But she wouldn't listen traducir turco
75 traducción paralela
She came out and I tried to stop her, but she wouldn't listen.
Onu durdurmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
I wanted to run her out before she ever got in but you wouldn't listen.
Aklınızı çelmeden onu kovmaya çalıştım ama dinlemediniz. Hiçbiriniz!
I tried to tell her of your belated surge of honesty, but she wouldn't listen.
Geç de olsa, dürüst yanının ağır bastığını söyledim ama dinlemedi.
She's convinced that someone touched her, and I tried to make her see it wasn't possible, but I'm afraid she wouldn't listen to me.
Sırtına biri dokundu sanmış. Ben de bunun imkânsız olduğunu söyledim ama korkarım ki beni dinlemedi.
I told her she had to stay but she wouldn't listen.
Kalmasını söylemiştim fakat dinlemedi.
But she wouldn't listen to me.
Ama beni dinlemiyordu.
I told Mom, but she wouldn't listen.
Anneme söyledim ama beni dinlemedi.
She tried to talk to the doctor doing the operation, but he wouldn ´ t listen.
Ameliyatı yapan doktorla konuşmaya çalışıyordu. Ama doktor onu dinlemedi.
I told her it wasn't in her hands. But she wouldn't listen to me.
Onun hatası olmadığını söylüyordum ama beni dinlemiyordu.
She tried to talk me out of it, but I wouldn't listen.
Beni vazgeçirmeye çalıştı, ama ben dinlemedim.
I could barely hear because she's hanging all over me trying to listen... but there's no way I wouldn't recognize that voice.
Çok zor duydum. Dinlemeye çalışırken bana o kadar asıldı ki... Sesi tanımama imkan yoktu.
So Inspector Megure suggested postponing the party this Saturday, but she wouldn't listen.
Bu sebeple Müfettiş, Tokiwa-san'dan açılış partisini ertelemesini istedi. Ama kabul etmedi.
I said "No way", but she wouldn't listen.
Yeni şeyler keşfetmem gerekir.
Oh, I know that, and I tried to explain it to my naive younger self, but she wouldn't listen.
Oh, bunu biliyorum, ve bunu saf genç halime anlatmaya çalıştım, ama beni dinlemedi.
She swears it was him, but I wouldn't listen to her. That's interesting.
- Onun olduğuna yemin ediyor ama, sanmam
She tried to appeal their decision but as usual, they wouldn't listen.
Karara itiraz etmeye çalıştı. Ancak her zamanki gibi dinlememişler.
I begged her not to. But she wouldn't listen.
Yapmaması için yalvardım ona, ama dinlemedi.
Look, I told her to stay away, but she wouldn't listen.
Bakın, onu uyardım. Uzak durmasını söyledim ama dinlemedi.
Tried to tell my mom, but she wouldn't listen.
Anneme anlatmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
I've tried talking to her, but she wouldn't listen.
Onunla konuşmaya çalıştım ama dinlemiyor.
I tried to tell her, sir, this guy is still out there, but she wouldn't listen to reason.
Ona anlatmaya çalıştım. Adam hâlâ serbest dedim. Ama mantığın sesini dinlemedi.
But she wouldn't listen to me.
Ama neden beni dinlemiyor.
I told her to have a beer, steady her out,... but she wouldn't listen.
Bir bira içmesini söylemiştim. Anlarsınız, hevesini alsın diye. Ama beni dinlemedi.
But she wouldn't listen.
Dinlemeyi reddetti.
I tried to stop her, but she wouldn't listen to me.
Onu durdurmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
I tried to get Mina to go too, but she wouldn't listen.
Mina'ya da söyledim ama dinlemedi.
- I told her to stop touching him, but she wouldn't listen.
- Dokunmamasını söyledim ; ama o dinlemedi. - Tamam, tamam.
And I tried to warn her, but she just wouldn't listen.
Onu uyarmaya çalıştım, ama dinlemedi.
She found thright trail, too, but you wouldn't listen to her, so I guess she's taken matters into her own hands.
O da doğru izi bulmuştu ama onu dinlemedin o yüzden herhalde işi kendi halletmeye karar verdi.
I told her it was too good to be true. But she wouldn't listen!
Gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu söylemiştim ama beni dinlemedi!
- But she wouldn't listen to you.
- Ama sizi dinlemedi.
I told her to put it in the past, but she wouldn't listen to me.
Bunu bırakmasını söyledim ama beni dinlemedi.
The doctor examined her He wanted to admit her in the hospital but she wouldn't listen to him She wants to die in her home
Doktor muayene etti hastaneye yatırmak istedi ama Mary laf dinlemez ki evinde ölmek istiyor.
But she wouldn't listen.
Ama beni dinlemedi.
I tried to tell her that, but she wouldn't listen, all right?
Bunu ona anlatmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
You know, I told her to talk to your dad, To get a restraining order, But she wouldn't listen to me, you know.
Aslında, ona yasaklama emri alması için babanla konuşmasını söylemiştim ama beni dinlemeyeceğini biliyordum aslında.
But she wouldn't listen.
Ama dinlemedi.
She wouldn't listen to me, but thank you.
Beni dinlemedi, ama teşekkür ederim.
Um, Frankenstein came here, and she wouldn't listen, and she wanted to leave, but I couldn't let her leave until she listened, and-and...
Frankenstein buraya geldi. Beni hiç dinlemedi ve gitmek istedi. Ben de, beni dinleyene kadar gitmesine izin veremem.Ve, ve...
I told her they were a waste of money, but she wouldn't listen.
Ona para israfı olduğunu söyledim. Ama beni dinlemedi.
I tried to talk to her, but she wouldn't listen.
Onunla konuşmayı denedim. Ama dinlemedi.
I told her over and over again, "Put the damn gun down," but she wouldn't listen, Raylan.
- Ona defalarca silahını bırak dedim ama dinlemedi, Raylan.
Sure, she cried at first, said she wouldn't listen to such a thing because she was such a good friend of yours, but she couldn't get to you for weeks.
İlk başlarda ağlayıp sızlar, böyle bir şeyi duymak bile istemediğini söyler senin ne kadar iyi arkadaşı olduğundan bahseder. Ama konuşmak için haftalardır sana ulaşamıyor.
I kept telling her to stay away from it, but she wouldn't listen.
Ona uzak durmasını söyleyip durdum ama beni dinlemedi.
Cec will have to tell the police that she paid Butcher George money and then changed her mind, but he wouldn't listen.
- Canını sıkma Dot. Cec'in polise Kasap George'a para ödediğini ve sonra fikrini değiştirdiğini ama onu dinlemediğini söylemesi gerekecek.
She was begging them not to take the boys. But they wouldn't listen...
Onlara çocukları almamaları için yalvarıyordu.
Yes, I brought up the legality of it several times. But she wouldn't listen.
Evet, bunu kanuna uygun olup olmadığını birkaç kez gündeme getirdim ama beni dinlemedi bile.
I wanted her to get out of here, but she wouldn't listen.
Onu buradan çıkarmak istedim ama beni dinlemedi.
He told her to back off after I complained, but she wouldn't listen.
Ben şikayet edince kıza geri adım atmasını söyledi ama kız dinlemedi.
Listen, Sam, don't take this the wrong way, but if she loved you back, she wouldn't be kissing me.
Dinle Sam, yanlış anlama ama eğer o da seni sevseydi beni öpmezdi.
But she wouldn't listen.
Ama annem hiç dinlemedi bile.
but she's gone 43
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she does 37
but she's not here 34
but she can't 33
but she isn't 30
but she couldn't 19
but she hasn't 17
but she 181
but she didn't 123
but she doesn't 25
but she does 37