Chillin traducir turco
243 traducción paralela
We just chillin'out.
- Serinliyoruz.
Chillin', man!
İyi, adamım!
Sweatin'my gang While I'm chillin'in my shack
Çetemi geriyorsun. Ben evimde takılıyor.
Chillin'at the corner this one time
Köşede dinlenirken bu arada
- Chillin'.
- Sakin.
- Chillin'. - You got it?
Aldın mı?
- Chillin'.
- Chillin'de.
He don't like lookin'at stuff and chillin'out.
Dışarıda eğlenmeyi sevmiyor.
- Yo, what's up, Mark? Chillin'?
- Merhaba Mark, nasılsın?
Nothin'. Chillin'.
Hiçbirşey.Öyle işte...
- Yo, chillin'.
- Şöyle böyle...
Chillin', yo.
Naber yo.
Chillin'.
İdare eder.
Just chillin'out, really.
- Sadece biraz gevşemeye çalışıyordum.
A little, but I was just chillin'.
Biraz ama soğumaya başlıyorum.
Me and Guy just down here checking out some fly rides... and macking some hos and chillin'.
Ben ve arkadaşım sadece birkaç uçuşu kontrol ettik,..... biraz da hostes avladık ve geziniyoruz.
Chillin`?
Rahatlıyor musun?
Yeah, just chillin'.
- Evet, sadece takılıyordum.
Nada. I'm just chillin'.
Sadece dinleniyordum.
- We've been chillin'out for 2 hours.
- 2 saattir rahatlıyoruz.
- Nothin'. Just chillin', killin'.
- Hic.Oyla takiliyorum, katlediyorum.
I seen him. He's chillin'.
Dinleniyor.
All good would be her and me chillin'.
Sadece benimle olursa her şey iyiye gider.
Drinkin'mai tais, chillin'.
Ne? buz gibi ickini yudumlarsin.
Mai tais, chillin', bikini, thong?
İcki, buz gibi hava, bikini, sirim?
Oh, man, I'm chillin'- - just coolin'as the other side of the pillow... you know what I'm saying?
Yastığın diğer tarafı gibi soğuktan donuyorum.
Yeah, I'm chillin'.
Evet, idare ediyorum.
I wanna be chillin'with my homeys.
Hemşolarla ortama akmak istiyorum.
Just chillin'like Bob Dylan.
Sadece Bob Dylan gibi sallanıyorum.
- I'm chillin', man.
Nasılsın dostum?
Oh, yeah. Everybody's chillin'.
Burası oldukça serin.
Chillin'.
Çaylak.
I'm chillin'.
İyiyim dostum.
Chillin', man, you know my peoples, man.
Nasılsın ahbap? Beni bilirsin.
Chillin', man.
İyiyim dostum.
Look, we was chillin', right? . And I saw David.
Biraz volta atıyorduk ve David'i gördüm.
We're just folk brothers chillin'out on the sidewalk
Biz sadece şakalaşan kardeşleriz.
Chillin'with pretty mamas from Havana in the Bahamas
Chillin'with pretty mamas from Havana in the Bahamas
Chillin', man.
İyi, dostum.
- Chillin', dog.
- Takılıyorum, dostum.
Man, that beat is chillin'me.
Man, that beat is chillin'me.
- I'm just chillin'.
Her şey yolunda.
- Chillin'. - A'ight, ready to handle all this?
- Bunun hepsini halledebilecek misin?
Uh, nothing, just, uh... just chillin'.
Sen ne yapıyorsun? - Hiçbir şey. Takılıyorum.
- Chillin'. - A'ight.
- Kafa dinliyorum.
I thought you said we was chillin'today, man.
Bugün eğleneceğimizi söylediğini sanıyordum dostum.
I'm chillin'.
Ürperiyorum.
Ma, we're just chillin'.
- Anne, burada takılıyoruz.
Hey, yo, my man... me and my man right now, we chillin'right here.
Arkadaşımla ben bu işe başladık.
- I'm chillin'.
- Sakinim.
Look, I'm--I'm chillin',
Bence hiç sakıncası yok.