Bubble wrap traducir turco
105 traducción paralela
This and a bunch of bubble wrap.
Bu ve bir sürü balonlu poşet.
- Lucky thing we landed on this bubble wrap. - [Popping]
Şansımıza bu kabarcık örtüsüne çarptık.
£ Hey, bubble wrap. £ Hi.
Hey, tatlım..
Do you have a blanket or some bubble wrap or something?
Battaniye ya da köpük gibi bir şey var mı?
They laughed at us when we said that aliens existed and they mothed us when we started wearing bubble wrap jump suits.
Uzaylıların varlığını söylediğimiz zaman güldüler ve bu kabarcıklı sıçrama-giysilerini giydiğimiz zaman bizi dışladılar.
All he likes is popping bubble wrap.
Onun sevdiği tek şey : Plastik ambalajları patlatmaktır.
Use the bubble wrap.
Kabarcıklı paketleme kâğıdını kullan.
Forget the bubble wrap!
Tamam, köpükleri boş verin!
Bubble wrap.
Kabarcıklı kağıt.
I showed you how to tape the bubble wrap.
Sana balonlu ambalajı nasıl bantlayacağını göstermiştim.
I.P.S. SWITCHES BUBBLE WRAP SUPPLIERS. "
I.P.S. balonlu ambalaj tedarikçisini değiştiriyor. "
OH, YEAH, I JUST COULDN'T WAIT TO TELL EVERYONE HOW CHUNKY NAILED ME ON BUBBLE WRAP.
Evet, bodurun beni balonlar üstünde nasıl becerdiğini herkese anlatmak için sabırsızlanıyorum!
- Oh, bubble wrap.
- Oh, kabarcık sargısı.
It's not like they put it in bubble wrap.
Balonlu naylona sarmış değiller ki.
If I had to guess, I'd say Rachel's putting on the bubble wrap, and Phoebe's doing the punching.
Tahmin etmem gerekirse... ... Rachel köpükleri kafasına sarıyor, Phoebe de onu yumrukluyor.
You may use whatever boxes you need, plus bubble wrap and tape.
İstediğin kadar kutu, baloncuklu ambalaj naylonu ve bant kullan.
Monk, I know how to pop bubble wrap.
Monk, balonlu naylonun nasıl patlatılacağını biliyorum.
Bubble wrap!
Patlayan ambalaj!
Right now your dicksNare falling off! Your skin is bubble wrap! niet's go!
Şimdiye aletiniz yere düşmüş,... cildiniz balonlarla kaplanmıştı!
Okay, so do I put them back in the bubble wrap, or -
Tamam, baloncuklu ambalaja mı sarayım yoksa...
But I refuse to live in your pathetic little world of lukewarm water and bubble wrap.
Fakat ben, senin boktan ufakcık dünyanda yaşamayı reddediyorum. Herşey tekdüze, süt liman.
I'm Johnny Bubble Wrap, pop, pop, pop, poppin'with ya live... at our hands on a car competition.
Ben Johnny Bubble- - "Dokun Bana", yarışmasında... sizlerle beraber olacağım.
Think of all the money you're gonna save on bubble wrap.
Sümen altı ederek benden sakladığın onca parayı düşün.
I also need bubble wrap.
Bir de patlayan şekerli waffle'a ihtiyacım var.
I'm laying bubble wrap.
Patlayan şekerleri yayıyorum.
Is that bubble wrap?
Balonlu naylon mu?
The killer needed access to pink packing peanuts and bubble wrap... which are consistent with wedding gifts, most likely delivered directly to the new couple's home.
Katilin koruyucu süngerlere ve ambalaj malzemesine erişebileceği bir yer. Bunlar düğün hediyeleriyle alakalı şeyler. Hatta yeni çiftin evine direkt olarak teslim edilenler diyebiliriz.
And when I get disappointed, Mr Deng over there likes to stomp on men's spines like they was bubble wrap.
Ve hayâl kırıklığına uğradığımda, oradaki Bay Deng'in, bu adamların belkemiklerini bir balonlu zımbırtı gibi ezmek hoşuna gidecek.
Uh, that's bubble wrap.
Koruma poşeti.
Should we roll out the bubble wrap?
Balonlu ambalajı yayalım mı?
To be safe, I'm going to line your boxers with bubble wrap.
İhtiyatlı davranmak adına, boksör donlarını köpükle saracağım.
So I just updated it to bubble wrap.
Ben de onun yenisini yaptım. Baloncuklu poşetlerden koydum.
Abs... Lose the bubble wrap.
Abs, bu baloncuklu poşeti kaldır.
- and they're bringing tequila and bubble wrap.
-... yanında tekila da getirecekler. - Hoş!
Praying to the great god of bubble wrap?
Dua ediyor gibi?
Now, we stick foot in mouth, Tie arms like pretzel, And pop discs in spine like bubble wrap.
Şimdi de ayağını ağzına sok, kollarını kraker gibi bağla, ve omurgasındaki diskleri balonlu ambalaj kağıdı patlatır gibi patlat!
You can probably take the bubble wrap off.
Muhtemelen balonlu ambalajı çıkarsan iyi olur.
I'm not wearing bubble wrap.
Balonlu ambalaj falan takmadım.
Don't bubble wrap all the good things.
Bütün iyi şeyler kabarcıklar gibi olmasa.
Max, maybe you could get her some bubble wrap or something?
Max, çıtçıtlı poşet versene.
Remember you were squeezing bubble wrap in the study center?
Hatırlıyor musun, eğitim merkezinde baloncuklu naylonları patlatıyordun?
When I was little, we had tons of bubble wrap at home.
Ben küçükken evimizde baloncuklu naylonlardan yığınla vardı.
Bubble wrap. Wouldn't want to throw that out.
Balonlu paket naylonlarını atmak istememiş.
It was all wrapped up in bubble wrap.
kabarcıklı paket ile sarılıymış.
I'm almost out of bubble wrap, guys!
Baloncuklu naylon nerdeyse bitti sayılır beyler.
Look, Maw Maw, bubble wrap.
Bak Maw Maw, baloncuklu naylon.
I will lovingly wrap your nicknacks with bubble paper.
Ivır zıvırını, kabarcıklı jelatinle sararım.
Because the truth is I'm tired... of bubble-wrap and change of address cards, of figuring out new towns... and finding new friends.
Çünkü gerçek şu ki, bıktım artık. Ambalaj kağıtlarından, adres değişikliği kartlarından, yeni şehirler tanımak... yeni arkadaşlar aramaktan bıktım.
You don't have to bubble-wrap everything.
Her şeyi ambalaj kağıdına sarman gerekmiyor.
You're going to need a quart of peanut oil, some bubble-wrap, and as much yarn as you can find.
Bir litreye yakın yer fıstığı yağına, biraz balonlu naylona ve bulabildiğin kadar tele ihtiyacın olacak.
Bubble wrap?
- Çıtçıtlı poşet mi?