But that traducir turco
214,799 traducción paralela
But that doesn't excuse you from hitting an older man.
Ama kendinden büyüklere vurmamalısın.
But that's my business!
Ama bu kimseyi ilgilendirmez!
I said I'd do anything to make your family happy, and giving them the recipe could earn us some goodwill that we can use later on, but that would mean betraying you.
Aileni mutlu etmek için her şeyi yaparım, dedim. Tarifi onlara verirsek iyi niyetimiz daha sonra işe yarayabilir. Ama bu sana ihanet etmek demek olur.
Sure, it makes a mess, but that's the cleaning lady's problem.
Ortalık kirlenir tabii ama o temizlikçi kadının sorunu.
Or you can choose to not answer the question, but that might suggest something about your state of mind, don't you think?
Ya da istersen soruya cevap vermezsin, ama bu da ruh halinle ilgili bir mesaj verir değil mi?
But, Edgar, whatever it is that you're going through, we can help you, but you need to...
Ama, Edgar, ne yaparsan yap, Biz size yardım edebiliriz, ancak yapmanız gereken...
Rumor was that he had a co-conspirator who laundered the money for him, but no one could figure out who it was.
Söylentilere göre ortak bir komplocu vardı. Parayı kendisi için aklama, Ancak kimse onun kim olduğunu bulamazdı.
He's in hiding, he's probably never going to see that YouTube video, but Oliver knows how to reach him.
Saklanıyor, muhtemelen hiç Göreceğiz ki YouTube videosu, Ancak Oliver ona nasıl ulaşacağını biliyor.
I don't know, but now that we're aware of it, we can try to track it back, hopefully back to Shepherd.
Bilmiyorum, ama şimdi biliyoruz ki, Onu izlemeyi deneyebiliriz, Umarım Shepherd'a döneriz.
And if you catch her, the investigation is over, but if you don't, we'd like to build a profile of the killer, and that may help tell us where she's headed.
Ve onu yakaladığınızda soruşturma bitecek, ama yakalayamamanız halinde nereye gittiğini gösterebilecek bir profil oluşturmak istiyoruz.
Her parents, Clyde and Deborah, were devastated to hear about their daughter's death, but they did say that there's no way that Kathy Hall could be the killer.
Ebeveynleri Clyde ve Deborah kızlarının ölümüyle yıkılmış, ama Kathy Hall'un kesinlikle katil olamayacağını söylediler.
He had a methamphetamine bust in'05, but outside of that, his record's clean.
O da 2005'te metamfetaminden yakalanmış, onun dışında temiz.
Which is good, but still doesn't explain why Kathy would kill her best friend in cold blood and then leave a witness here that can identify her.
Güzel, ama Kathy'nin neden en yakın arkadaşını acımasızca öldürüp geride kendisini teşhis edecek birini bıraktığını açıklamıyor.
But then that leaves the Ministry of Manpower with nowhere to put them, so a lot of times, as a result, they end up in government dormitories in Geylang.
Ama İşgücü Bakanlığı onları koyacak yer bulamadığından çoğu zaman Geylang'daki devlet yurtlarında kalıyorlar.
Yes, but it almost always stems from addiction or financial instability, and their bank statements are telling us that neither of these is the case.
Evet ama daima ya bağımlılık ya da mali sorun kaynaklıdır, oysa banka ekstrelerine bakılırsa ikisi de değil.
But once she makes that delivery, she's useless to them.
Teslimatı yaptığında artık bir önemi kalmayacak.
But then, after last time we spoke and you put in that call to Han, I realized you are more of the puppet master.
Ama son konuşmamızdan sonra Han'ı aradığında iplerin senin elinde olduğunu anladım.
I couldn't, but then I realized that your company leases a storage unit in east Baltimore.
Doğru, ama sonra şirketinin Doğu Baltimore'da depo yeri kiraladığını fark ettim.
And as an art dealer, I understand all the museum-quality storage that you have to rent, but I couldn't for the life of me understand why you would want some rat-infested garage deep in the heart of the city.
Sanat simsarı olarak müze ayarında yerler kiralamanı anlarım, ama niye şehrin göbeğinde farelerin cirit attığı bir yeri istediğini anlayamadım.
But thus far, Singapore PD have been unable to even prove that he exists.
Ama Singapur polisi henüz varlığını kanıtlayamadı.
Look, I'm not gonna tell you that I'm a good man, Kathy, but I am an honorable one.
Sana iyi bir adam olduğumu söyleyemem Kathy, ama onurlu bir adamımdır.
But you'll be a free man with that, though.
Eğer bunu başarabilirsen özgürlüğüne kavuşacaksın. Bu iyi bir şey değil mi?
I feel for your determination, but I told Ma that if I don't call him in 15, they should be executed.
Ne demek istediğini anlıyorum ama eğer 15 dakika içinde onu aramazsam Ma Deok Soo hepsini öldürecek.
Emily, you're great at your job, but you need to remember that I am "da boss,"
Emily, işinde harikasın. Ama unutmamalısın ki, "patron" benim.
Look, it's great that you can mess up and there's never any consequences, but the rest of us don't have your dad to take care of us.
Bak, işi batırmana rağmen hiç bir karşılık görmemen harika. Ama kalanımıza senin baban sahip çıkmayacak.
That feels like an HR issue, but continue.
Bu İK sorunu gibi duruyor, ama devam et.
That was my line in the sixth grade production of "Anne Frank," but I feel like it applies.
Bu altıncı sınıf gösterisi "Anne Frank" oyunundaki repliğimdi. Ama bence yakıştı.
Wait, that's a band, but they're coming to town.
Dur, müzik grubu bu. Ama onlar da geliyor.
- No, the agreement states that we can't make any kids, but it doesn't account for any pre-existing conditions.
Ama önceden var olan şeyler buna dahil değil.
The thrill of sledding, that is fleeting, but the joy of obeying a direct order from your superior, that lasts forever.
Kayak heyecanı, gelip geçici. Ama amirin direk emrine itaat etme keyfi sonsuza dek sürer.
You should be really proud, but you need to accept the fact that they didn't win and move on.
Gerçekten gururlu olmalısın. Ama kazanamadığın gerçeğini kabullenip yoluna devam etmelisin.
He promised, but year after year, that dream was crushed.
Söz vermişti. Ama yıllar geçtikçe bu hayal paramparça oldu.
It's cool that you guys can laugh about this, but with Crimson Fox gone, petty crime will skyrocket, and let's be real : women are always the target.
Bu konuda gülebilmeniz hoş. Ama Crimson Fox'un gidişiyle, ufak suçlar birden artacak. Ve gerçekçi olalım, kadınlar hep hedef olurlar.
- And I want you to know that I don't expect you to tell me why you need the money, but I am available to you as a friend.
- Ve bilmeni istiyorum ki bana neden paraya ihtiyacın olduğunu söylemeni beklemiyorum.
But if you make me look stupid in any way, remember that I shoot fire out of my hands.
Ama beni bir şekilde aptal gösterirseniz unutmayın ki elimden ateş fırlatıyorum.
I understand that, but perhaps we can focus on this mask.
Anladım ama belki maskeye odaklanabiliriz.
I'm woke now, yeah, so, um, what about we go after this is done and we get some green smoothies, um, but, like, what do you think about that, like...
Uyandım artık, evet, yani... Bunu hallettikten sonra biz biraz yeşil içecek alırız ve... şey... ne düşünüyorsun?
I like that fire, but if I quit now, then the headlines will read,
Ateşini sevdim, ama şimdi bırakırsam manşetlerde şöyle yazar...
[Yermuther] I can't get into specifics, but we have reason to believe that Chalker is dangerous.
Ayrıntılara giremem ama Chalker'ın tehlikeli olduğuna inanıyoruz.
Okay, I get that you want to blame me, but I didn't tell you to do this.
Beni suçlamak istiyorsun ama bunu sana ben yaptırmadım.
But, is that the expression?
Deyim böyle miydi?
But if Meemaw loved Russ more than me, what does that make me, hmm?
Ama nine, Russ'ı daha çok sevdi. Öyleyse neyim ben? Russ'tan daha kötü mü?
But when you've got an ass like that, you're bound to make a few mistakes.
Öyle bir götün varsa birkaç hata yaparsın zaten.
Well, that's an obvious lie, but whatever you're doing, I'm sure it's Ben's fault.
Bunun yalan olduğu çok belli ama ne yapıyorsanız Ben'in suçu olmalı.
Neither is choosing between Ben and Danny, but Lord knows that decision baffled you for 20 years.
Ben'le Danny arasında seçim yapmak da zor değildi ama bu karara varmak 20 yılını aldı.
Mrs. Wheeler, I know you thought you would never find love again after everything that happened with your ex-husband, but you are a vibrant woman with a lot of mi...
Bayan Wheeler, bir daha aşkı bulamayacağını düşünüyorsun, biliyorum. Hele eski kocanla olanlardan sonra.
Well, it seems pretty dicey to trust somebody who'd make the choice to cut their hair like that, but... you might be right.
Saçını böyle kesmeyi seçen birine güvenmek riskli bir durum ama haklı olabilirsin.
Not that I don't appreciate the pep talk, but I don't.
Moral konuşması hoşuma gider, ama bu gitmedi.
But more importantly, who would have the nerve to make that deal with the devil?
Ama daha da önemlisi, kim şeytanla anlaşma yapacak cürete sahip olabilir?
But the e-mails that Agent Garcia found on your private server are, Walter.
Ama Ajan Garcia'nın özel sunucunda bulduğu e-postalar öyle Walter.
Some kind of odd sectors, but maybe Delphine can give us some context with that.
Bir tarz garip sektörler, ancak belki Delphine bu konuda bizi biraz aydınlatabilir.
but that's not you 16
but that's beside the point 34
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's it 276
but that's the way it is 43
but that's beside the point 34
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's it 276
but that's the way it is 43