Comforting traducir turco
1,216 traducción paralela
Is that just a comforting way of not answering the question?
Sorumu yanıtlamamak için kullandığın bir yöntem mi bu?
Why am I surprised by how comforting you're not?
Hiç teselli edici konuşmamana neden şaşırıyorum sanki?
It used to be the only comforting part about Pacey Witter is that
Eskinden Pacey Witter'ın tek rahat tarafı ne umacağımı bilmemdi.
That's only mildly comforting, Aeryn, since the virus'll probably start shooting first.
Bu pek rahatlatmıyor Aeryn. Çünkü muhtemelen virüs ilk önce ateş etmeye başlayacak.
Your presence is gratifying and comforting.
Varlığınız, rahatlatıcı ve mutluluk verici.
At that moment, the only comforting thing, was knowing that I only had 4 stops to go, before I was no longer in the same subway car, as Julie Emrick. Singer of evil songs.
O anda beni tek rahatlatan şey kötü şarkıların şarkıcısı Julie Emrick ile aynı metro vagonunda sadece 4 durak gidecektim.
How comforting.
Çok rahatlatıcı.
I thought the poor guy could use some comforting.
Zavallı adamın biraz rahatlaması gerektiğini düşündüm.
You see, because I was there for Andrew... when he needed someone, holding him, comforting him... I think he's developed a little bit of a crush on me.
Anlarsın, Andrew'ın yanındaydım... birisine ihtiyaç duyarken, elini tuttum, onu rahatlattım... sanırım bana biraz tutulmaya başladı.
- Somehow I don't find that very comforting.
Hernedense bunu çok ikna edici bulmadım..
- That sounds- - - Comforting.
Bu oldukça - Rahatlatıcı.
This thought is soothing and comforting.
Teskin edici ve rahatlatıcı bir düşünce.
- No. It's comforting to people.
- Hayır, bu insanları huzura erdirir.
Very comforting to parents.
Aileleri çok avuttu.
- That's comforting.
- Bunu bilmek rahatlatıcı.
Comforting to know America's children have you for a teacher.
Çocuklarımızın sizin gibi bir öğretmenleri olduğunu bilmek çok rahatlatıcı.
Very comforting.
Çok rahatladım.
Very comforting to know that, Harry.
- Bunu bilmek insanı rahatlatıyor.
A far more comforting eternity than the lies of Christ.
Bu Isa'nın yalanlarından daha gerçekçidir.
Um, do you need comforting on any level?
Um, rahatmısın?
He was comforting her.
Onu teselli etmeye çalışıyormuş.
Breathing together, worrying together, making compromises, comforting each other.
Beraber nefes almak, beraber sorunları paylaşmak beraber uzlaşmak, karşılıklı anlayış göstermek.
It's comforting to knowthat I lack the culinary finesse of a caveman.
Mağara adamının et pişirme tekniğini beceremiyor olması içime su serpti.
Right now those are some of the most comforting words in the world.
Su an için bunlar dünyanın en avutucu sözleri.
Oh, that's comforting.
Ah, bu rahatlattı.
It's not very comforting.
Bu beni pek rahatlatmadı.
Not the comforting chit-chat we're looking for.
Aradığımız konuşmanın bu olduğu söylenemez.
- Enough of the comforting, Sookie.
- Rahatlatmak yeter, Sookie.
That is truly comforting.
İçim rahatladı doğrusu.
Comforting.
Bu çok rahatlatıcı.
It must be comforting to have a place like that to go back to.
Geriye dönülecek bir yerin olması seni rahatlatıyor gibi.
Well, that's comforting.
Çok rahatladım.
Well... I guess it is comforting to know that at least one of you is still doing what I designed you to do.
Tamam... Sanırım en azından dizayn ettiklerimden birisinin hala işini yaptığını bilmek rahatlatıyor.
He gives a comforting explanation at a wreck or an earthquake that everyone can live with, but the fact is, the bodies are still buried.
Felaket yaşayan kişiler için rahatlatıcı bir açıklama yapıyor. Ama o cesetler hala toprağın altında.
That's comforting.
Çok rahatlatıcı.
Well, at least that's comforting.
İyi, en azından bu rahatlatıcı.
After the war, I shall live in this house and rise to see that lake every day and dream comforting things.
Savaştan sonra bu evde yaşayıp uyandığımda o gölü göreceğim. Huzur verici şeylerin hayalini kuracağım.
It might be a bit more comforting.
Biraz daha rahatlatıcı olabilir.
Is there anything more comforting?
Bundan daha rahatlatıcı bir şey var mı?
Is there anything more comforting?
Daha rahatlatıcı bir şey var mı?
That's very comforting, ma'am, but you still can't tell me anything about it.
Bu epey rahatlatıcı efendim ama görev hakkında bir şey söyleyemez misiniz?
That's a very comforting, bloodless way of looking at it.
Çok rahatlatıcı, soğuk bir bakış açısı, değil mi?
I'm just thinking, I'm trying to make you feel better, when comforting others... not part of my life.
Seni rahatlatmaya çalışıyorum oysa böyle konular benim hayatımda... yoktur.
But isn't it comforting to know that a part of him lives on in you, and that you've both come home to us?
Ama onun bir parçasının içinde olduğunu bilmek ve ikinizinde eve dönmesi, ne kadar huzur verici değil mi?
- lt's comforting, you know?
- Bu çok rahatlatıcı.
That's not very comforting to my next patient.
Yeni hastam için bu pek rahatlatıcı değil
Oh, I'm sure that was a comforting last thought before she blacked out.
Eminim ki bayılmadan önce çok teselli edici bir düşüncedir.
I've mentioned your son twice and you said "It's okay." like you're comforting me or...
- Neyi?
Very comforting.
Çok rahatlatıcıydı.
- That's comforting.
- Çok rahatladım.
That's comforting.
Bu rahatlatıcı işte.