English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Crackdown

Crackdown traducir turco

70 traducción paralela
Of people who left Rwanda, some two million people, some returned to Rwanda, but the other feared a possible crackdown.
Rwanda'yı terkeden 2 milyon insandan, bazıları Rwanda'ya döndüler, fakat diğerleri baskıdan korktular.
Those are told by the authorities that the west is reacting calmly to the weekend crackdown.
Hafta sonundaki darbeyi sakince karşılayan batılı otoriteler şunları söyledi.
A crackdown is in the works.
ve elbette bu çok büyük bir yankı uyandırdı.
Reduced availability of narcotics due to police crackdown.
Polis baskısı sebebiyle azaltılan uyuşturucu kullanımı.
This is a crackdown.
Bu bir baskındır.
Crackdown on drugs, crime, niggers, spics, homeless, squeegeemen, African-Americans.
Uyuşturucu bitti, kumar bitti. Zenciler bitti. Afro amerikan suçları bitti.
That's all the excuse Dukat will need to order a new security crackdown.
Sıkı yönetim uygulamak için Dukat'ın ihtiyacı olan tek şey bu.
Active resistance will trigger a crackdown.
Faal bir direniş, sıkıyönetim anlamına gelir...
Given Lux's failure to make curfew, everyone expected a crackdown.
Lux'un eve dönüş saatini tutturamayışı yüzünden herkes bir facia bekliyordu.
Men were killed and 1 passerby injured at downtown's 40 Steps... police have determined gangland wars for control of drug trafficking... crackdown on entertainment quarters with arrests for questioning...
Şehir merkezi 40 Steps'inde bir adam öldürülüp oradan geçmekte olan biri de yaralandı. Polis çete savaşı olduğunu tespit etti. Eğlence merkezlerine baskın yapılıp sorgulamak üzere tutuklama yapıldı.
- Before the crackdown.
- Sıkıntılar başlamadan önce.
The crackdown began in earnest.
Yasaklamalar ciddi olarak uygulanmaya başlanmıştı.
Because now Father and the Council... have decreed an acceleration in the crackdown on offenders.
- Çünkü artık Peder ve Konsey suçlular için sıkı önlemler almak zorunda kalacak.
The military government cancelled the election results, and the subsequent Army crackdown culminated in civil war and independence of Bangladesh.
Askeri hükümet... seçim sonuçlarını iptal etti. Ve akabinde başlayan sıkıyönetim... iç savaşla ve Bangladeş'in... bağımsızlığıyla sonuçlandı.
We should use teal bomb to crackdown For their rebellion
"Onların molotof kokteyllerine karşılık göz yaşartıcı bombalarla cevap vermek zorundaydık."
After the last Colombian crackdown, it really wasn't advisable to fly internally.
1990'larda, Kolombiyalılar uyuşturucuya karşı sert önlemler aldığında dahili uçuşlar akıllıca değildi.
Today, a nationwide crackdown was underway eight men were arrested from hardcore pornographic pictures.
Bugün, ülke çapında yapılan operasyonlarda hard porno filmlerden dolayı sekiz kişi tutuklandı.
Okay, so now you know that a crackdown is coming.
Tamam, öyleyse şimdi disiplin cezası geleceğini biliyorsun.
Stage terrorist provocations in Europe, which would justify a government crackdown.
Avrupa'da hükümet devirecek terörist provokasyonlar yaratma.
Social Affairs Minister Hugh Abbot will today announce a tough new crackdown on benefit fraudsters.
"Sosyal Politikalar Bakanı Hugh Abbot bugün yolsuzluklara karşı sıkı tedbirler alınacağını açıklayacak."
Another crackdown on the Tyrgyztani people.
Tırgızistan halkına bir darbe daha vurulacak.
In other news Imperial forces continue their crackdown on terrorist activity as ordered by his excellency Maximilian the Second.
Maximilian ll ye karşı terörist aktiviteleri devam ediyor
Taiwan Joint Crime Crackdown Unit Yeh Qi Tung
Tayvan Hapishanesi'ndeki Yeh Qi Tung.
They mentioned a crackdown.
Cylonların baskı uyguladığını söylemişlerdi.
The crackdown on the 3 drug rings has uncovered 30 kilos of methampheamine, worth a tremendous $ 10 million enough for a million people,
3 kartelin çökertilmesi bir milyon insana yetecek $ 10 milyon dolar değerinde... ... 30 kilogram methamphetamine'i açığa çıkardı.
This crackdown is the first for our country...
Bu ülkemiz için bir ilk...
They got cheaper after the police crackdown.
Polisler baskın verdikten sonra bayağı ucuzlattılar fiyatları.
Received a bravery award for efforts in the resolution of Operation Crackdown.
Uyuşturucuyla Savaş Operasyonundaki cesareti nedeniyle cesaret madalyası aldı.
Last seen in 1935, just before the Soviet crackdown on religion, when it was brought to China in the hands of a few faithful, now long dead, keepers of the flame.
En son 1935'de görüldü, Sovyetlerin din baskısına başlamasından kısa bir süre önce şu an çoktan ölmüş olan bir kaç inançlı alev koruyucusunun ellerinde Çin'e getirildi.
He's laying the framework for a major crackdown, and civil protections be damned.
Büyük bir baskı oluşturup, sivillerin güvenliğini tehlikeye atacak bir zemin hazırlıyor!
So as you might not be surprised to hear a big issue with students is the recent crackdown on underage drinking in off-campus bars.
Duyduğunuza şaşırmayacaksınız ama. Hearst'teki en büyük sorun, yaşı tutmayan öğrencilerin kampüs dışı barlarda içmeleri.
Information given by the rescued girls has led to a country-wide crackdown.
Kurtarılan kızlar tarafından verilen bilgiler ülke çapında bir darbeye yol açtı.
I have the great pleasure of announcing today that the grand jury has handed down 62 indictments following the State Police crackdown on organized crime.
Bildirmekten büyük sevinç duyuyorum, bugün büyük jüri Eyalet Polisinin üstüne gittiği 62 iddianamede hükmünü verdi.
The situation's gotten worse since the crackdown began last week.
Yasaklamaların başladığı geçen haftadan beri durum kötüleşiyordu.
In February 1915, the Turkish army began a crackdown on the Armenian people.
1915 Şubat'ında, Türk ordusu, Ermeni halkına baskı uyguladı.
Crackdown on corruption is a major issue. Timing and extent are crucial... it's tough.
Bu büyük bir süreç ve zamanlama önemli ve zor
It's part of a smuggling crackdown,
Bu kaçakçılığı engellemenin bir parçasıydı...
I'm meeting up with the Deputy Mayor of Milan, Riccardo De Corato, who has led the city's controversial crackdown on gypsy crime.
Milano Belediye Başkan Yardımcısı Riccardo De Corato ile buluştum. Kendisi şehirdeki çingene suçlulara tartışmalı bir şekilde darbe vurmakla tanınıyor.
You may tell your prime minister and no one else that President Hassan's crackdown isn't just a response to the attempt on his life.
Başbakan hariç kimseye söylememelisiniz. Başkan Hassan, hayatına kast edenlerin üstüne gitmekten fazlasını yapıyor.
The crackdown on your countrymen.
Vatandaşlarınız üzerindeki baskılar.
President Hassan's crackdown isn't just a response to the attempt on his life.
Başkan Hassan, hayatına kast edenlerin üstüne gitmekten fazlasını yapıyor.
My boss turned me in during the Big Crackdown
Patronum büyük baskı sırasında beni polise teslim etti.
concentrate on the crackdown
... giriş-çıkışlar üzerinde yoğunlaşıyor.
There's a crackdown on immigrants.
İşimiz zor.
Well, it looks like the task force started a major crackdown about three months ago on cocaine and heroin coming into D.C. out of Eastern Europe.
Görünüşe göre yaklaşık üç ay önce Doğu Avrupa'dan gelen kokain ve eroine karşı sıkı önlemler alınmaya başlanmış.
There has to be another reason for this crackdown, that he saw an opportunity.
Bu önlemleri fırsat olarak görmesinin başka bir nedeni olsa gerek.
There was a crackdown?
Tam bir darbe oldu?
The NYPD crackdown on subway fare-beaters has once again yielded numerous arrests on more serious charges.
New York Polisi'nin metroda aldığı sıkı önlem bir kez daha ciddi suçlar üzerinde çok sayıda tutuklama olmasını sağladı.
The police will begin a full-scale crackdown.
Polis güçleri geniş çaplı bir operasyon başlatacak.
- The Great Ansei Crackdown. - 1858.
Pekâlâ, aynı yıl hangi antlaşma imzalandı?
What? Crackdown?
Şimdi olmaz diyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]