Call her traducir turco
13,739 traducción paralela
I used to call her that.
Ben de öyle derdim.
We'll, uh, call her kids school, but for now, we need this binder to avoid displacement and further bleeding.
Çocukların okuluna haber vereceğiz ama şu anda bağın yerinden çıkmaması ve kanamayı engellemesi ilk önceliğimiz.
I've been trying to call her, but... she's a mess.
Onu aramaya çalıştım ama karışık biridir.
How do I know that you didn't call her from a landline?
Sabit hattan onu aramadığını nereden bileceğim?
If I had a time machine, I would go back and not call her.
Bir zaman makinem olsaydı, geçmişe gider o telefonu etmezdim.
I will call her today.
Onu bugün arayacağım.
Just let me call her, man.
Karımı aramama izin ver dostum.
Oh. So from a woman's point of view, should I call her or not?
Bir kadının görüşünü almak istiyorum onu aramalı mıyım, aramalı mıyım?
I... I had a feeling that I might know her voicemail password and so, you know, I... that's why I did call her voicemail.
Sesli mesaj şifresini tahmin edebilirim gibi geldi ben de o yüzden sesli mesajlarını dinlemek için aradım.
Don't you think you should call her and tell her?
Arayıp ona anlatsan daha iyi olmaz mı sence?
She can't call her friends.
Arkadaşlarını arayamaz.
Or as I like to call her, Irony.
Striptizcinin isminin "iffet" olması da çok komik.
Yeah, well, I call her Dotty.
Ben kendisine Dotty diyorum.
You want me to call her? Swing by or something?
Aramamı ister misin, istersen bir uğrarım.
Well, we call her Maggie, so really, Maggie's her name.
Ona Maggie diyoruz yani aslında adı Maggie.
I like to call her that sometime.
Bazen böyle hitap etmek isterim.
You realize that if I don't call her from your house in Boca tonight, I'm fucked, man, I'm fucked.
Şunu bil ki eğer onu..... Boca'daki evinden aramazsam boku yerim, mahvolurum.
She takes it to another level, man, and I'm telling you, if I don't call her from your house in Boca, I'm screwed.
Kavgayı başka düzeylere taşır, ve sana söylüyorum..... eğer onu Boca'daki evinden aramazsam, hapı yutarım.
Fuck, I gotta call her.
Siktir! Onu aramam lazım.
I'm going to call her up and give her the good news myself.
Onu arayıp müjdeyi bizzat ben vereceğim.
Ow! Stop. Lets call her Pecky.
Ona Pecky diyelim.
I think it's time for me to call her.
- Senin Los Angeles'a döndüğü sanıyordum. - Evet, çok kısa bir süreliğine.
But I promised Amelia I would call in to see her today, and I wanted you to have yours before I left.
Ama Amelia'yı bugün ziyarete gideceğime söz verdim ve gitmeden hediyeni vermek istedim.
So the incident... Whatever you want to call it... Is over.
Yani bu hadise mi artık her ne derseniz bitti.
Call her.
Ara onu.
Cindy'll give her a call, get you in right away.
Cindy hemen arayıp avukatın olmasını sağlar.
I want you to unload whatever you got on your chest, and then I want you to fucking call me in a couple days and invite me to dinner, ask me how I am.
İçinde her ne varsa boşaltmanı ve birkaç gün içinde beni arayıp bir yemeğe çağırmanı, halimi, hatrımı sormanı istiyorum.
Tell her to call my attorney.
Avukatımı aramasını söyleyin.
All due respect, Judge, but this is what my mother would call "fercockt."
Tüm saygımla, yargıcım ama buna annem "her şey boka sardı" derdi.
While answering the call of a minor traffic accident, one female firefighter appears to have lost her cool.
Küçük bir trafik kazası çağrısındayken bir kadın itfaiyeci kontrolünü kaybediyor.
But a lady like yourself, my dear Miss Barbary, why, any man would be proud to call you his wife.
Ama sizin gibi bir hanımefendiye, sevgili Bayan Barbary, her adam size "karıcığım" demekten şeref duyar.
And when I walk out this door right now and I go call your mom and tell her that you've been lying to me... what do you think she's gonna say?
Şimdi şu kapıdan çıkıp anneni arasam ve bana yalan attığını söylesem ne der sence?
a road search I guess you could call it, where everybody got in their vehicles and drove certain parts of roads and maps that we had plotted out for'em just to make sure we'd cover everything, but...
Herkes araçlarına binip onlara verdiğimiz haritalara göre belirlenen yollara gitti. Her yeri iyice aradığımızdan emin olmak istedik, ama...
The hardest thing about this case is trying to figure out, now that we've gotten Brendan Dassey out of the case, we think, unless they decide to call him on rebuttal or something, how do we deal with the fact that the jurors already know it all?
Bu davanın en zor tarafı, bir yolunu bulup da Brendan Dassey'nin de davanın dışında kalmasının ardından bize karşı tanık olarak çağırmaya karar vermezlerse tabii jüri üyelerinin zaten her şeyi bildiği gerçeğiyle nasıl baş edeceğiz?
So they come up with a plan and the plan is to persuade Brendan to call his mother later that evening and to talk to her about his role in the offense.
Bunun üzerine bir plan yapıyorlar, planları da Brendan'ı o akşam annesini arayıp ona cinayetteki rolünü anlatması için ikna etmek.
Okay, if anything bad happens to her, I want you to call me at work.
Tamam, ona kötü bir şey olacak olursa, beni işimden aramanı istiyorum.
Tell Sue to call me with her answer, which I hope is yes!
Sue'ya cevap için beni aramasını söylemelsin, ve evet demesini umuyorum!
Her cry is unique and the father responds with a call of his own.
Sesi diğerlerinden farklı ve baba da kendi çağrısıyla karşılık veriyor.
To find him she must use her unique and comforting call.
Onu bulmak için benzersiz ve rahatlatıcı çağrısını kullanması gerek.
Call me once you find her track.
Bir iz bulursan haberdar et.
Anyway, call me.
Her neyse, beni ara.
I'll talk to her, but she makes the call.
Ona söylerim, sizi arayacaktır.
And because every prince deserves a princess... I give you the one they call Princess Poppy.
Ve her prens, bir prensesi hak ettiğinden Prenses Poppy dediklerini, size veriyorum.
Call him and tell him everything he needs to know.
Onu ara ve bilmesi gereken her şeyi söyle.
You can just call me, anyway. You know that.
- Her ne olursa olsun beni arayabilirsin, biliyorsun.
Just give her a call.
Onu bir ara.
Then why do you always call me?
O zaman neden her seferinde beni arıyorsun?
Either way they'll call him a coward and I don't see how he can live with that.
Her hâlükârda ona korkak diyecekler, bunu kendisine yedirebilir mi bilmiyorum.
If you had to see her, if that was something that you had to do, you call me.
Onu görmek zorunda kaldıysan yapman gereken bir şey idiyse beni arasan da olurdu.
Have her call Diane Lester back on the phone.
Diane Lester'a bizi aratsın.
Only heard from her son twice in the last 18 months, both times collect call from a payphone in Paris.
Oğlundan son 18 ay içinde sadece 2 defa haber almış bu iki arama da Paris'teki bir ankesörlü telefondan yapılmış.
call her back 18
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
heroine 19
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
here we are 2264