the mind like bravery, honesty and ambition.
Dayanıklılık, zihinsel bir özelliktir. Yiğitlik, dürüstlük ve hırs gibi.
Your bravery was tested, and you did not frighten.
Cesaretiniz test edildi ve başarısız olmadınız.
"Lieutenant Kirk is a fine young officer who performed with uncommon bravery."
"Teğmen Kirk olağanüstü bir cesaretle hareket etti."
What bravery!
Ne cesaret!
The others will see the profit in bravery.
Diğerleri cesaretin faydasını anlar.
This is no time for bravery.
Kahramanlığın sırası değil.
If the situation called for bravery, I would be brave.
Eğer ortam cesaret gerektirseydi, ben cesur olurdum.
What bravery you have done!
Yaptığınız büyük cesaret işi doğrusu.
Little Man was small, but his bravery was big.
Küçük Adam küçüktü, ama cesareti dev gibiydi.
I'm not sure i like such bravery.
Korkusuz insanlardan her zaman hoşlanmam.