Cameraman traducir turco
693 traducción paralela
When acclaiming our modern heroes, let's not forget The News Reel Cameraman... the daredevil who defies death to give us pictures of the world's happenings.
Çağdaş kahramanlarımızı alkışladığımız zaman Kameramanları unutmayalım Haber Filmi Çekenleri Dünyada olup biteni bize göstermek için bu cesur insanlar ölümü göze alır.
That little cameraman left this film here.
" O küçük kameraman bu filmi bıraktı Dedi ki
Production VUFKU, 1929. Extract from the log book of a movie cameraman.
Film kameramanının seyir defterinden elde edilmiştir.
Head cameraman M. KAUFMAN
Sorumlu Kameraman M. KAUFMAN
I'd have got a swell picture of a charging rhino but the cameraman got scared.
Saldırıya geçmiş bir gergedanın gösterişli bir filmine sahip oldum ama kameramanın korkudan ödü patlamıştı.
By stipulation with defense attorneys that this is a true film record taken at Strand by Ted Fitzgerald, in employment as a news cameraman I hereby present this film as state's Exhibit A.
Strand'de haber kameramanı Ted Fitzgerald tarafından çekilmiş olan gerçek bir film kaydını, savunma avukatlarının da onayıyla savcılığın bir numaralı kanıtı olarak sunuyorum.
This gentleman you just shook hands with is our cameraman.
Elini sıktığınız bey kameramanımız.
The cameraman said,
Kameraman dedi ki :
The candid cameraman...
Fotoğrafçı da...
- The candid cameraman?
- Fotoğrafçı mı? - Teşekkürler.
The candid cameraman?
- Fotoğrafçı mı?
- Hello, I'm Duffy, the candid cameraman.
- Merhaba, ben düğün fotoğrafçısı.
- To the cameraman
- Kameramana mı?
To the cameraman's wife, actually.
Kameramanın karısına verdim aslında.
Cigarettes to the cameraman
Kameramana da sigara aldım.
Wendy for the girl. Chapman my cameraman....
Wendy kız için Chapman kameramanım...
If this paisan asks me again am I sure the cameraman got his picture coming to this funeral...
Bu alçak bana sorduğunda cenazeye gazetecilerin geleceğinden emin olduğunu söylemişti.
Prop man, make-up man, electricians, cameraman.
Prodüksiyon amiri, makyöz, elektrik teknisyeni, kameraman.
Hey. Hey, Mr. Cameraman, move that old red eye a little closer.
Bay Kameraman, şu kırmızı gözü biraz yaklaştır.
You want to send a cameraman?
Fotoğrafçı gönderecek misin?
Grab a cameraman.
Bir kameraman ayarla.
- I'm just a cameraman.
- Ben sadece kameramanım.
It's what cameraman Raoul Coutard called... the law of the big hassle.
Bu, kameraman Raoul Coutard'ın... büyük mücadelenin kanununa verdiği isim.
That's how they are getting used to violence. Just look at the faces chosen by the cameraman.
Kameramanın seçtiği yüzlere bakınız.
Assistant cameraman
Yardımcı Kameraman :
Note the cameraman's hunch.
Askeri izleyin.
I represent Harry Hinkle. The cameraman who was hurt at the game today.
Maçta yaralanan..... kameraman Harry Hinkle'ı temsil ediyorum.
Except that idiot cameraman got so carried away, he forgot to roll the film.
Ama aptal kameraman kendini öyle kaptırmış ki kameraya film koymayı unutmuş.
The cameraman want to take some shots inside the thing.
Kameraman nesnenin içinden de görüntü almak istiyor.
- The cameraman's frying me.
Kameraman yüzünden kurdeşen döküyorum. Neely?
My cameraman made four trips on the Svardia-Bern Express
Kameramanım ise Svardia-Berlin Expresi ile manzarayı çekmek için...
No way, I can take only one cameraman.
Olmaz, sadece bir kişi alabilirim.
Supplement : Footage filmed by cameraman A. Nekrasov
Kameraman A. Nekrasov tarafından filme alınmıştır.
"The cameraman taketh, and the tape editor taketh away."
"Kameraman çeker editör keser."
The cameraman is... I don't know.
Kameramanımızsa, bilmiyorum.
You know, a cameraman! And he's involved!
Kameraman olmasına rağmen acayip hâkim konuya!
It has happened always, whether it was a photographer... or a journalist or a cameraman.
Her zaman oldu da. İster fotoğrafçının başına gelsin ister gazetecinin, ister kameramanın.
The cameraman makes the choice himself. He's out to get the blood and guts.
Bana göre seçimi kameraman kendi yapıyor ve hepsi sokağa kan çekmek için çıkıyor.
You're a rotten, egotistical, selfish... punchy cameraman.
Pis, egoist, bencil bir kameramansın.
- The victim was identified... as former Channel 8 News cameraman, John Katselas.
- Kurbanın kimliği tespit edildi. Channel 8 News kameramanı John Katselas.
The cameraman, everybody's being made to move now.
Kameraman, herkes şu anda zorla yürütülüyor.
The remainder of this film was taken secretly at one of these mouse parties by a BBC cameraman posing as a vole.
Filmin devamı, bu fare partilerinden birinde tarla faresi kılığındaki bir BBC kameramanı tarafından çekildi.
And the other actor is about to deliver The first great royal joke here this royal evening. Going to the right, you can see the royal cameraman
Diğer oyuncu ise bu kraliyet akşamında burada ilk harika kraliyet esprisini yapmak üzere.
This young man is our cameraman.
Bu genç adam kameramanımız.
Tell Joelle to see Walter about it. He's the cameraman, they can decide.
Bunu siz, Joelle ve Walter ile görüşün.
The cameraman's mother.
Ailede anne ise "operatör".
The cameraman...
Kameraman olan...
- I wish my cameraman had been here.
- Keşke kameramanım burada olsa.
Cameraman Vladimir KROMAS
Kameraman Vladimir KROMAS
Pasquale Di Cesare, TV cameraman, sex maniac, exhibitionist, three-time offender.
Pasquale Di Cesare, TV kameramanı seks manyağı, teşhir hastası, 3 defa suç işledi.
The K.G.B. said on the phone that they had arrested the cameraman and the US diplomat.
Sanırım, Ming'e küçük bir ziyaret yapmam gerekecek.