Clock care traducir turco
57 traducción paralela
He could need round-the-clock care.
24 saat bakıma ihtiyacı olabilir.
- Kenny needs round-the-clock care.
- Kenny'nin gece gündüz bakıma ihtiyacı var
Her father wanted round-the-clock care for her.
Babası onun bir dakika bile yalnız kalmamasını istedi, gece ya da gündüz.
You'll have round-the-clock care.
24 saat bakım.
She'll need round-the-clock care for now.
Gece gündüz bakıma ihtiyaç duyacak.
WHEN MY MOM HAD THE LUPUS, GOD REST HER SOUL, 'ROUND THE CLOCK CARE I GAVE THAT WOMAN.
Annem deri veremi oldugunda, huzur icinde yatsin kadincagiza 24 saat bakmistim.
When my mom had the lupus, God rest her soul,'round the clock care I gave that woman.
Annem deri veremi olduğunda, huzur içinde yatsın kadıncağıza 24 saat bakmıştım.
You know, he's on round-the-clock care.
Biliyorsunuz ki gece gündüz, yoğun bir şekilde bakılıyor.
"She is gonna need round the clock care - " bathing, toilet. "
"Sürekli bakıma ihtiyacı olacak banyosu, tuvaleti."
And instead, I went into a hospital, and had round-the-clock care.
Ama bunun yerine hastaneye yatırdılar ve bana çok iyi baktılar.
But he needs round-the-clock care.
Sürekli bakıma ihtiyacı var.
She'll require around-the-clock care,
Devamlı ilgi ve alaka isteyen bir süreç olacak
It is my recommendation that you move into a home with round-the-clock care.
Bu nedenle, 24 saat bakım görebileceğin bir yere yerleşmeni tavsiye ederim.
Can't my son give me round-the-clock care?
Oğlum bana 24 saat bakamaz mı?
He could require around-the-clock care for the rest of his life.
Hayatının kalan kısmında mütamadiyen bakıma muhtaç kalabilir.
You can move into hospice for around-the-clock care
Bakım evine yatabilirsin. 24 saat öfke nöbetlerinle ilgilenebilecek..
It'll give him enough money for round-the-clock care.
Özel bakıcısına yetecek kadar para veririz.
Looks like he's gonna need around-the-clock care soon.
Yakında saatlik bakıma ihtiyacı olacak bana sorarsan.
You will require a strict regimen of medicines and round-the-clock care.
Uymamazlık edemeyeceğin bir ilaç rutini ve saat başı kontrol gerekecek.
She's old, brittle, and needs'round-the-clock care, and she's getting it.
O yaşlı, kırılgan, ve tüm gün boyunca bakılmaya ihtiyacı var, ve bu bakımı alıyor.
She needs real help, maybe a stay in an institution where she can get round-the-clock care and medication.
Kaliteli bir yardım alması gerek. Mesela bi rehabilitasyon merkezinde tam gün bakım ve ilaç tedavisi görebilir.
The cabbie received an inheritance, and Dee Torres, her brother is now getting around-the-clock care, thanks to payments from an anonymous foundation in Oregon.
Taksiciye beklenmedik bir miras kalmış ve Dee Torres'in kardeşine şu an Oregon'daki anonim bir kuruluş tarafından yapılan gizli ödeme sayesinde gece gündüz bakım yapılıyor.
You really require round-the-clock care.
Gece gündüz bakıma ihtiyacın var.
My mother needs round-the-clock care in a place where she is not alone all day, in a place where she can have a staff to entertain her and feed her and handle the medications.
Annemin bütün gün yalnız kalmadan bakımının yapılacağı,... personellerin sürekli onunla ilgileneceği onu besleyip ilaçlarının verileceği bir yere ihtiyacı var.
He moved her to a high-end facility and pays for round-the-clock care.
Kadını kaliteli tesise aldırtmış ve harika tedaviyi karşılıyor.
If you care for your son, return the diamond before 12 o'clock.
Oğlunu kurtarmak istiyorsan, Gece 12 den önce elması getir..
All you care about's your time clock... and your money and your dumb books.
Tek derdiniz giriş çıkış zamanı... ve para ve evraklarınız.
Eventually, I'll be confined to a wheelchair, in need of round-the-clock nursing care.
Sonunda tekerlekli sandalyeye mahkum olacağım. Gece ve gündüz hemşire bakımına ihtiyacım olacak.
This old clock needs plenty of care.
Bu ihtiyar saatin bir hayli bakıma ihtiyacı var.
If I get to ghostwrite his book... I can afford to get you round-the-clock nursing care.
Eğer onun kitabını yazarsam... sana bütün gün hasta bakıcı tutabilirim.
What if your babies could live in a place... with round-the-clock child care... all expenses paid, full medical, dental, tutors, the works?
Bebeklerinin sürekli çocuk bakımı olan bir yerde bütün masrafları ödenerek kalsa, tıbbi, diş bakımı eğitim masraflarını karşılansa ne dersin?
And then round-the-clock home care.
Sonra da evde 24 saat bakacak biri lazım.
I don't care if it takes everybody you got working around the clock.
Bunun ekibinin 24 saat çalışmasına sebep olması umurumda bile değil.
Let me get you proper care, round-the-clock nursing.
Sana düzgün bir bakım ayarlayayım. Gece gündüz hemşire.
Then we have the second season of Screwed, at ten o'clock... which takes care of Friday.
Sonra saat onda Screwed'ın ikinci sezonu var. Cuma gününü halleder bu.
Dr. Stark is installing a new clock that performs the same functions as Weinbrenner does, without requiring health care.
Dr. Stark, Weinbrenner'ın yaptığını yapabilen bakım gerektirmeyen yeni bir saat kuruyor.
I mean he was down to eleventh o'clock I say eleven you know. But now with care and then I say a love and now he's got two hundred.
Onlardan sadece 11 tane kalmıştı ama özenle, sevgiyle ve yumurta makineleriyle 200 taneye çıkardı.
Children under our care at 5 o'clock.
Velilik yaptığımız çocuklar saat 5 yönünde.
I don't care if you're off the clock... Look at me.
Çalışma saatin bittiyse umurumda değil.
Yeah, and'round-the-clock psychiatric care.
Evet, ayrıca saat başı psikiyatr kontrolü.
'Round-the-clock psychiatric care.
Saat başı psikiyatr kontrolü.
And round-the-clock psychiatric care.
Ayrıca saat başı psikiyatr kontrolü.
- She needs round-the-clock care.
- Tüm gün yardıma ihtiyacı var.
It doesn't care about the clock, but grandmaster Balagan, in a time crunch, has to rely partly on intuition.
Süreyi falan umursamaz. Ama Büyük Usta Balagan, zaman sıkıntısı çektiğinde insan gibi oynamak zorunda.
Born two months premature, the triplets needed round-the-clock intensive care.
İki ay erken doğan üçüzlerin 24 saat boyunca yoğun bakıma ihtiyacı var.
A week around the clock will take care of the rest.
Gece gündüz, bir haftada hepsini bitiririz.
It's gonna be ten o'clock, I gotta take care of my business.
Saat 10'a geliyor, işime gücüme bakmam gerek.
Clock's ticking till this kid ends up in foster care.
Çocuğun üvey aileye verilmesi için geri sayım başladı.
When you suggested an in-patient... there are people that will care for her around the clock.
Onunla her dakika ilgilenecek insanlar olacak.
You don't care that the clock is running out?
Zamanın bitiyor olması umurunda değil mi?
5 o'clock, 7 o'clock, I don't care.
Beş, yedi fark etmez.
care 163
careful 3883
career 87
carey 38
carefully 201
careless 29
carefree 22
caretaker 29
careful what you wish for 32
care to elaborate 27
careful 3883
career 87
carey 38
carefully 201
careless 29
carefree 22
caretaker 29
careful what you wish for 32
care to elaborate 27
care to share 17
careful now 97
care bear 25
carefull 16
careful there 39
careful with that 75
care to join me 55
care to dance 35
care to join us 35
care to explain 32
careful now 97
care bear 25
carefull 16
careful there 39
careful with that 75
care to join me 55
care to dance 35
care to join us 35
care to explain 32
care for a drink 32
careles 24
care to comment 25
care to join 18
clock 48
clockwise 31
clock is ticking 29
clock's ticking 78
clock ticking 27
clock chimes 19
careles 24
care to comment 25
care to join 18
clock 48
clockwise 31
clock is ticking 29
clock's ticking 78
clock ticking 27
clock chimes 19