Corruption traducir turco
1,780 traducción paralela
Independent Commission Against Corruption.
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu.
Independent Commission Against Corruption!
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu!
Both the Police and Independent Commission Against Corruption... have cars waiting for you outside.
Polise ve Komisyona ait araçlar dışarıda sizi bekliyor.
According to inside sources, police are searching for evidence in what may be the worse case of police corruption in decades.
Kaynaklarımızdan aldığımız bilgilere göre... Son yıllardaki yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma iddiaları ile ilgili kanıt arıyorlar.
The purpose and meaning you speak of is ultimately just corruption.
Bahsettiğin amaç sadece... Yolsuzluk.
Oh, Cal, if there's any corruption involved here, it's coming from you.
Cal, eğer burada bir yozlaşmışlık varsa, senden bulaşmıştır.
I have e-mailed copies of documents to you, which show beyond doubt the corruption between members of my own party.
Partimin içindeki yozlaşmaları su götürmeyecek şekilde gösteren belge kopyalarını e - postana yolladım.
You really do capture the pleasure and corruption of spirit- - the downward spiral.
Zevklerin yakalanmasını ve ruhun bozulmasını metal telle sararak gerçekten çok iyi yansıtmışsın.
And if neglected or without combat at all costs, will affect our democracy, destroying more lives, creating more habit and home to more crime and corruption.
Ve ihmal edilseydi. ya da her ne pahasına mücadele etmeden, Bizim demokrasimizi etkileyecek
- Charges of corruption...
- Rüşvet ve devlet...
He said he was worried there was corruption in the department.
Şubede yolsuzluklardan endişelendiğinden bahsetmişti.
End the corruption : Vote For the General!
General'e oy verin!
They believe corruption and illegal activities are mushroom into multiple investigations exploiting Indian tribes by Members of Congress...
Siyasi yozlaşmanın ve yasa dışı faaliyetlerin... Birçok soruşturmaya konu olduğunu... Yerli kabilelerden çıkar sağlamak, meclis üyelerine rüşvet vermek...
We went in to record "Power, Corruption and Lies"
Power, Corruption ve Lies'ı kaydetmek için Islington, Londra'daki bir stüdyoya gittik.
Been working with our partners in the developing world to root out corruption and...
Gelişmeye devam eden dünyada ortaklarımızla beraber duraklamamıza...
He used to work at the Seoul Police Station, but after reporting internal corruption, he was demoted to this country police station
Seul Polis Merkezi'nde çalışıyordu ama rüşvet alanları rapor ettikten sonra bu kentteki bir karakola sürüldü.
Corruption has reached its zenith..
İnsanlar ızdırap içinde kaldı..
the Rashtrawadi Party has become a den of corruption.
.. bana acı vermeye başladı.
publicly levelling allegations of corruption..
.. parti yönetimine yöneltilen adam kayırma..
- He openly accused you of corruption.
- Sizi açıkça yolsuzlukla suçlamıştı?
In other news Commissioner corruption...
Bir diğer haberimiz, komisyon üyesinin rüşvetle ilgili...
aren't this much better when horrorable and credible men are choosen to be officers theft and corruption would disappear men who cares their parents and children also care for others
Memurluklara güvenilir ve onurlu adamlar seçilirse, hırsızlık ve rüşvet biter. Ailesini ve çocuklarını önemseyen adamlar aynı zamanda diğer insanları da önemser.
Lucifer, I have come to escape this hell so that I may be reunited with my beloved, but not before I rid the world of your corruption.
Şeytan, sevgilim ile tekrar buluşabilmek için buradan kaçmaya geldim fakat bunu dünyayı senin yozlaştırmandan kurtarmadan yapmayacağım.
... corruption and promiscuity over our country and bringing back foreign domination over the Islamic Republic of Kamistan.
Ülkemize yıkım ve baştan savmalık getiriyor ve Kamistan İslami Cumhuriyeti'ne yabancı yönetim sokuyor.
A cop moved by holy rebellion, because holy rebellions do exist, but within an impossible context of corruption and inefficiency only someone in power could change.
Bir polis de asil isyan duygusunu harekete geçiriyor, çünkü hala asil isyancılar mevcut, Fakat bu kadar bozulmanın ve yetersizliğin içinde ancak çok güçlü biri değişim yapabilir.
" charges of corruption...
"Yozlaşma iddiaları..."
- That's public corruption.
O yolsuzluk davası.
This one... It's government corruption.
Bu kamu kesimindeki yolsuzluk.
No, this guy's been caught in the middle of a dozen corruption cases.
Bu adam bir düzine yolsuzluk davasına karışmış.
Failed test pins, micro cracks in the spindle, mag comp corruption.
Test pimleri arızalı. Eksende mikro çatlaklar var. Mag unsuru zarar görmüş.
Captain hung'em out to dry when they opened up a corruption probe.
Soruşturma açıldığında komiseri Harry'i kollamamış.
In a stunning revelation, Mayor Melba Walker Shannon has been arrested by the DA for corruption charges stemming from the Granton at Salter Development.
Herkesin şaşkın bakışları altında, Başkan Melba Walker Shannon Savcılık tarafından, Salter'daki Granton Projesi'ndeki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklandı.
A miserable bunch... who never had a chance at education... who never had any chance in life... locked and forgotten in the worst conditions imaginable... and controlled by police... with strong tendencies toward corruption.
Hiç eğitim şansı olmamış hayatta hiç şansları olmamış en kötü yaşam koşullarının olduğu yerde kilitlenip, unutulan rüşvet almaya meyilli bir polis gücü tarafından kontrol edilen bir sürü zavallı kişi.
It was only a matter of time. With trafficking out of the game, the corruption spree would end.
Kaçakçıların ortadan kalkmasıyla yozlaşmış polislerin o beleşçi hayatlarının sona ermesi an meselesiydi.
Nowadays, that's corruption of minors.
Şimdi bu 18 yaş altı suça giriyor.
There's a reason for all the scandals in Brasilia and... regardless of administration, for corruption to continue.
Brezilya'da bu kadar skandal olmasına şaşmamalı ve bir hükümet gelir, bir hükümet gider ama yozlaşma hep ayakta kalır.
The occupation of Mandalore will usher in a new level of security for the Republic and its fight against corruption.
Mandalore'un işgali Cumhuriyet ve yozlaşmaya karşı mücadelesi için yeni bir güvenlik düzeyini gerekli kılacaktır.
Oh, I'm sorry. I guess I get a little touchy when I'm accused of corruption.
Üzgünüm biraz kaba oldu ama ama bu karmaşa beni delirtti.
With the corruption, the graft, The sexual escapades, the heavy drinking...
Rüşvet, yolsuzluk seks ve içki.
Total cut-off from the "corruption of the outside world."
"Dışarıdaki yoldan sapmış dünya" ile tüm bağlantılar kesilmiş.
I knew that I couldn't testify about these false corruption charges unless I was then willing to testify about... My life.
Eğer özel hayatım hakkında da konuşmayacaksam... bu doğru olmayan rüşvet suçlamaları ile ilgili ifade veremeyeceğimi biliyordum.
Once the pride of the Stonewall Police Department, Detective Danny Bolan has been convicted of a variety of felonies, including drug trafficking, corruption, and second-degree murder.
Bir zamanlar Stonewall Polis Teşkilatı'nın... gururu olan, dedektif Danny Bolan uyuşturucu trafiği, rüşvet, ikinci derecede cinayet, gibi birçok suçtan yargılanmış ve mahkum edilmiştir.
The CBI just busted a crooked D.A., rooted out corruption and solved the murder of one of our own.
CBI Bozulmuş bir B.S.'nı yakaladı çürümenin kökünü kazıdı ve cinayet davalarımızdan birini çözdü.
Too many are quick to describe this city as a bastion of corruption, of bureaucratic incompetence, of Southern laziness, of ineffectual policing and systemic dysfunction within our legal system.
Pek çoğu bu şehri yozlaşmanın, bürokratik beceriksizliğin, güneyli tembelliğinin, etkisiz polisliğin ve adalet sistemindeki bozukluğun kalesi olarak tanımlayıverir.
If we're gonna have corruption, let's just be honest about it.
Mademki rüşvet olacak, bunu dürüstçe yapalım.
Why should you be a part of that corruption?
Neden bu yozlaşmanın bir parçası olasın ki?
Hey, maybe while you're here, you can find out why every time there's a big story, and I mean like an earthquake or government corruption, there's always some celebrity story that takes focus.
Hazır buradayken ne zaman büyük bir olay olsa yani mesela bir deprem ya da yolsuzluk olayı neden odak noktasını her zaman bir ünlüye çekiyorlar?
She was looking into corruption at County Hospital.
İlçe hastanesindeki yolsuzluğu araştırıyordu.
But neither of us was immune to corruption... To darkness.
Ama ikimiz de karanlığın bizi bozmasına karşı korumalı değiliz.
My corruption started with a nanobyte - - smaller than the eye can see.
Benim bozulmam gözün göremeyeceği nanobytelarda başladı.
Well, now we know why he never went down for any of the other corruption cases.
Zoru yolu seçiyorlarsa zor yoldan oynarız. Artık neden yolsuzluk davalarının hiçbirinde suçlu çıkmadığı anlaşıldı.