Cross traducir turco
18,966 traducción paralela
It's like when the Taliban was hiding out in Pakistan. Nobody had the balls to cross the border and go after them.
Tıpkı Taliban'ın Pakistan'da saklanırken kimsenin sınırı geçip peşlerine düşmeye cesaret edememesine benziyor.
He was able to cross into our world.
Dünyamıza geçmeyi başarmış.
And they had to use the ritual of the cross, you know... abolished in the Middle Ages by the church itself.
Kilisenin Orta Çağ'da yasakladığı haç ayinini yapmak zorunda kalmışlardı.
The cross of the Lord is my light.
Kutsal Haç, yoluma ışık tut.
Your cross is your light.
Haç, ışığındır.
Father Lucas, the cross of Jesus is your salvation, stop it.
Peder Lucas. İsa'nın haçı senin kurtuluşun, buna son ver.
You can lower the cross, it's me, your friend.
Haçı indirebilirsiniz. Ben arkadaşınızım.
Father Thomas, he will perform the ritual of the cross for the second time, but it will not succeed.
Peder Thomas haç ayinini ikinci kez yapacak ama başarılı olamayacak.
Do the ritual of the cross, fast!
Hemen haç ayinini yapın!
All she has to do is cross out 3 words on the first page, bottom line.
Tek yapması gereken, sınav kâğıdının en altındaki 3 kelimenin üstünü çizmek.
You just have to cross out 3 words from the first page.
Tek yapman gereken, sınav kâğıdının en altındaki 3 kelimenin üstünü çizmek.
You gotta cross the ocean... and go fight.
Okyanusu aşıp... savaşman gerekir.
Well, it's not like our boy was out collecting for the Red Cross.
Herifin Kızıl Haç'ta görevli olduğu da söylenemez.
Right, did you know that two years ago, Lieutenant Frank Castle was awarded the Navy Cross for his service in Afghanistan, right?
Pekala, Teğmen Frank Castle'ın iki yıl önce Afganistan'daki hizmeti için donanma haçı ile ödüllendirildiğini biliyor muydunuz?
- Cross your fingers.
- Tahtaya vur.
Or maybe you need to start thinking about climbing down off that cross of yours, and spending some time with us normal people for a change.
Ya da değişiklik olsun diye o çarmıhından aşağıya inip biz normal insanlarla zaman geçirmeyi düşünmeye başlaman lazımdır.
It's just... you cross over to my side of the line... you don't get to come back from that.
Bu çizginin benim tarafına geçersen bundan geri dönüşü olmaz.
I wonder if you could tell us how Lieutenant Frank Castle won the Navy Cross?
Bize teğmen Frank Castle'ın Donanma Madalyasını nasıl kazandığını söylersiniz belki?
Cross look familiar?
Haç tanıdık geliyor mu?
Killer wore a bracelet with an iron cross.
Katil üzerinde Metal Haç olan bir bilezik takıyordu.
Oh, a piece of the cross?
Haçın bir parçası mı?
Killer wore a bracelet with an iron cross.
Katil, demir bir çarpı işareti olan bir bileklik takıyormuş.
You really think me so depraved I could deal drugs to my own community behind the cross of Christ?
- Sahiden de kendi cemaatime İsa'nın haçı ardında, uyuşturucu satabilecek kadar ahlaksız olduğumu mu düşünüyorsunuz?
I get it. You can cross the line now and physically abuse a witness, but getting a cop-killer is off limits.
Şimdi çizgiyi aşıp bir tanığa fiziksel istismarda bulunabilirsin ama bir polis katilini yakalamak yasak bölgeye girer.
No. But we went back and cross-checked the other six arrests we mentioned, and, as you can see, your brother called Mr. Goldman here within the hour of each booking.
Ama geri dönüp bahsettiğimiz diğer altı tutuklamayı karşılaştırmalı kontrol ettik ve görebileceğiniz gibi, kardeşiniz Bay Goldman'ı, her tutuklama işlemi sonrası, bir saat içinde aramış.
You have to cross the border at Kalmhoutse Heide.
Belçika sınırında Kalmhoutse Heide'den geçeceksin.
But given we are at cross-purposes now, seems like the proper time to renegotiate.
Ama artık amaçlarımız çeliştiğine göre yeniden anlaşma yapma vakti geldi.
He's holding a cross on a chain.
Elınde zıncıre bağlı haç tutuyor.
Why is he holding a cross?
- Nıye bır haç tutuyor?
A cross?
- Haç mı?
And if I'm right, what Ryan saw in the killer's hand was a crude Latin blasphemy of the True Cross.
Haklıysam Ryan'ın katılın elınde gördüğü şey Gerçek Haç'ın ılkel bır Latın taklıdı.
True Cross... what people refer to as the physical remnants of the cross
Gerçek Haç. Yanı İsa'nın çarmıha gerıldığı haçın...
So I cross-referenced our M.O's, and I got something... five more homicides taking place across these Latin-American resorts all over the last five years... all tourist families, all taking place on the same day.
Yöntemlerı karşılaştırdım ve bır şey buldum. Son beş yılda çeşıtlı Latın-Amerıkan tatıl köylerınde gerçekleşen beş cınayet. Hepsı turıst aıleler, hepsı de aynı tarıhte olmuş.
Where can we cross the river?
Nehri nereden geçebiliriz?
I told you don't cross me!
Benimle uğraşmak istemezsin!
That cross. I call it a God Shot.
Bu haç ona Tanrı şansı derim.
But that means we have to cross the demarcation line.
Ama bu sınır çizgisini geçmek zorunda olduğumuzu gösteriyor.
Cross the line again, and it's two weeks.
Çizgiyi tekrar aşarsan bu kez iki hafta olur.
753. Cross Four left. Follow the Oceanic 737 to the ramp.
Sol taraftaki kavşağa yönelip Oceanic 737'yi rampaya doğru takip et.
Strigoi can't cross moving water.
Strigoi suda ilerleyemez.
Fucking Christ on the cross, he killed him.
Ha siktir be, öldürdü onu.
Now, you can take these recordings to court and try and nail these fuckers, but you'll get roasted on cross and you'll end up sucking dick in prison right next to them.
Bu kaydı mahkemeye götürebilirsin bu orospu çocuklarını devirmeye çalışabilirsin ama sen de yanacaksın bu işin sonunda, hapiste yan hücrede sakso çekmenle bitecek olaylar.
We must cross the mountains.
Dağları aşmamız gerek.
A splinter from the true cross.
Git! Gerçek haçtan bir kıymık.
His own cross.
Kendi haçıyla.
You know, if you want, I could maybe teach you a few moves, get inside that right cross.
Biliyor musun, belki sana bir kaç hamle öğretebilirim sağdan gelen yumruklar mesela.
I told you to watch the right cross.
Sağ taraftan gelen yumruğa dikkat et demiştim.
And we cross-checked the DNA with Jesse?
Ve DNA'yı Jesse ile çapraz kontrol ettik mi?
We told Judge Cross that we would solve the attempt on Lobos's life.
Yargıç Cross'a Lobos'un hayatına cast edebilecek şeyleri halledebileceğimizi söyledik.
Once you cross that white line, Conor, I want you to concentrate on just one thing.
Conor, o beyaz çizgiyi geçtiğinde tek bir şeye odaklanmanı istiyorum.
Cross look familiar?
Çarpı işareti tanıdık geldi mi?