Different circumstances traducir turco
243 traducción paralela
- Depends on different circumstances.
- Duruma bağlı bence.
I only wish it were under different circumstances.
Keşke şartlar böyle olmasaydı.
Bob, I was hoping when we met it might be under different circumstances.
Bob, görüşmemizin daha başka şartlar altında olacağını umuyordum.
That same night, I found my self in entirely different circumstances.
Aynı gece,... kendimi tamamen farklı koşullar altında buldum.
That same night... I found my self in entirely different circumstances.
Aynı akşam kendimi oldukça farklı koşullarda buldum.
That very night, I found my self in entirely different circumstances.
Tam o gece,... kendimi tamamen farklı koşullarda buldum.
Different circumstances, but much like my own marriage into the Sasahara family.
Durumlar farklı olsa da, Sasahara ailesine girmemi sağlayan kendi evliliğime çok benziyor.
I wish we could attend to different circumstances.
Seninle farklı koşullarda tanışmak isterdim.
I wish we were meeting in different circumstances, that's all.
Sadece daha farklı şartlar altında tanışmak isterdim.
I think... under different circumstances... you and I... probably still would've hated each other.
Bence farklı koşullarda karşılaşsaydık sen ve ben herhalde yine birbirimizden nefret ederdik.
I think that under different circumstances... you and I could have gotten to be good friends.
Bence farklı koşullar altında sen ve ben iyi arkadaş olabilirdik.
I wish I could be here today under different circumstances.
Bugün başka nedenlerden ötürü burada bulunmak isterdim.
I think had we known each other under different circumstances we'd have hated each other.
Bence biz farklı koşullarda tanışsaydık eğer, nefret ederdik birbirimizden.
In fact, if these were different circumstances I'd be celebrating tonight.
Durum farklı olsaydı bu gece kutlama yapardım.
Hey, you're gonna be back, you know? Under different circumstances if you know what I mean.
Geri döneceksin, bilirsin... başka koşullar altında, eğer ne demek istdiğimi biliyorsan.
I was thinkin', if we met under different circumstances... if you were in a bar and I came up and we started talkin'...
Düşünüyorum da... Başka şartlar altında tanışmış olsaydık. Bir barda mesela.
- Just saying if we met under different circumstances...
- Yalnızca koşullar farklı olsaydı diyorum...
Under different circumstances...
Farklı şartlar altında...
I wish... I wish we had met under different circumstances.
Farklı şartlar... altında tanışmış olmayı dilerdim.
- Different circumstances, that could be me.
Farklı şartlar altında onun yerinde ben olabilirdim.
You know, under different circumstances we'd have made a great couple.
Farklı koşullar altında harika bir çift olurduk.
Those were different circumstances.
Bunlar faklıydı.
I had hoped we would meet under different circumstances.
Keşke daha farklı koşullarda tanışsaydık.
... but under different circumstances, we might've been friends.
... ama şartlar farklı olsaydı, bizler arkadaş olabilirdik.
Wish I'd met Lina under different circumstances.
Keşke Lina'yla başka şartlar altında tanışsaydım.
Different time, different circumstances?
Farklı zamanda, farklı koşullarda?
Miss Jaquette, it's conceivable that long ago, under different circumstances, i might have appreciated your performance but not here, not now.
- Evet dostum, istiyorum. - Eski hâlinize dönmeyin. Ben de ortaya çıkarılmasını istiyorum çünkü Orrie Cather ancak o şekilde serbest kalacak.
She was having trouble with lee at the time and it wasn't like a... under different circumstances, something might have happened.
O an Lee ile bir sorun yaşıyorlardı ama bu o tarz bir şey değildi. Farklı şartlar altında, bir şeyler olabilirdi.
That's a generous offer, Major, and under different circumstances we might accept.
Bu çok cömert bir teklif, Binbaşı, ve başka koşullar altında olsaydık bu teklifi kabul edebilirdik.
Under different circumstances, I would probably scratch your eyes out right now.
- Ne olursa olsun şu anda gözlerini oymam gerekirdi.
You can't go back and relive your childhood under different circumstances, can you?
Farklı koşullarda bile olsa çocukluğunuza dönemezsiniz değil mi?
It's a shame we didn't get a chance to meet under different circumstances.
Ne yazık ki farklı koşullarda karşılaşma fırsatımız olmadı.
And don't think under different circumstances I wouldn't jump at the chance to, uh... Are you implying
Ve farklı koşullarda böyle bir şeye zıplamazdım sanma ama..
Under these circumstances, it's a different matter.
Bu koşullar altında her şey değişir.
I must confess that I could not suppress an agreeable sensation of triumph as I approached the castle gateway in circumstances so different from those in which I had last done so.
İtiraf etmeliyim ki, kale kapısından içeri girerken, mevcut durumun ilk gelişimdekinden hayli farklı oluşu nedeniyle bastırılamaz bir zafer coşkusu içindeydim.
- If circumstances were different, I'd say yes.
- Koşullar farklı olsaydı evet derdim.
Circumstances were different then, Surak.
Koşullar o zaman farklıydı, Surak.
- No, the circumstances are different.
- Hayır, artık şartlar değişti. - Şartlar olduğu gibi duruyor.
Under different circumstances...
Farklı koşullar altında yaşamanıza izin verebilirdim, belki...
The circumstances were quite different.
O zaman şartlar çok farklıydı.
I wish the circumstances were different.
Keşke şartlar daha başka olsaydı.
Miss Bennet..... I would wish you to believe me that... had circumstances been different...
Miss Bennet..... Bana inanmanızı istiyorum.
As I said I wish the circumstances of this meeting were different.
Dediğim gibi daha iyi koşullarda buluşmak isterdim.
The fact of your being here today very much alive, It gives the effect of reshaping this investigation... into something altogether different, As we're now put upon to verify the identity... of this body found in your apartment... and the circumstances which led to this.
Bugün hayatta olarak burada bulunmanız dairenizde bulunan cesedin kimliğini tespit etmek ve bu noktaya gelen olaylar için yaptığımız soruşturmayı tamamen farklı bir şekle sokmamız gerektiği izlenimini veriyor.
And if circumstances were different... I would favour him.
Durum farklı olsaydı ona destek olurdum.
If circumstances were different, it is the kind of city that I could happily spend the rest of my life.
Şartlar farklı olsaydı, ömrümün kalanını mutlulukla bu şehirde geçirirdim.
I'm just saying, if that was me, they are lucky that was NOT me, because if the circumstances were such as you have described them but with me in them, that's a very different and scary outcome for those involved.
Öyleyse karar verilmiştir. Bunu yapıyorum. Hayır yapmıyorsun Lois.
- If circumstances were different...
Şartlar farklı olsaydı belki...
You know, under different circumstances,
Biliyormusun farklı bir ortam olsaydı,
Of course, if our circumstances were different, you would be free to seek a second opinion.
Ne? Önerdiğiniz genetik değişiklik gerekli görünüyor.
Circumstances are different now.
Artık şartlar farklı.