But that's traducir turco
84,750 traducción paralela
But you signed on to them, and that's what matters.
Ama onaylayan sizdiniz, önemli olan bu.
There's a congressman in Maryland. That's one of the states that didn't request the troops. But wait.
Maryland'de bir kongre üyesi var, o da asker istemeyen eyaletlerden biri.
But it's very important that we're good and do not make a sound.
İyi görünmemiz çok önemli ve sakın çıt çıkarayım deme.
There's a way to make this work, and that way is hard, but necessary.
İşleri yoluna koymanın bir yolu var. Zorlu olduğu kadar gerekli de bir yol.
But the man that you work for now... he's not just dirty, he's worse than that.
Ama şu anda çalıştığın kişi sadece kirli biri değil, çok daha kötüsü.
But this goes to who controls the Governor, and that's Jack Foley.
Bu durumda sorun Vali'yi kimin kontrol ettiği ki bu kişi de Jack Foley.
But it's the two at the front that are the real party-piece because they drive a wheel each totally independently of each other.
Ancak ön taraftaki gerçek parti parçası budur Çünkü bir tekerlek kullanıyorlar Her biri tamamen birbirinden bağımsızdır.
But if you overtake them on the inside, just go past them on the inside, that's a 150 euro fine, and one point.
Fakat onları içten geçersen, Onları içeride geçip gidebilirsin, Bu bir 150 euro para cezası ve bir puan.
If you go on the hard shoulder to overtake, the emergency lane, that's also one point but only a 90 euro fine.
Eğer geçmek için zor omuza gidersen, acil şeritte, Bu da bir nokta ama sadece 90 euro para cezası.
It's hard to see through the smog, but yes, that is...
Sisin içinden geçilmesi zor, Ama evet, bu...
But I've stripped it of its hippie heritage to turn it into a vehicle that can bare its teeth in a dangerous, post-apocalyptic world.
Ama onu hippi mirasından sıyırdım Dişlerini çıplak bırakan bir araca dönüştürmek Tehlikeli, kıyamet sonrası dünyada.
But it's nice to know that it would still work if you did.
Ancak yapmanız durumunda işe yarayacağını bilmek güzel.
That's fine, you can say that, but they're not actually very sensible.
Bu kadar iyi, bunu söyleyebilirsin, ama aslında çok mantıklı değiller.
It will be brilliant for playing Laser Quest, but it'll be rubbish for a dinner party because it's full of lasers, darkness, fog and music that goes... and people running around thinking that they're in Star Wars.
Lazer Görevi oynamak için parlak olacak, Ama bir akşam yemeği partisi için çöp olacak Çünkü lazerlerle doludur,
But actually it's a bit more than that.
Ama aslında biraz daha fazla.
We'll pick that up later on, but now it's time to play celebrity brain crash!
Bunu daha sonra alacağız Ama şimdi Ünlü Beyin Crash oynamaya geldi!
Now, so far we have established that I've broken my arm, but that the cars are working really rather well.
Şimdi, bugüne kadar Kolumu kırdığımı Ancak arabalar gerçekten iyi çalışıyor.
The steering's not brilliant at low speeds, but when you've got the arse hanging out like that...
Direksiyon az hızlarda parlak değil, Ama kıçını böyle takılıp bıraktığında...
So that, you know, it's sad your old car's gone, but now... you know, a donkey can be rescued.
Böylece, biliyorsun, eski aracın gittiğini üzüyor. Ama şimdi... bilirsiniz, bir eşek kurtarılabilir.
Now, you might be thinking that because Jaguar is owned by the same company that own Land Rover, this is just a freelander with a Jaguar badge on it, but it's not.
Şimdi, düşünüyor olabilirsiniz Jaguar'ın sahibi olduğu için Aynı şirket tarafından Kendi Land Rover, Bu sadece bir Freelander Üzerinde bir Jaguar rozetiyle, ama bu değil.
Yes, I'd completely forgotten about that sticker, but you're right, it did.
Evet, tamamen unutmuşum Bu çıkartma hakkında, ama haklısın, yaptı.
Hey, listen, I know it sucks that Six left, but it's not the end of the world.
Dinle, biliyorum Six'in gitmesi kötü oldu. Ama bu dünyanın sonu değil.
Chase said that she was created as a tribute to you, but we both knew he was lying.
Chase onu, sana saygısından yarattığını söylüyor ama ikimiz de yalan söylediğini biliyoruz.
But we still failed, and Ferrous Corp. Detonated that bomb anyway.
Buna rağmen başarısız olduk Ferrous Corp'da bombayı patlattı.
Sure, it'd be easier to be the bad guy, to not give a damn, but... That's not who we are. Not anymore.
Tabii ki kötü adam olmak daha kolay takmamak, ama biz öyle insanlar değiliz artık değiliz.
I have an idea, but I will need your help to set up a neural link with the Ferrous Corp. Shuttle that's currently docked with the ship.
Bir fikrim var ama Ferrous Corp'un bize bağlı mekiğine sinirsel ağ bağlantısı yapabilmem için yardımınıza ihtiyacım var.
You suffer losses and begin to question past decisions... And that's all right... But, as a Commander, you can't let the responsibilities you bear weigh you down, because, if you do, you will never move forward.
Kayıplar yaşarsın kararlarını sorgularsın, bu dert değil, ama Komutan olarak sahip olduğun sorumululukların seni küçük düşürmesine izin veremezsin, verirsen ilerleyemezsin.
But I have determined that it's somewhere within a small community called Fort Falls, Wisconsin.
Ama Fort Walls, Wisconsin denen küçük bir kasabada olduğunu duydum.
Yeah, but that's a reason to vote him down, not put a knife in his back.
Evet, ama bu ona oy vermemek için bir sebep... onu bıçaklamak için bir sebep değil.
No. It's still clear. But that could change.
Hayır, çevre temiz ancak bu değişebilir.
I am so, so sorry. There were just a few issues that needed to be resolved, but it's all good now. I got the file.
Çok üzgünüm, bir kaç sorunu çözmem gerekiyordu ama hepsini hallettim, dosyayı aldım.
Well, that, too. But it's a little above my pay grade.
Yani, o da öyle ama fiyatı maaşımın biraz üzerinde.
We have the bodies, but they have more guns, and that's the problem.
Adamımız çok fakat onlarda silah daha çok sorunumuz da bu.
But you're gonna need a lot more than that if you're gonna survive what's coming.
Ama yaklaşmakta olandan kurtulacaksanız bundan çok daha fazlası gerekecek.
This ship does have a lot of firepower, but that's not why we took it.
Bu geminin çok fazla ateş gücü var... ama onu bu şekilde almadık.
Probably, but that's not the point.
Büyük ihtimalle, ama dediğim şey bu değil.
Yeah, but that's'cause I'm a better actor.
Evet, ancak daha iyi bir aktörüm.
But if you don't get the word out to your friends in the outer colonies, the death toll's gonna be 1,000 higher than that.
Ancak arkadaşlarımızı uyarmazsak, ölü sayısı bunun binlerce katı olacak.
But that's exactly what I'm doing.
Ancak tam olarak yaptığım şey bu.
He does, but so far, that's still not enough to convince him.
İnanıyor zaten, ancak yeteri kadar değil.
Yeah, that's what I thought at first, but then little things weren't making sense, the labels, the monitors.
Evet, bunu ben de başta düşündüm, ancak bazı küçük şeyler mantıksız geldi, etiketler, monitörler..
But I'm starting to realize it's the rest of the universe that's screwed up.
Ancak sorunun evrenin geri kalanı olduğunu anlamaya başlıyorum.
The Galactic Authority has sent more ships to patrol the area, but that just opens up potential targets elsewhere.
Galaktik Otorite daha fazla gemi gönderdi ancak bu sadece daha fazla potansiyel hedef açmış olmak oluyor.
I just can't but wonder what the hell I did that was so terrible.
Sadece yaptığım neyin bu kadar korkunç olduğunu anlamaya çalışıyorum.
That's very kind of you, but I did have my doubts.
Çok naziksin, ama şüphelerim vardı.
It's not so much this new look, but the very fact that I can choose a new look that makes me happy.
Bu yeni görünüm pek değil ama yeni bir görünüm seçebileceğim gerçeği beni mutlu ediyor.
Ah, he's rich, but he can't compete with the big corporations on that scale.
Zengin ama o ölçekteki şirketlerle boy ölçüşemez.
That's very sweet, Father, but there's really no need.
Bu çok hoş, Peder, ama buna gerçekten gerek yoktu.
I know that my actions today appeared cold and callous, but I beg of you to understand that they are the opposite, that they are an act of charity,
Bugün yaptığım şeylerin,... soğuk ve can sıkıcı göründüğünü biliyorum. Ama şunu anlaman için yalvarırım, olanlar göründüğünün tam tersine bu kayıp bir ruhun cennete doğru yol bulmasına yardım eden bir hayır işidir.
Now, backup power will keep the lights on at night in the rooms that survived, but we'll have no heat or running water.
Şimdi, yedek güç geceleri kurtulan odaların ışığımızı sağlayacak ama ne sıcaklık ve suyumuz olmayacak.
But after I climbed through that man's window, I was paralyzed with fear.
Fakat adamın penceresine tırmandıktan sonra korkudan hareket edemedim.
but that's not you 16
but that's beside the point 34
but that's okay 199
but that's not why i'm here 50
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's not me 25
but that's the way it is 43
but that's it 276
but that's beside the point 34
but that's okay 199
but that's not why i'm here 50
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's not me 25
but that's the way it is 43
but that's it 276