Cellphones traducir turco
294 traducción paralela
Larry's not big on cellphones.
Larry cep telefonu kullanmayı sevmez.
We enforce a strict dress code, ban pagers and cellphones.
Katı kıyafet kurallarımız vardır. Çağrılar ve cep telefonları yasaktır.
They're all thin and hungry with cellphones attached.
Hepsi incecik ve aç, sürekli cep telefonlarıyla konuşan kadınlardır.
That means no cellphones, fax machines, not another living soul for miles.
Bu demek oluyor ki cep telefonu yok, faks makinesi yok, miller boyunca yaşayan bir Allah'ın kulu yok.
No pagers, no cellphones.
- Çağrı ve cep telefonu yasak.
Oh, no, no. I don't believe in cellphones.
- Aw, aouw, aouw, aouw...
Retired people have cellphones!
Emeklilerin cep telefonları olur. Taksi çağırıyoruz.
People think they look so cool on their cellphones, don't they?
İnsanlar cep telefonuyla konuşurlarken çok karizmatik olduklarını sanıyorlar, değil mi?
Everybody's so cool, especially the people still talking on the first cellphones ever made.
Herkes çok karizmatik, özellikle de üretilen ilk cep telefonu ile konuşanlar...
And, Mr. Matheson, no cellphones in the hospital.
Ve, Bay Matheson, hastanede cep telefonu yasak.
- That's why we don't allow cellphones...
- Okulda cep telefonunu yasaklamamızın sebeplerinden biri...
"Our flashy cellphones make people mumble" Gee whiz "
Gösterişli cep telefonlarımız insanlara "vay be" dedirtiyor...
- cellphones?
- Cep telefonları?
And keep those cellphones off.
Ve şu cep telefonlarını kapatın.
Basically, she loves cellphones. But I'm hoping she'll move into horses eventually.
O telefonunu sever ama sonunda atları da sever diye umuyorum.
Need to switch off cellphones, as they can find them.
Cep telefonlarini ve saatleri kapatmaliyiz. Bizi bulabilirler
We've traced four cellphones back to Mr Vaughn since October.
Ekim'den beri Bay Vaughn'un dört telefon aldığını öğrendik.
He's off the cellphones.
Cep telefonu açık değil.
Fool, do you have any idea how many people use cellphones?
Aptal, kaç kişi cep telefonu kullanıyor biliyor musun?
I tried their cellphones.
Cep telefonlarını aradım.
Everybody, we're gonna get started soon, so if everyone could please turn off your cellphones.
Millet! Birazdan başlayacağız, lütfen herkes cep telefonlarını kapatabilir mi?
No computers, cellphones or street clothes.
Bilgisayarlar, cep telefonları veya günlük kıyafetler.
It was through these cellphones I could communicate subliminal suggestions.
Her şeyi cep telefonları sağladı, bilinçaltınızdaki önerileri idare etmemi.
The ministry of education requested proper courtesies regarding cellphones.
Eğitim bakanlığından cep telefonları hakkında bir açıklama yapıldı.
They asked students to turn off their cellphones in libraries, classes, hospitals and concerts and...
Öğrencilerin kütüphanelerde telefonlarını kapatmaları istendi. Sınıflar, hastaneler ve konserler ve...
Scan the area for cellphones. Active and passive signals.
Bölgeyi cep telefonları için tarayın, aktif ve pasif sinyaller için.
Sir, no cellphones at the table.
Bayım, masalarda cep telefonu yasak.
Cellphones allowed in here?
Burada cep telefonuna izin var mı?
I need your cellphones and electronic devices in bags.
Cep telofonlarınız ve elektronik aletleriniz çantaya.
X-rays, cellphones, plane rides, that whole unfortunate Genii nuclear reactor thing. My God...
röntgenler, cep telefonlar, uçak yolculukları, talihsiz Genii nükleer reaktörü olayı.
No sing-alongs, no poignant messages of universal love and hope... just cellphones out, watches eyeballed, jackets left on, and a commitment to the sacred ideal of drive-through express justice.
Ne noel şarkıları söylemek ne de evrensel sevgi ve umut üzerine dokunaklı mesajlar var. Sadece kapalı cep telefonları, dikkat kesilmiş gözler, çıkarıImayan ceketler ve hukukun kutsal idealist ifadeleri.
Cellphones, pagers, automobiles, airplane...
Cep telefonları, çağrı cihazları, arabalar, uçaklar...
cellphones, Pads...
cep telefonları, PDA'lar.
Cellphones, computers and Pads are all conduits for the invasion.
Cep telefonu, bilgisayar ve PDA'lar saldırının iletim hatlarıdır.
- Sharpay and Ryan, cellphones.
- Sharpay ve Ryan, cep telefonları.
We have zero tolerance for cellphones in class, so we will get to know each other in detention.
Birbirimizle ceza saatinde tanışırız. Cep telefonu.
And while we are working, let us probe the mounting evils of cellphones.
Çalışırken bir yandan da cep telefonlarının zararlarından söz edelim.
Okay, two cellphones...
Tamam, iki tane cep telefonu.
Please turn off all cellphones and pagers.
Lütfen cep telefonlarınızı kapatın.
( laughter ) I notice many of you with little cellphones.
Görüyorum ki bir çoğunuzun cep telefonları var.
On cellphones
Cep telefonlarında
Cellphones, they are a miracle.
Cep telefonları, mucize aletler.
Got your cellphones?
Cep telefonlarınız yanınızda mı?
Like forgotten cellphones.
Unutulmuş cep telefonları gibi.
We have water, towels, a minikit, ibuprofen, two cellphones with no batteries, a digital camera with a backup battery, and, uh... - a handful of pens.
Su, havlu, mini kit, ağrı kesici, pili bitik iki cep telefonu, yedek bataryası olan digital bir kamera ve bir sürü kalemimiz var.
the cellphones are lent by school.
Cep telefonları okul tarafından ödünç verildi.
I tried all six of his cellphones.
Altı numarasını da aradım.
I did a phone dump on lewis'landlines and cellphones... calls from mrs.
Lewis'in üzerine kayıtlı telefonların dökümünü yaptım.
The Last Time You Were On A Date, There Were No Cellphones?
En son randevuya çıktığında cep telefonu henüz yok muydu?
Cellphones, PDAs, they're being downloaded right now.
Cep telefonları, cep bilgisayarları... Bilgileri çalıyorlar.
People still have their cellphones.
Otel işlemlerini kapatmak, panik yaratacaktır, artı, hâlâ insanların cep telefonları yanlarında.