Challenging traducir turco
1,482 traducción paralela
it's challenging. maybe even a little intimidating.
Belki biraz da korkutuyor.
Timing is everything. And a book challenging the standard version of history arrived at the right time.
Tarihin standart versiyonuna meydan okuyan bir kitap, doğru zamanda geldi.
In other words, even within an area Limited, who is challenging it becomes a god.
Kısaca, sınırlı bir alanda, ona sahip olan kişi bir Tanrı olur.
Insulting me is like challenging authorities.
Beni aşağılamak otoriteye meydan okumak gibidir.
This majestic sight is the backdrop for nature's most challenging migration.
This majestic sight is the backdrop for nature's most challenging migration.
He is challenging all my assumptions, all of them... every one of them, and I am going with it.
Bütün varsayımlarımı sorguluyor... Herbirini ve bu da aslında çok işime yarıyor.
Yeah, they're challenging the leaders we have here.
Evet, birbirlerine meydan okuyan liderlerimiz var.
Are you challenging me, Mr Gregory?
Bana meydan mı okuyorsunuz, Bay Gregory?
You challenging me, Princess?
Bana meydan mı okuyorsun, prenses?
But, is it challenging? Yes.
Ama bu meydan okuyan bir şey mi?
You don't shoot somebody that's challenging you to fight with a sword.
Sana kılıcıyla meydan okuyan birisini silahla ateş edip öldüremezsin.
And challenging our champion today, the challenger.
Bugün şampiyonumuzun karşısına çıkan bir rakip var.
A little challenging.
İş biraz uğraştırıcı.
We are living in an enormously challenging time.
Çok zor bir mücadele döneminde yaşıyoruz.
Because challenging of that time!
Bir anlık kendinden geçme sanırım!
In challenging, what exactly?
Kendinden geçme, ne?
It's got great graphics, challenging quizzes.
Güzel grafikleri, ilgi çekici testleri var.
Very challenging job, but my company decided to downsize just before my benefits kicked in.
Oldukça zor bir iş fakat çalıştığım şirkete getireceğim kar görünmeden beni işten çıkarmak zorunda kaldılar.
I have to say, it's really challenging, you know... Mm-hmm. Making each one different.
Söylemeliyim ki, farklı şeyler yaratmak büyüleyici bir şey.
But it's a challenging format and I...
Ama zorlu bir format ve ben...
It is challenging the lentelucht
Bahar geliyor..
Douglas, one of the court's greatest minds... acknowledged that free speech could, often, be very challenging.
Mahkemenin en büyük beyinlerinden biri olan Douglas ifade özgürlüğünün çoğunlukla ilgi çekici olduğunu onayladı.
It's been, um... a bit challenging, because as his girlfriend, I try not to tell him what to do, but as his manager, I have to tell him what to do.
Biraz zorladı, çünkü kız arkadaşı olarak, ne yapmaması gerektiğini, menajeri olarak, ne yapması gerektiğini söylemeye çalışıyorum.
A little challenging, in times...
Biraz çekişmeli, bazı zamanlarda...
No challenging our theory, no tearing us down?
Teorimize karşı çıkmayacak mısın? Bizi aşşağılamayacak mısın?
Well, it's challenging sometimes, especially lately.
Bazen zor gelebilir, özellikle de son zamanlarda.
Antony is consul in Rome, and Octavian is deliberately challenging him.
Antonius, Roma Konsülü, Ve Octavius'ta, ona kasten meydan okuyor.
Maybe he was challenging me.
Belkide beni deniyordur.
He's challenging his opposite number.
Rakibini karşısına alıyor.
He's challenging his opponent.
Rakibini karşısına aldı.
I mean, I'm not, uh... I'm not, uh... I'm not challenging.
Yani... ben... büyüleyici bir insan değilim.
Are you ready for an exciting and challenging day?
Zor ve ilginç bir güne hazır mısın?
But Daniels is challenging him under the 25th amendment in large part so he can go ahead with the nuclear strike against Fayed's country.
Ama Daniels 25. yasa değişikliği altında ona meydan okuyor böylece, Fayed'in ülkesine nükleer saldırı gerçekleştirebilecek.
Oh, you know, I just don't remember dating being this challenging when I was younger.
Hayatımda hiç bukadar mücadele etmem gerektiren bir randevuya çıkmamıştım
It is challenging sometimes,
Bazen zorluyor gerçekten.
I am challenging you to a wrestling match, brother.
Sana güreşte meydan okuyorum, kardeşim.
She'd had a very challenging day.
Zorlu bir gün geçirmişti.
Lady Shizuka locked away her heart. so that she would never lose someone she loves. seeking and challenging those who are strong.
Leydi Shizuka-sama kalbini herkese kapattı. Böylece sevdiği birini asla kaybetmiyecekti. zorlu ve güçlü kimseler aramaya başladı.
Oh, it can be challenging.
- Zorlayıcı olabilir.
I never thought of doing this by challenging the school rules over here
Bunu yapmayı hiç düşünmemiştim. Burada kurallara meydan okumayı.
If Ryuzaki was killed by Kira for challenging him... I don't feel comfortable about it.
Eğer Ryuzaki, Kira'ya karşı geldiği için öldüyse, bu iş için pek de hevesli değilim.
But I won't do anything dangerous like challenging Kira directly in order to gain clues, like Ryuzaki did. Is that okay?
Ama kendimi bir ipucu için Ryuzaki gibi tehlikeye atmayacağım.
That's about as challenging as it gets.
Bu ne kadar zorlaşabileceği ile ilgili...
And his challenger, challenging for the title, representing Ping-Pong Palace, Christopher Wang.
Ve ona meydan okuyan, unvan için meydan okuyan pinpon Palas okulunu temsilen Christopher Weng.
Bob, what I'm about to say is so painful, that I plan on erasing it from my memory tonight by drinking a fifth of Jack and challenging...
Bob, söyleyeceğim şey o kadar acı verici ki bu gece bir kasa viski içmeyi deneyerek hafızamdan atmayı düşünüyorum.
What is the use in challenging the souls of the dead?
Ölmüşlerin ruhlarına meydan okumanın ne anlamı var?
Are you challenging me to a rematch?
Yeni bir maç için meydan mı okuyorsun?
Yeah, I know but this is such a challenging spot.
Evet biliyorum ama burası çok daha zorlayıcı bir yer.
- That might prove challenging.
- O zaman hapı yuttuk demektir.
Normally, when things get challenging, that's when you get interested.
Normalde, işler zorlaştığında, senin daha çok ilgini çekerdi.
Aye Anokhi, you keep challenging us boys and then cheat?
Ben hile mi yapıyorum?