English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Bubble gum

Bubble gum traducir turco

193 traducción paralela
- Sorry I haven't any bubble gum.
- Üzgünüm, hiç sakızım yok.
I'm their man because I give them American bubble gum.
Beni severler çünkü onlara Amerikan sakızı veririm.
Jerry, do you have any bubble gum?
Jerry, sakızın var mı?
He used to ask me to help him out once in a while when he had a run on bubble gum.
Sakız işine de girince arada bir benden yardım isterdi.
They're free with bubble gum.
Sakızların yanında hediye veriyorlar.
Pink bubble gum, please.
Pembe sakız lütfen.
Pink bubble gum?
Pembe sakız mı?
I'm not here for cigarettes or bubble gum, my boy.
Sigara ya da ciklet için gelmedim evlat.
I can smell their bubble gum.
Sakızlarının kokusunu alıyorum.
Some kid thinks he's a hotshot, and next thing you know they put him on a bubble gum card.
Bazıları onun çok yetenekli olduğunu düşünür. Sonra da fotoğrafını bir sakız kartına yapıştırırlar.
You know how many bubble gum series I've been in?
Kaç beyzbol kartında varım biliyor musun?
They take instant coffee and bubble gum.
Nescafe ve sakız alıyorlarmış.
Your ass looks like about 150 pounds of chewed bubble gum, Pyle.
Götün 100 kiloluk bir un çuvalına benziyor Şaban.
Bubble gum.
Balonlu çiklet.
It's an idiotic book written for people with bubble gum brains... who never got out of the fourth grade, watching reruns of The Blob. Easy, Barry.
Zamanlarını "Şey" filminin yeniden gösterimlerini izleyerek geçiren boş beyinleri dördüncü sınıftan öteye geçememiş salaklar için yazılmış son derece saçma bir kitap.
Bubble gum, bubble gum, in a dish.
Ciklet, Ciklet, tabağın içinde.
I'm making so much feria right now... it's making Miklo's gambling book look like bubble gum change.
Daha şimdiden bu kadar para kazandım... Bu Miklo'nun kumar kitabını sakızın para üstü gibi gösteriyor.
Every kind of music's been tried, every government's been tried, every fucking hairstyle, bubble gum flavours, you know, breakfast cereal.
Her çeşit müzik türü denendi... her çeşit hükümet.. her çeşit saç stili denendi... Püsküllü, kahküllü, her çeşit!
Not just gum, bubble gum.
Üstelik balonlu sakız.
So much for bubble gum.
Fazla çikletten.
Maybe put spider eggs in bubble gum or ram a gerbil up a celebrity's ass.
Sakıza örümcek yumurtası mı koyacak? Tanınmış birinin kıçına koç mu sokacak?
One Kwik-E dog, one bubble gum cigar.... and the latest issue of Success magazine.
Kwik-E sandviçi, balonlu sakız ve "Başarı" dergisinin son sayısı.
I was getting bubble gum.
Sakız almaya gittim.
Don't worry about the future, or worry, but know that worrying is as effective as trying to solve an algebra equation by chewing bubble gum.
Gelecek için endişelenme, veya endişelen ama endişelenmenin ancak... bir cebir denklemini sakız çiğneyerek... çözmeye çalışmak kadar etkili olacağını bilerek.
Look at this... bubble gum Lip Smacker.
Şuna bakın. Sakızlı ruj.
- Between him and Michael, honestly... they could sell bubble gum in the lockjaw ward at Bellevue.
Başlayalım! - O ve Michael çenesi kitlenmiş kişilere bile sakız satabilirlerdi.
Guess I just need a bubble gum fix.
Sanırım çiklet iyi gelir.
And it smelled like bubble gum when it dried.
Kuruduğu zaman da balonlu çiklet gibi kokmuştu.
# When you get a penny from a chum # # Don't just buy some bubble gum #
Bir dostundan para aldığında onu boşa harcama.
Go get your bubble gum.
Git sakızını al.
Hundreds of people had that, they swapped it around like bubble gum.
Yüzlerce kişide bu dosya vardı. Kutudan sakız alır gibi bu dosyaları alabilirdiniz.
Marijuana, bubble gum, cigars.
Ot, çiklet, puro.
I'm gonna say... that it was a joke, and I was just kidding, and he should play basketball because it's a blast, and let's all have some bubble gum!
- Şöyle diyeceğim... Söylediklerim şakaydı ve basketbol oynamalısın çünkü eğlencelidir. Ve hadi şimdi hep birlikte biraz sakız çiğneyelim.
Why would I want bubble gum?
Neden balonlu ciklet istiyim?
I could tell you the flavour of the ice cream... It was... pink bubble gum.
Şekerli sakız gibi bir tadı vardı.
Claudine - - Bubble gum. - Bubble gum.!
Sakız.
I mean, the quiet, little insidious devices... that can drive a man out of his mind... like putting bubble-gum in someone's coat pocket.
İnsana aklını kaybettirebilecek gizli, sinsi küçük planlardan bahsediyorum. Birinin ceketinin cebine sakız koymak gibi.
bubble-gum in his pocket, indeed.
Cebindeki sakız, elbette.
Alfred Hitchcock wouldn't be caught dead with a bubble-gum in his pocket.
Alfred Hitchcock, hayatta cebinde sakızla yakalanmazdı.
He never got his picture on bubble-gum cards, did he?
Sakız kartlarında hiç resmi olmadı, oldu mu?
Have you ever seen his picture on a bubble-gum card?
Hiç onun resmini sakız kartlarında gördün mü?
- Hmm? - How can you say someone is great who's never had his picture on bubble-gum cards?
- Sakız kartlarında resmi olmayan birine nasıl müthiş denilebilir ki?
Well, I, Diane Chambers, bred and educated to walk with kings, once offered a full scholarship at the Sorbonne, have become attracted to a six-foot-three-inch bubble-gum card.
Sen ki, Diane Chambers, krallara layık bir şekilde büyütül ve eğitim gör hatta bir kere "Sorbonne" dan tam burs teklifi al sonra da git basit bir sakız çıkartması kartına aşık ol.
Maybe they fell upward and stuck to some bubble gum, hold on.
Sakıza falan yapışmıştır.
Bubble-gum?
Sakız.
- Well, you know, it's like when you're chewing gum and blowing a bubble.
- Şey, biliyorsun, bazen sakız çiğnediğinde balon şişirirsin.
We handle each case objectively without presupposition, regardless of race, color, creed or bubble-gum flavor. You know that.
Bu bölümde öznelliğe yer yok.
This is bubble gum.
Bu sakız.
Get your bubble gum.
Sakızını al.
- That looks like somethin from a bubble-gum machine, Rick.
Bu güzel.
Baby got an ass like bubble-gum ice cream.
Şuna bak. Sakızlı dondurma gibi popon var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]