Crick traducir turco
222 traducción paralela
Thats how the crickets crick all day In the Merry Old Land of Oz
Cırcırböceği bütün gün böyle cırlar Mutlu Oz Ülkesinde
Now when I don't live right, why, the crick comes back on me.
Düzenim biraz bozulursa uyuşukluk geri geliyor.
I've got kind of a little crick in my neck... and I thought this might work it out.
Boynum biraz tutulmuş. Bunun boynuma iyi gelebileceğini düşündüm.
- Yeah, up crick.
- Ne demezsin.
With a crick down below and the mesas all spreading out.
kasılmalarla aşağı yuvarlandı ve herşeyi dışarı saçıldı.
Crook, crook Crickety crockety, crickety, crick
Hırsız, hırsız "Crickety", "crockety", "crookedy" "crook"
I lost it when we crossed that little crick.
Küçük dereden geçerken kaybetmişim.
And I laid a little track along the bullfrog crick
# Bullfrog Crick'e doğru küçük bir yol yaptım
And the turnaround down in the spring, when the crick dried up and they all died!
O yaz çok kurak geçmişti ve zaten yüzlercesi susuzluktan ölmüştü.
I saw blue butterflies down by the crick this morning.
Bu sabah nehir kıyısında mavi kelebekler gördüm.
Far enough from the crick so you won't get too many mosquitoes.
Dereden uzak, fazla sivrisinek gelmez.
Might be a sheepherder along that crick.
Nehrin kıvrım yaptığı yerde bir çoban olabilir.
All right. old Collins, he's got barley clear to the crick.
Tabii ki. Yaşlı Collins arpaları ayıklamak için nehre götürdü.
Just down to the crick.
Hemen aşağıda nehirdeydim.
- Just down at the crick, I fell in.
- Aşağıda nehirde düştüm.
Seeing a gold piece in the crick shining up at me, grabbing for it.
Suda parlayan bir altın parçası görünce, hemen kapmak istedim.
Mr. Crick.
Mr. Crick.
Let's you and me take a walk down by the crick - and discuss this, just you and me.
Sen ve ben krikonun oraya yürüyüp - bunu konuşalım, sadece sen ve ben.
Hey, Mr. Crick.
- Hey Bay Crick.
Mrs. Crick's too proud to come milking with us, and that's a fact.
Bayan Crick bizimle burada süt sağmağa tenezzül etmez.
Mr. Crick, he's a very kindly man.
Bay Crick de çok iyi bir adamdır.
On Sundays, Mr. Richard Crick.
Pazarları Bay Richard Crick
He's already tried his hand at sheep farming and now he's learning dairy work with Mr. Crick.
Aslında çok basit. Bir rahibin oğlu ve çiftçi olmak istiyor. Önce koyun yetiştirmeyi öğrendi.
What if a man falls down in a faint, Master Crick?
Bayıldığınız zaman ne olur, Bay Crick?
Shall we take a drop of good Mrs. Crick's delicious mead?
Bay Crick'in lezzetli içkisinden biraz tadalım mı acaba?
Faster, Mrs. Crick, else they'll beat us to the church!
Daha hızlı efendim, kiliseye geç kalacağız.
Mr. Crick has got rid of her.
- Evet, Bay Rick onu işten attı.
On Sundays, Mr. Richard Crick.
Pazar günü Bay Richard Crick.
I went to it on my knees just exactly as you told me and a good crick in my back to prove it.
Oraya söylediğiniz gibi, dizlerimin üzerinde sürünerek gittim. Sırtımın tutulması bunun ispatıdır.
It's just a little crick in my neck, is all.
Sadece boynumda ufak bir kasılma var, hepsi bu.
10,000 years will give you such a crick in the neck.
10.000 yıI, boynunun tutulması için yeter de artar bile.
- I got a crick.
- Boynum tutuldu.
- A crick?
- Tutulma mı?
But I've got this crick in me spine
Bir de şu belim ağarmasa! ..
- Freud, Salk, Crick, Watson.
- Freud, Salk, Crick, Watson.
I think I have a crick in my neck.
Boynum tutulmuş sanki.
A crick in his back.
Sırtı tutulmuş durumda.
I'm gettin'a crick in my neck.
Boynum ağrımaya başladı.
I just got a crick in my neck.
İyiyim. Boynuma kramp girdi.
- Crick, get off!
- Crick, defol!
Your name's Crick.
Senin adın da Crick'di.
As in "Crick without a paddle".
"Bel tutulmasında" olduğu gibi.
Crick was hopped upon nicotine gum.
Crick hırsını nikotin sakızından alıyordu.
Crick wasn't wearing a shirt.
Crick T-Shirt giymemişti.
But, somehow, through his blur of pain, Crick fought back.
Fakat, o kadar acının arasında nasıl olduysa Crick karşı saldırıya geçti.
That's the way it was for me with Crick and his nicotine gum.
Benim için de Crick ve nikotin sakızının gelmesini anlamak aynı şeydi.
You know something, Crick, I was wondering.
Söylesene Crick, merak ettiğim bir şey var.
We'd never win this fight with Crick.
Crick'e karşı bu kavgayı kazanamazdım.
After Crick hobbled away in pain, we were still drunk with laughter.
Crick acıyla kıvranırken, biz gülmekten sarhoş olmuştuk.
Because Crick and his buddy had the same styles, they often collided.
Çünkü Crick ve dostu aynı stildelerdi ve çuvallıyorlardı.
It was then that I heard the cracking of Crick's nicotine gum.
O sırada Crick'in nikotin sakızının sesini duydum.