Credit traducir turco
13,827 traducción paralela
No credit cards, no cell phone usage.
Ne kredi kartını, ne de telefonunu kullanmamış.
With four Olympic gold medalists to his credit, it's no wonder they call him "the maker of champions."
Altın madalyalı 4 Olimpiyat atletini çalıştırıyor. Ona neden "şampiyon yapıcı" dendiğine şaşmamalı.
Yet I have to give you Credit for my start
# Ancak söylemeliyim ki başlarken #
For phone or credit card information...
Telefon ya da kredi kartı bilgi ve ödemeleri için...
Probably, one of the Watchers with daddy's credit card.
Babasının kredi kartını alan İzleyicinin biri herhâlde.
- I'll take my credit card with me.
Bol şans. - Yanına kredi kartıyla gideceğim.
You know, it's just a shame that y'all don't get credit for all these high-profile things that you do.
Yaptığınız onca önemli şeyden sonra bütün övgüyü başkalarının alması utanç verici.
You're giving yourself way too much credit.
Kendine çok yükleniyorsun.
If we could increase our credit...
Şayet kredimizi yükseltebilseydik...
- If he paid by credit card...
- Eğer kredi kartıyla ödediyse...
They say anybody could get credit.
Herkes kredi alabilir diyorlardı, değil mi?
I do hope you're doing enjoying it so far, although I must confess, I can't take all the credit for today.
Umarım şimdiye dek bunun tadını çıkarıyorsun ama itiraf etmeliyim ki bugünün tüm hakkını kendime alamam.
You can pay by credit card!
Kredi kartıyla ödeyebilirsin.
Credit Suisse.
Credit Suisse.
I wish we could take credit, but the Brits wrote it.
Keşke bununla övünebilseydi ama bunu İngilizler yazdı.
Which I will take a modest percentage of the credit for.
Ki bunun için övgünün mütevazi bir kısmını kendime alacağım.
What? You're gonna give Moby all the credit?
Bütün övgüyü Moby'ye mi vereceksin?
Any chance she, uh, paid with a credit card?
Kredi kartıyla ödemiş olma ihtimali var mı?
We're adding a $ 104 credit for the oil left in your heating.
104 $ lık kredi ekliyoruz Isıtıcınızda kalan petrol için.
We should apply for a credit card.
Kredi kartı için başvurmalıyız.
A credit card?
Kredi kartı mı?
So the man who stops it will get a lot of credit.
O yüzden bunu durduran adam çok büyük övgü toplayacak.
Guys, you know we couldn't take credit for bringing down Shredder.
Çocuklar, Shredder'ı yenmeyi üstlenemeyeceğimizi biliyorsunuz.
These four have done more for this city than you will ever know or they will ever take credit for.
Bu dördü, bu şehir için tahmin edebileceğinden ve alabilecekleri övgülerden çok daha fazlasını yaptı.
You're the one who told me to take credit for Shredder in the first place.
Shredder'ı yendiğimi söylememi isteyen sensin.
I think you should give people more credit.
İnsanlara daha çok güvenmelisiniz.
I need the credit-card receipts from that night.
O gecenin kredi kartı ekstrelerini istiyorum.
Not the cash purchases you don't want to report, just the credit cards.
Nakit harcamalar değil, sadece kredi kartları.
Whatever you did or you didn't do, it's 250 bucks, cash only, no credit cards or personal checks.
Suçlu ol, ya da olma, ücret 250 dolar, Sadece nakit. Kredi kartı ve çek kabul etmem.
If you look close, you'll notice that it's not real because I didn't get a Poppy or credit of any kind.
Dikkatle bakarsanız gerçek olmadığını görürsünüz çünkü ödül veya takdir almadım.
Why can't you just give me any credit, man?
Neden hakkımı vermiyorsun? Yetenekli olduğumu kabul etmiyorsun?
You wrote it, and I never gave you credit'cause guess why?
Sen yazdın ama ben bunu tanımadım, tahmin et niye.
In fact, I think the only person in the whole universe who cares about the credit for who wrote it is you!
Hatta, bütün evrende, kimin yazdığının belirtilmesine önem veren tek kişi sensin!
You Skinnies wanna take credit for blowing'up the Donnager, we'll give you justice. With both hands.
Siz kemik torbaları Donnager'ı havaya uçurarak itibar kazanmak istiyorsanız size adaleti iki elle birden vereceğiz.
On credit, no doubt.
Şüphesiz ki veresiye olur.
The mayor's aide, Tanya Jones, apparently she used her credit card earlier tonight to rent a room downtown.
Başkanın yardımcısı, Tanya Jones şehir merkezinde bir oda kiralamak için kredi kartını kullanmış bugün.
He's at a meeting, but he left his credit card on the room.
Toplantıda, ama kredi kartını odada unutmuş.
Jesus, I've been given credit for having been a part of some of them.
Tanrım, bir zamanlar onlardan biri olduğum için övüldüm.
Only to have some fucking parasite turn up in the last minute... and take all the credit.
Sadece son saniyede lanet bir asalağa dönüşüp tüm övgüleri almak için.
I must give the prince some credit.
Prense biraz güven vermem gerek.
He just stuck his big, fat Irish nose in the air and said that "His Highness's loyal supporters would of course extend credit to his representative."
O kibirli, kocaman, şişko İrlandalı burnunu sokup şöyle dedi... Majestelerinin sadık destekçileri muhakkak temsilcilerine para için yardım edeceklerdir.
Come on, give the man some credit.
Yiğidi öldür hakkını yeme.
You are a credit to the badge, Scarfe.
Polisliğin medarıiftiharısın Scarfe.
He has, uh, no credit cards.
Kredi kartı yok.
All credit goes to Diamondback.
Diamondback'e teşekkür etmelisin.
I traced the phone's credit card.
Telefonun kimin kredi kartıyla alındığını araştırdım.
Can I do, like, half cash, half credit?
Yarısı peşin yarısı kredi kartıyla olsa?
Give me a little credit, Uncle Flick.
Bana biraz güven Flick amca.
Crédit Mobilier is a worthless shell.
- Credit Mobilier değersiz bir paravan.
With a credit card?
Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
I will make you a partner in the railroad's construction company. Crédit Mobilier.
Seni demiryolu inşaatı şirketine ortak yaparım.