Bullets traducir turco
6,027 traducción paralela
- If bullets start flying, we don't have an arrest... - If bullets start flying...
- Eğer kurşunlar uçuşmaya başlarsa...
And we will match it up with the bullets you put in Bug.
Böcek'e sıktığın mermilerle silahı eşleştireceğiz.
- We have 30 bullets between us.
Toplam 30 kurşunumuz var.
'But he was on his feet, and the bullets, they just...
Ayakta duruyordu, o kurşunlar...
I mean, it was, like, they were pulling the trigger the same time the bullets hit.
Sanki mermi vurduğu anda tetiği çekiyorlardı.
Charleston, the bullets that killed Aaron came from a CIA-registered weapon.
Charleston, Aaron'u öldüren kurşunlar CIA'e kayıtlı bir silahtan ateşlenmiş.
Somebody tell me, who is Nick Vera, and why were there bullets from his CIA-issued weapon found in my son?
Biri bana Nick Vera'nın kim olduğunu ve ve oğlumu öldüren kurşunların neden onun CIA'e kayıtlı silahından olduğunu açıklasın.
What kind of soldier would I be dying with bullets in my gun?
Silahımda kurşunla ölürsem bana asker denir mi?
Uh-huh. With bullets.
- Mermilerle değil.
Two Salvadorians, one family associate, bullets in all of'em... bing, bang, boom.
2 Salvadorian, 1 aile üyesi. Hepsi kurşunlanmış.
Bullets have a way of doing more damage to the person firing them than they've ever been able to do to me.
Kurşunlar ateşleyen kişiye bana verdiğinden daha çok zarar verdi. sonra bir daha asla elleriyle kurşun ateşleyemediler.
Tear gas, rubber bullets, water cannons.
Biber gazı, plastik mermi, tazyikli su.
You're out of bullets, Tom.
Mermin bitti, Tom.
Maybe there's a reason the bullets missed you.
Belki de kurşunların seni sıyırmasının bir nedeni vardır.
Apparently YOON never needs bullets or handcuffs to get his suspect.
Belli ki Yoon istediği suçluyu yakalamak için ne kurşuna ihtiyaç duyuyor ne de kelepçeye.
Those bullets won't be enough
O kurşunlar yetmeyecek.
My boys will get you regardless of flying bullets and blades.
Benim çocuklar uçan kurşunlar ve savrulan bıçaklara bakmaksızın yakalayacak seni.
Even after your six bullets, they'll make sure you're dead.
O altı kurşununu kullansan bile seni mutlaka haklayacaklar.
He shot 2 bullets for 11 men.
On bir adama karşı sırf iki kurşun sıktı.
Running out of bullets can get you killed.
Kurşununun bitmesi ölmene neden olabilir.
When I was a little boy, I stole a box of bullets from his closet one time.
Küçük bir çocukken çekmecesinden bir kutu mermi çaldım bir keresinde.
Two bullets in the clip, Mr. Martin.
Şarjörde iki mermi var, Bay Martin.
You took the bullets out of the gun!
- Silahın kurşunlarını çıkarmışsın.
The bullets I pretended to catch in my teeth now struck young men throughout the world.
Benim dişlerimle yakalıyor numarası yaptığım o kurşunlar şimdi Dünya'daki gençleri vuruyordu.
You know, we got silver bullets in the trunk.
Bagajda gümüş mermilerimiz var.
You don't have any silver bullets, do you?
Gümüş kurşunun yok değil mi?
You get me arrested for no reason. You put a couple of quiet bullets in me. You get another promotion.
Bir sebep yokken beni tutuklatırsın, kafama kurşunu sıkarsın, yeni bir terfi alırsın?
We'll begin with the rubber bullets, then conventional ammo.
Plastik mermilerle başlarız. Sonra da gerçek mühimmat kullanırız.
- Not from bullets.
- Mermi izi olmadığı belli.
- Get the bullets, into that holdall.
- Kurşunları al, duvardaki oyukta.
I know you ain't afraid of a few bullets.
- Birkaç kurşundan korkmadığını biliyorum.
I put three bullets in that man's chest.
Adamın göğsüne 3 mermi gömdüm.
Fact is, you gonna fill up full of bullets faster than any of'em on account of you only got one good eye.
Aslında, hepsinden daha çabuk mermilerle delik deşik olacaksın çünkü sadece tek gözün var.
The guns we found at the aid depot leveled the playing field, and maybe, maybe if we'd had more bullets, we could have...
Depoda bulduğumuz silahlar yalnızca gücümüzü eşitledi ve belki biraz daha mermimiz olsaydı...
There were more bullets.
Biraz daha mermi vardı zaten.
They found two more barrels full of rifles and a third filled with bullets.
Tüfek dolu iki varil ve mermi dolu bir varil buldular. Daha iyi aramalıymışız.
Half will fold if the bullets start flying, and I'll take care of Sidney.
Kurşunlar uçuşmaya başladığında yarısı pes ederler ve Sidney'i ben hallederim.
Surprise is better than bullets.
- Sürpriz saldırı kurşundan daha iyidir.
I'll take the surprise, but I'll be having me bullets as well.
- Sürprize bir diyeceğim yok ama kurşunum da olacak.
You should be ashamed of yourselves. All this talk of guns and bullets?
Silahlar ve kurşunlara dair sohbetinizden dolayı kendinizden utanmalısınız.
Bullets. Oxy. Grams of whatever DIY super fun time substance you got.
Kurşun, oxy, kafa yapan neyiniz varsa ondan 7 gram olur.
Hey, people checking out inventory over at the barter tables, watch stray bullets.
Takas masalarının orada takılan insanlar ; serseri kurşunlara dikkat edin.
Looks like the only thing they traded were bullets.
Alıp verdikleri tek şey kurşunmuş gibi görünüyor.
They robbed banks and were killed in a hail of bullets.
Bankaları soyup kurşun yağmuruyla insanları öldürdüler.
Sometimes the bread's so hard, if we threw that at the Brits instead of bullets, we might cause more damage.
Bazen ekmek öyle sert oluyor ki mermi yerine ekmeği atsak daha fazla hasar verebilir.
Ballistics confirms that the bullets came from the guard's M11.
Balistik mermilerin gardiyanın M11'inden çıktığını teyit etti.
Well, if he missed, the bullets would've hit someone or something, but these walls, they seem pretty smooth to me.
Iskalasaydı kurşunlar birini ya da bir şey vurmuş olurdu ama bu duvarlar bana epey pürüssüz gözüktü.
Why should me and other so-called negroes go 10,000 miles, uh, away from home here in America to drop bombs and bullets on other innocent, uh, brown people who's never bothered us?
Neden ben ve diğer siyahiler gidip Amerika'dan 15 bin kilometre ötedeki kendilerine hiçbir zararı olmamış masum kavruk tenli insanların, üzerine bombalar ve mermiler yağdıracaktı ki?
French don't stop bullets.
Fransızca kurşunları durdurmaz.
Two bullets, one hole.
Aynı delikte iki kurşun.
Tough as bullets.
Sağlam adamdı.