Clear traducir turco
54,212 traducción paralela
I would've thought that was pretty clear by now.
Şimdiye kadar bunun oldukça açık olduğunu düşünürdüm.
But it's quite clear now that he was involved with Eros.
Ancak Eros'la ilgilendiği için artık çok net.
Without any further harm! We clear?
Daha fazla zarar vermek yok, anlaştık mı?
Just to be clear, that was a shot for Nick, right?
Bu arada o fotoğraf Nick içindi, değil mi?
The Sentinel has made it clear that he has armed his instrument.
Gözcü, cihazın hazır olmasını garantiye almıştır.
I mean, there are clear lines being drawn, even here.
Burada bile net çizgiler çiziliyor.
Sam, it's clear that you seem to have a lot of... emotion surrounding this subject.
Bu konuda birçok duygu barındırdığın açıkça ortada Sam.
Travis, are they clear?
Travis, güvendeler mi?
They're clear.
Güvendeler.
Look, you've made your point clear.
Bak, noktayı açık tuttun.
The image is so clear.
Görüntü çok temiz.
So we can use the algorithm, free and clear, for video chat?
Yani algoritmayı ücretsiz bir şekilde uygulamada kullanabiliriz değil mi?
I'm'bout ready to whup your ass, son, clear across to Arkansas.
Seni buradan Arkansas'a kadar tokatlasam yeridir.
So we should be clear.
Bu yüzden açık olmalıyız.
- Clear?
- Açık?
I'm gonna go clear the rest of the building.
Binanın geri kalanını temizleyeceğim.
Figure that'd clear the decks.
Bu güverteyi temizler diye düşünüyorum.
And a clear conscience.
Bir de vicdan rahatlığı.
Am I clear?
Anlatabildim mi?
- We're all clear.
- Burası temiz.
- Clear.
- Temiz.
We're clear.
Burası temiz.
Captain, all clear.
Başkomiserim, tamamen temiz.
He was very clear.
Çok net konuştu.
It's clear that the Court no longer trusts me.
Belli ki Divan artık bana güvenmiyor.
Captain, we got the all clear.
- Başkomiserim, tehlikeli değilmiş.
The laws are clear.
Kanunlar netti. Sen gitmiştin.
Clear out.
Hadi, hadi.
Oh, Francisco, you made it perfectly clear you didn't want to be a tour guide.
- Tur rehberliği yapmak istemediğini gayet net bir şekilde belirttin Francisco.
As far as I'm concerned, my conscience is clear.
Bana kalırsa vicdanım tamamen temiz.
Oh, look how clear the picture is on that screen.
Bakın şu ekrandaki görüntü ne kadar net.
But the only thing I fear now is forgetting to clear my browser.
Ama şu anda korktuğum tek şey, tarayıcı geçmişimi temizlemeyi unutmak.
That message was received loud and clear.
O mesajı net bir şekilde aldım.
That's clear to me now.
Artık bunu anladım.
♪ But it's clear now ♪
Ama artık çok açık
- Okay, you're ready. - Clear.
- Tamam, hazır.
- Clear, clear, clear.
- Açılın.
Yeah, Bar, I can hear you loud and clear.
Evet Bar, gayet net geliyor.
Well, from the angle that I saw, it looked like you had a pretty clear shot.
Gördüğüm kadarıyla sağlam bir saldırı şansın var gibiydi.
You had a clear shot, Cisco, and you didn't take it.
Saldırma şansın vardı ama kullanmadın Cisco.
- I just... - No. just needed to clear my head and think...
Kafamı toplayıp düşünmem gerekiyordu.
Yeah, lacking a clear sense of purpose sometimes.
Bazen kesin bir amacım yokmuş gibi geliyordu.
I needed to get out, clear my head.
Dışarı çıkıp zihnimi boşaltmam gerekiyordu.
Just so we're clear, you calling me isn't why I'm here.
Daha yeni anlaşmıştık, burada olmamın nedeni beni çağırmanız değil.
I'd say we're in the clear.
Bir sorun çıkmayacağını söyleyebilirim.
Our arrangement is very clear.
Anlaşmamız oldukça net.
Now, let's get these yahoos somewhere safe. Stay clear, yourself.
Şimdi, şu tipleri... güvenli bir yere götürelim.
Are we clear?
- Anlaşıldı mı?
Clear here. Let's go, let's go.
Burası temiz.
Clear.
Açılın.
- Loud and clear.
- Gayet net bir şekilde.
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clear the area 71
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clear the area 71