But that's not you traducir turco
5,296 traducción paralela
Well, better than you were at being better before, but not so much better that it's weird.
Daha önce olduğundan daha iyi ol ama çok iyi olma tuhaf kaçar.
That's not even a clever alias. You know, this guy might be using that alias to withdraw his cash, but I bet he created the account remotely.
Bu adam parayı çekmek için sahte isim kullanıyor olabilir ama eminim ki hesabı uzaktan erişimle açmıştır.
But I am not the man that I was, and I expect that the life that you've lived has hardened you, too.
Ama ben eskiden olduğum adam değilim ve senin yaşadığın hayat seni de katılaştırmış.
- Absolutely. But when you're not humiliating him, that fellow up there's my butler, Edwin Jarvis.
Ama onu aşağılamadığın zaman şuradaki arkadaş, uşağım, Edwin Jarvis.
That's how politicians get you to love them, not by giving you something but asking for something.
Poltikacılar böyle kendilerini sevdiriyorlar,... sana bir şeyler vererek değil, senden bir şeyler isteyerek.
You know, here's the thing. He thinks that it's, like, a jump ball whether I have it or not, but lately, I'm realizing it's not.
Benim bir şeyi yapıp yapmamam konusunda askıda kaldığımı düşünüyor ama sonunda öyle olmadığımın farkına vardım.
You know, I could talk baseball all night long, but I got a sneaking suspicion that's not why you're here, so what's going on?
Bütün gece de beyzbol konuşabilirim gerçi ama neden burada olduğuna dair içten içe şüphelerim var. Ee, neler oluyor?
It's not so much isolated or localized as it once was, but there's still a history and a legacy there, you know, that deserves a lot of respect and that we can learn a lot from.
Eskiden olduğu kadar izole edilmiş ya da yerel değil. Ama yine de bir tarihi ve mirası var. Bu da saygıyı hak ediyor.
The only thing that's really clear is that you're not just a liar, but you're a liar with secrets, so you can tell me the truth, or I can figure this out on my own.
Açık olarak görünen tek şey senin yalnızca bir yalancı değil sırları olan bir yalancı olduğun. Şimdi ya bana gerçeği söylersin ya da kendim öğrenirim.
I'm sorry that you've been imprisoned for so many months, but it's not your freedom I'm here for.
Aylardır tutsak edildiğiniz için çok üzgünüm, ama sizi serbest bırakmak için burada değilim.
I mean, it's... not that it's any of my business, but if you ever need someone to talk to or just make nachos...
Yani beni ilgilendirmez ama eğer biriyle konuşmak istersen ya da nacho falan yemek istersen...
It's not much, but it's all he's got, and I wouldn't take that away from him,'cause he may never forgive you if you do.
Çok bir şey değil ama elindeki bu işte. Ben olsam bunu onun elinden almazdım çünkü bunu yaparsan seni affetmeyebilir.
Not a princess, or a slave, but a woman of strength, and if that strength is born of your mothers, and the red tent, then those are things that you can never turn your back on.
Ne bir prenses ne de bir kölesin. Güçlü bir kadınsın, bu gücün de annelerinden ve kırmızı çadırdan geliyorsa demek ki bunlar, asla sırtını çeviremeyeceğin şeyler.
- Hey, not to be obnoxious, but an abandoned ghost town doesn't seem like it's gonna be that useful getting you guys home.
- Hey, gıcıklık yapmak istemem, fakat terkedilmiş bir hayalet kasaba evinize dönmenize pek de fayda sağlayacak gibi durmuyor.
But you not gonna find Pepper's name anywhere near that master.
Ancak o kaydın yakınında bir yerde Pepper'ın adını bulamazsınız.
Dude I'm not saying that you won't get laid tonight, but it's pretty much gonna be all about her.
Ahbap bu gece sevişmeyeceğini söylemiyorum, ama bu tamamen ona kalmış.
But you and I both know it's... it's not that simple.
Ama ikimiz de biliyoruz ki... bu kadar basit bir şey değil.
Look, I don't want to be the reason you rob a morgue, but that's not a real person.
Bak, gidip de morg soymanın sebebi olmak istemem ama bu gerçek bir insan değil.
I know that she doesn't want you to talk to anybody about it... at least not in any official capacity... but you should talk about it.
Biliyorum bu konuda kimseyle konuşmanızı istemiyor. En azından resmi makamlarla değil ama birileriyle konuşmalısınız.
Okay, laugh all you want, but that's not what makes me father of the year, this is.
- Bu da asla olmaz. Tamam, istediğiniz kadar gülün. Ama beni yılın babası yapan o değil, bu.
Not to give you boyfriend lessons or anything, but if you knew Jo's whackjob brother was out on the loose and after her, don't you think that keeping an eye on her would have been a smart move?
Sevgililik dersi vermek gibi olmasın ama madem Jo'nun manyak kardeşinin kurtulduğunu ve onun peşinde olduğunu biliyordun, Jo'ya göz kulak olma fikri hiç aklına gelmedi mi?
And I congratulate you on that stance, Alicia, but you need this note not to circulate.
- Eli, kayırmaya hayır demişti. Bu bakış açısında seni tebrik ediyorum ama bu notu dağıtmaman gerekiyor.
But that's not you, is it?
Sen böyle biri değilsin, değil mi?
The mantle that you've inherited weighs heavy on your soul, but it will not always be so. Though he may not have known it,
- Ruhunun üstünü mirasının ağır yükü kaplamış ama her zaman böyle olmayacak bunu bilmemesine rağmen Minos seni güzelce ilerideki görev için hazırladı.
Yeah, she's not that great with saying "hello" either, but... [Laughs]... You had her all turned around.
Evet, "merhaba" demeyi de sevmez o pek gerçi ama sen kızı değiştirdin resmen.
But it's like, you know, when you see a movie and you're totally not into it, but you understand that it's an awesome movie, like The English Patient.
- Bilirsin işte, şey gibi bir filme gittiğinde her ne kadar ilgini çekmese de muhteşem bir film olduğunu anlarsın. "İngiliz Hasta" filmi gibi.
Well, you're not a regular member of the group, but we'll let you bring in a sucker under one condition... that it's Patrick.
Grubun devamlı üyesi değilsin ama bir şartla birisini getirmene izin verebiliriz. Patrick olursa.
It's not that it's worthless, but more that you don't have the confidence, right?
Değmediğinden değil de, kendinizden emin olmadığınızdan olmasın?
I was going to cut off all ties and not even call or get in touch with you like you're doing with us... But I didn't want to become a rude and heartless bastard like you so that's why I'm here.
Senin yaptığın gibi senle bütün ilişkimi kesip bir daha arayıp sormayacaktım ama senin gibi kaba ve kalpsiz bir sersem olmak istemedim.
That's not it but the woman I want to introduce you is...
Öyle değil, sana tanıştırmak istediğim kadın...
And you keep telling everybody that this place... is a death zone, but it's not.
Herkese burası bir ölüm bölgesi diyorsunuz fakat öyle değil.
You've appointed yourself an agent of divine retribution, but that's God's role, not yours.
Kendini ilahi bir cezalandırma temsilcisi olarak görüyorsun ama bu Tanrı'nın görevi, senin değil.
You see, that's the difference between you and me, and I ain't saying I'm proud of that, because I'm not, but when I'm focused on something, everything else around me dies.
Seninle benim aramdaki fark da bu, gurur duyduğumu söylemiyorum çünkü duymuyorum. Ama ben bir şeye odaklandığımda etrafımdaki her şey bir anda ölür.
Look, before, I thought that you were some sort of, you know, a not manageable policy problem, but now you're like... a girl with a nail in her head, and that's... very interesting and very human.
Daha önce halledilemeyecek bir sorunun olduğunu düşünmüş olabilirim ama şimdi karşımda kafasında çivi olan bir kız var. Bu çok ilginç ve çok insani.
Not that I would, but Wyshak's federal, and I'm state, and you know that.
Yapacağımdan değil ancak Wyshak federal, bense eyaletteyim, bunu sen de biliyorsun.
Colonel, forgive me, but you... you have to assure me that the U.S. government... is not using this technology to spy on U.S. citizens.
Albay, bağışlayın ama Amerika hükümetinin bu muazzam teknolojiyi vatandaşlarını gözetlemekte kullanmadığı konusunda bizi ikna etmek zorundasınız.
But you know what? What's important is not whether I did them or I didn't do them. What's important is that you guys are idolizing very bad behavior here.
Burada önemli olan, bunları yapıp yapmamam değil çok kötü davranışları idolleştiriyor olmanız.
I admit it's none of my business but that's probably the reason you are not married.
Beni ilgilendirmez ama muhtemelen bu yüzden evli değilsin.
So you've been taught that the birthplace of the human race is Earth but it's not.
İnsan ırkının doğum yerinin Dünya olduğu öğretildi sana. Bu doğru değil.
You used to work for Titus, but that's not true anymore.
Titus için çalışıyordun ama artık öyle değil.
You survived so long without it the fact that you may have found it terrifies you but not as much as the fact that she's down there buried in several tons of hurricane.
Bu olmadan o kadar uzun yaşadın ki bunu bulmuş olma olasılığın seni korkutuyor fakat onun orada, tonlarca kasırganın altında gömülü olduğu gerçeği kadar korkutmuyor.
I really did think that, like, uh, that I'd seen you somewhere before, but I guess not.
Gerçekten seni daha önce biryerlerde görmüş olabileceğimi düşündüm, ama yanılmışım sanırım.
It's not that high, but I promise you, Thomas, there's no chance you'll ever run again.
Köprü o kadar yüksek değil ama şuna inan ki Thomas tekrar koşabilmek için hiç şansın yok.
- We're not going to pretend that it's better than sex, but this is going to make you very happy.
Sana seksten daha zevkli demiyorum ama acayip hoşuna gidecek.
Chadwick's still on his land, and I may not be as clever as you, but to my way of thinking no way that adds up... to all right.
Chadwick hala arazisinde ve belki senin kadar zeki değilim ama benim düşünce şeklime göre bunların hiçbiri her şeyin yolunda olduğunu göstermiyor.
But if we're gonna write something like that together, it's what you tell me, not how, that's important.
Birlikte bu tarzda bir şey yazacaksak bana söylediğin şeyler olacak bu, nasıl olduğu değil, bu önemli bir nokta.
Not that I'm accusing you of taking it but Jenna says that when she left last night there was over two-hundred in the box.
Seni suçladığım için söylemiyorum ama Jenna dedi ki geçen gece çıkarken kasada 200 dolar bırakmış.
I will buried in the strangers singles section of the cemetery. Not that that is a reason to stay together. But it's just, you know, a scary sidebar.
kimsesizler mezarlığının bekarlar bölümüne gömüleceğim bu beraber yaşamanın tek amacı değil fakat bu sadece, bilirsin, korkunç bir kapanış.
Normally, you and your team would be tasked with infiltrating and disrupting this terrorist network, but we have taken steps to ensure that this will not happen.
Normal zamanda, siz ve ekibiniz, bu terör örgütünü durdurmak için gizlice içeri sızmak üzere görevlendirilirdiniz ama biz bunun olmasını engellemek için gereken önlemimizi almış bulunmaktayız.
But I am not a wanted felon and since you don't have her phone number, that must mean you've been illegally reading my texts.
Ben aranmadığıma göre beni dinlemeniz yasa dışı. ve ben aranan bir suçlu değilim.
I know you said it's not a big advance, but I hardly make that in a year.
Büyük bir avans değil diyorsun da ben onu bir senede kazanamıyorum.
but that's beside the point 34
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's it 276
but that's the way it is 43
but that's not all 68
but that's not why i'm here 50
but that's okay 199
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's not me 25
but that's normal 26
but that's it 276
but that's the way it is 43
but that's not all 68