Credible traducir turco
732 traducción paralela
It's hardly credible that it should be so short a time.
Zamanın bu kadar hızlı geçtiğine inanması zor.
It's also psychologically credible.
Psikolojimin bozulmasından anlaşılabilir bu.
I will never accept the scandalous and scarcely credible fact... that there is such a thing as a police force.
Polis kuvveti diye bir şey olduğuna dair o rezil ve inanılmaz gerçeği asla kabul etmeyeceğim.
The fabulous thing about Mr Gantry is, he's absolutely credible.
Bay Gantry ile ilgili müthiş olan şey, onun mutlak inandırıcılığıdır.
It is completely credible.
Bu tam tamına gerçek olabilir.
The trick lies in obliterating just so much and no more, so that... an identification still can be made based on... as I say, general dimensions... plus a credible sequence of events.
Şöyle ki, kimlik yok etme işlemi yapılabilecek en iyi şekilde yapılsa dahi, gene de bazı şeylerden kimlik tespiti yapılabiliniyor mesela, genel vücut ölçülerinden birde ek olarak gelişen olaylar zincirinin tutarlılığından.
One more credible than your father.
Babandan daha güvenilirim diye.
- Don't you find that credible?
- İnandırıcı bulmadınız mı?
This guy, he sounds very credible.
Ne? Siyah bir keten smokin. Matmazel?
If not, your story still has to be credible 10,000 francs is... incredible!
Çalışmasa bile hikayenizin bir değeri olmalı. 10,000 franck... çok komik!
- That's hardly credible, Mr. Prince.
- Bu inanması epey güç, Mr. Prince.
A hard, painful, bitter hypothesis, but credible.
Hazmı zor, üzücü ve acı bir varsayım, ama bir o kadar da mantıklı.
In-fucking-credible.
İnanılmaz şey.
I'm... credible.
"Ben güvenilirim."
Look, the fact is, the ALOP has a great reputation, and, I'm sorry, Steve Sanders is a spoiled slug who doesn't come close to being a credible news source.
Bak, gerçek şu ki, bu program büyük bir üne sahip, ve, Üzgünüm, Steve Sanders güvenilir haber kaynağı olamayacak şımarık biri.
Again and again credible testimony's ignored.
Artık işin rengi değişti.
Meanwhile, different interpretations of the motives for his disappearance don't sound credible.
Bu arada, kaybolmasına yönelik getirilen açıklamaların hiç birisi resmiyet kazanmadı.
And the lawyer thinks that it is better his client to think in a more credible history?
Peki bu avukat, müvekkilinin daha yenilir yutulabilir bir hikaye uydursa daha iyi olacağını mı düşünüyor?
Because it wouldn't make me a credible witness.
Çünkü o zaman güvenilir bir tanık olmazdım.
But as a duck I have no doubt he's very credible and highly energetic.
Ama ördek olarak saygıdeğer ve faal olduğundan eminim.
If your government is serious about all these rules you'll need someone here whom all the other Narn will recognize as credible.
Hükümetin bu kurallar konusunda ciddiyse burada Narnların otoritesini tanıdığı birine ihtiyacın olacak.
She is saying that if I take this plea to trial the verdict will hinge on the shrink the jury finds more credible.
Eğer bu talebi mahkemeye götürürsem, kararın... jürinin hangi psikiyatrı daha güvenilir bulacağına bağlı olduğunu söylüyor.
You told me he was a credible witness.
Güvenilir bir tanık olduğunu söylemiştin.
- You think he's credible?
- Sence sözüne güvenilir mi?
Can I be credible without a woman?
Kadınsız güvenilir olabilir miyim? Zevklerinizi bilmiyorumm.
This woman... This woman presents no good or credible testimony apart from her feel-good message.
Bu kadın... bu kadın terfi ettiğini belirten iyilik dolu bir mesajdan başka iyi ya da güvenilir bir kanıt sunmuyor.
Is Patient X any more credible?
Evet, hasta X artık güvenilir değil mi? Umarım.
I mean, provided the person is credible enough.
Tabii tanıklık edecek kişinin güvenilir olması şartıyla.
How about a decorated ex-cop? Is that credible enough for you?
Eski bir madalyalı polis, yeterince güvenilir midir?
It's just that, based on certain factors, you emerge as a credible suspect.
Sadece, bazı gerçeklere dayanarak sen muhtemel şüpheli görünüyorsun.
Of course, Szcerbiak's theory that the military cover-up of the 1947 landing... was financed by an international consortium... lacks credible evidence to support it.
Tabiki, 1947'deki inişin askeriye tarafından örtbas edilmesini anlatan Szcerbiak Teorisi.. Uluslararası Konsorsiyum tarafından finanse edildi... Maalesef bunu destekleyen kanıtlardan yoksundu.
There's been no geological explanation, no scientific credible explanation at all.
Jeolojik olarak açıklanamıyor. Hiçbir bilimsel açıklması yok.
As I said, there's been no scientific credible explanation but there are those of us who believe these strange multicolored lights are really...
Dediğim gibi, hiçbir bilimsel açıklama getirilemiyor. Ama bazı kişiler bu ışıkların şey olduğuna inanıyor.
Most of my research shows that most credible practitioners of psychic surgery believe themselves to be imbued with the Holy Spirit, that their hands become the miracle tools of God.
Araştırmalara göre psişik cerrahların çoğu, içinde kutsal ruhun bulunduğuna inanır. Kendi ellerini Tanrı'nın mucize aracı olarak görürler.
There's no credible evidence to suggest that Daryl, or any man can be held accountable for our predicament. - Thank you.
Daryl veya bir başkasını bu çıkmazdan sorumlu tutmak için güvenilir bir delil yok.
Nothing you could ever find would be accurate or credible.
Bulabildiğin hiçbir şey doğru ya da geçerli olmayacaktır.
I'm a very credible witness.
Ben inanılır bir şahidim.
They think the concussion makes me a less-than-credible witness.
Geçirdiğim sarsıntının beni daha az güvenilir bir tanık yaptığını düşünüyorlar.
If you're going to lie to me, have the decency to do a credible job so I don't look like an idiot for training you.
Eğer bana yalan söyleyeceksen, anlayışlı olup güvenilir bir iş yap ki seni eğittiğim için aptal gibi görünmeyeyim.
Maybe... but she's not the most credible witness.
Ama en güvenilir şahitleri o değil zaten.
I made it very clear you weren't responsible for making her credible.
Onu inanılır kılma sorumluluğun olmadığını söylemiştim.
And our hands began displaying their in credible night vision.
Ve ellerimiz gece görünüşün güvenilirliğinde gösteriye başladı.
See how credible my cheques are.
Çeklerimin karşıIığı var mı yok mu diye.
It's something we could actually do that's credible.
Aslında yapabiliriz, inanılır yani.
- I have three nieces. And I understand what you're trying to tell me, but I will not be remiss in my duty as an attorney just because you haven't made a credible case yet.
Müvekkilim hakkında söylemeye çalıştıklarınızı anlıyorum, ama siz dava açacak kadar inandırıcı bir şey bulamadınız diye, avukatlık görevlerimi yapmayacak değilim.
- It'll be credible to a jury.
Jüri inandırıcı bulacaktır.
I don't have the murder weapon and I need a credible witness to charge him with rape.
Cinayet silahı yok ve onu tecavüzden mahkum ettirecek güvenilir bir tanık lazım.
- I said credible.
- Güvenilir dedim.
I am impressed Francis, your stories have improved are at least more credible.
Hikayelerin en azından daha inandırıcı olmaya başladı. Ne hikayesi?
Yes, they were highly credible.
Evet çok güvenilirlerdi.
Because the experiment needs a credible cover story.
Deneyin inandırıcı bir öyküsü olmalı.