English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Databases

Databases traducir turco

379 traducción paralela
We have at our disposal DNA databases, forensic analysis, satellite imaging technology.
Elimizde DNA veri tabanları, adli analizler, uygu görüntü teknolojisi var.
Cmdr Riker, Acamar III has granted you access to their databases.
Komutan Riker, Acamar III veritabanlarına erişim iznini verdi.
Computer, search for the term "Darmok" in all linguistic databases.
Bilgisayar, "Darmok" terimi için tüm, dil veri bankasında, araştırma yap.
Computer, search for the term "Tanagra", all databases.
Bilgisayar, "Tanagra" terimi için tüm veri bankalarında araştırma yap.
Bits of the model are in books and libraries, pictures, computer databases.
Modelin parçaları, kitaplarda, kütüphanelerde resimlerde ve bilgisayarların veri tabanlarındadır.
I'll have access to over 5,000 other databases.
Ana bilgisayara girince... 5.000'den fazla veritabanına erişim imkanım olacak.
I ran it against all the hotel staff and guests then through the national databases.
Tüm hotel çalışanları ve ziyaretçilerinkiyle karşılaştırdım sonra da ulusal veritabanında araştırdım.
False directories, files entire databases of disinformation designed for spies to steal.
Yanlış klasörlendirmeler, dosyalar bilgilerin çalınmasını önlemek için tasarlanmış yanlış bilgilendirmeler.
I've reviewed historical, literary and anthropological databases from over 500 worlds and have yet to find a suitable name.
Beş yüz farklı gezegenin, tarihsel ve edebi kayıtlarını inceledikten sonra, hala kendime uygun bir isim bulamadım.
well, it wouId require synchronous transfer of all the EMH databases and subroutines.
Bu, tüm ATH veritabanı ve rutinlerinin senkronize biçimde transfer edilmesini gerektirir.
Checking the databases.
- Data base taranıyor.
And B'Elanna... don't access personal databases without my authorization.
Ve B'Elanna... iznim olmadan kişisel veritabanına girme.
- I searched the Chronicle's databases for all articles on car accidents in the area, and voilà, there it was, February 1989.
- Devam et. - Chronicle'ın veri tabanını araştırdım O bölgedeki bütün araba kazalarının makalelerini okudum, ve ordaydı, Şubat 1989.
Computer, expand record search for subject Shannon O'Donnell to include non-Federation databases, personal archives and photographic indexes as well.
Bilgisayar, Shannon O'Donnell hakındaki araştırmayı Federasyon veri tabanı dışına genişleterek, personel arşivlerini ve fotoğrafik indekslerini de kat.
They've been poring through various databases and have come up with some surprising findings.
Çeşitli veri tabanlarını dikkatlice inceledikten sonra ellerinde şaşırtıcı bulgularla bana geldiler.
The ship appears in none of our databases.
Geminin veri bantlarımızın hiç birinde olmaması.
When the information comes in, we're able to check with different databases... to see if it's in the system or not.
Yeni bir bilgi geldiğinde bunun sisteme kayıtlı olup olmadığını... veritabanında kontrol ederiz.
Change databases.
Bilgi bankasını değiştir.
No match in the NYPD or FBI fingerprint databases,
New York polisi kayıtlarında da. FBI kayıtlarında da parmak izine uyan bir kayıt bulunmadı.
He's in no databases.
Hiç bir veri tabanında kayıtlı değil.
- Cross it with terrorist databases.
- Terörist veritabanlarıyla karşılaştırın.
The lab are running his DNA against all databases.
Doku örnekleri gönderdik, DNA'sını alıp veritabanlarıyla karşılaştıracaklar.
I figure I'll run them through a few archaeological databases.
Birkaç arkeolojik veritabanını araştırayım, neler çıkacak?
They packed it with information- - translation matrices, scientific and culture databases.
İçinde, dünya ile ilgili bilgiler- - çeviri matrisleri, bilimsel ve kültürel veritabanı vardı.
His face didn't appear in any of our databases.
Yüzü bilgi kayıtlarımızın hiçbirinde çıkmadı.
The charges might be exaggerated, but according to the databases that I extracted from the freighter, King Florin didn't exactly tolerate dissent.
Suçlamalar abartılı olabilir ama kargo gemisinden çıkardığım veri tabanına göre Kral Florin muhalifleri hoş gören biri değilmiş.
Been checking out the databases behind safe companies.
Kasa şirketlerinin veri tabanlarını incelerken
Cross-reference all databases on Kathy Duquesne and Roxanne Ballantine.
Kathy Duquesne ile Roxanne Ballantine arasında bir bağlantı var mı araştır.
She'll need access to our secure databases.
Güvenli veritabanlarımıza girmesi gerekecek.
Now let's hope this guy's in one of our databases.
İnşallah adam veritabanımızda vardır.
Concentrate on government employee databases, DOD personnel.
Hükümet çalısanları veri tabanına ve Savunma Bakanlığı'na da bak.
I'll hire inmates to man phone banks and control databases for businesses on the outside.
Telefon operatörlüğü için mahkûmlar çalışacaklar ve veri tabanları da dışarıdan yönetilecek.
I've checked the Public Safety databases on you.
Seninle ilgili derin bir araştırma yaptım.
Well, DigiStash is basically a self-storage facility for digital files - corporate records, medical databases, that sort of stuff - so their firewall's state of the art.
Dijital Depoda, dijital dosyalar, şirket kayıtları, tıbbi veriler falan vardır. Bu yüzden koruma sistemleri çok iyi.
And while I was inoculating millions of people against diseases, I was simultaneously able to gain access to medical databases that identified people through their DNA.
Ve milyonlarca insanı hastalıklara karşı aşılarken, aynı zamanda insanları DNA'larından teşhis eden tıbbi veritabanlarına ulaşabiliyordum.
Now, my program here will scan multiple databases for any shipments of that gear.
Programım birkaç veri bankasını tarayarak bu malzemelerin nereye gönderildiğini bulacak.
To date, 20 terabytes of patient medical records and databases have been corrupted.
Şu ana kadar 20 terabaytlık hasta tıbbi kayıtları ve araştırma veritabanları bozuldu.
The worm was designed to cross-reference genetic databases, searching the entire globe for one person.
Evet. Solucan, genetik veri tabanlarını araştırıp karşılaştırmak için yapılmış. Tüm dünyada bir kişiyi arıyormuş.
I'll run it against local databases.
Bunu yerel veri tabanlarında aratacağım.
He put together a database of databases.
Veri bankalarının, veri bankasını yapmıştı.
Yeah, I ran it through our databases as well as GCHQ's.
Evet, bunu GCHQ'ya ek olarak bizim veri tabanımızda da arattım.
Accessing restricted databases is a class three offense.
Gizli veritabanlarına erişim üçüncü dereceden bir suçtur.
Check the files to see if he comes up in a mug shot in American, European databases.
Amerika ve Avrupa veri tabanlarında ona rastlayacak mısın bakalım.
I'll run them through our databases.
Veri tabanlarımızda araştıracağım.
Make sure you're on line and your databases are unlocked.
Bağlantıda olduğundan ve veri tabanlarının kilitlenmemiş olduğundan emin ol.
Have them cross-reference it with our intelligence databases.
İstihbarat veri tabanımızdakilerle çapraz eşleştirsinler.
Jack, prep all your databases.
Jack, bütün veri tabanlarını hazırla.
We need all pertinent D.O.D. Databases sent over here to CTU.
Bütün uygun DOD veri tabanlarını CTU'ya göndermesi gerekiyor.
All my databases are active.
Bütün veri tabanlarım aktif.
I need you to run a profile and send me all relevant databases and electronic communications. Got it.
Bir profil araması yapmanı ve bütün uygun veri tabanlarını ve elektronik haberleşmeleri bana göndermeni istiyorum.
So I expanded the search to other databases, and I did get one hit.
Bu yüzden ben de araştırmayı diğer veri tabanlarına yaydım, ve bir şey buldum

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]