Doesn't really matter traducir turco
957 traducción paralela
Even if the first thing you noticed about me was my money... it doesn't really matter to me.
Önce paramla ilgileniyor olmanı umursamam.
Devonshire Dr Corrina, Cora D whatever she calls herself, it really doesn't matter.
Dr. Corrina Devonshire, Cora D kendine ne diyorsa işte, önemli değil.
But it doesn't matter where I live........ because I don't really live at all, when I'm not with you.
Ama sen yokken nerede yaşadığımın bir önemi yok Çünkü sensizken yaşamıyorum.
- No, but it really doesn't matter.
- Hayır, ama fark etmez.
I guess it doesn't really matter, just a hick town.
Bence çok önemli değil. Küçük bir taşra kasabası.
It doesn't really matter.
Gerçekten hiç önemli değil.
It doesn't really matter.
Önemi yok, oturun.
It really doesn't matter.
Gerçekten sorun değil.
But then, perhaps it doesn't matter for there's really very little difference between them. You see?
Gerçekten, aralarında çok ufak bir fark var, gördün mü?
That really doesn't matter now that Hildy and I have well, you know, we've...
Artık önemi yok, Hildy ile ben... Biliyorsun işte biz...
It doesn't really matter.
Hiç önemli değil.
I think you'd better have it from now on because now that we're both... as they say, one, it really doesn't matter which one of us keeps it, does it?
Sende kalsın daha iyi. Madem, dedikleri gibi "bir" oluyoruz hangimizde kalırsa kalsın, fark etmez, değil mi?
It really doesn't matter, Isobel.
Gerçekten önemli değil, Isobel.
- It really doesn't matter.
- Hiç fark etmez.
It really doesn't matter.
Onlar önemli değil.
It doesn't matter, it really doesn't.
Önemi yok. Gerçekten yok.
Because it really doesn't matter.
Çünkü bunun hiç önemi yok.
It really doesn't matter, as long as I...
Varacağım yerin neresi olduğu çok önemli değil- -
Then it really doesn't matter which way you go.
Öyleyse hangi yöne gideceğin de önemli değil.
I suppose it really doesn't matter...
Galiba bu gerçekten sorun değil...
Doesn't really matter.
Fark etmez.
This one doesn't really matter, but I have to have that one capped.
Aslında bununki o kadar önemli değil. Ama bunu mutlaka düzelttirmem gerekiyor.
It really doesn't matter.
- Çok da önemli değil.
It really doesn't matter.
Aslında fark etmez.
It doesn't really matter.
Pek fark etmez.
But it doesn't matter, really, it doesn't.
Fakat önemi yok, aslında, önemi yok.
Well, of course, darling, it really doesn't matter because the worst is over.
Şey, elbette, sevgilim, aslında sorun değil. Çünkü kötüsü gitti.
It doesn't really matter.
- Nerede, nerede... ne fark eder ki?
After all, in any war, Christian, after all the arms and the legs have been... blown off, it doesn't really matter, because nothing really changes.
Unutulmamalıdır ki, hiçbir savaşta, Christian, Nihayet bu kollar ve bacaklar yerlerinden ayrılır, o gerçekten önemli değildir, çünkü hiçbir şey gerçekten bunu değiştirmez.
It really doesn't matter. I'm in the minority.
Merak etmeyin, bent yetkili biri değilim.
It doesn't really matter, does it?
Onemi yok.
It doesn't really matter
Bu gerçekten önemli değil.
It doesn't really matter, does it?
Çok da önemli değil, öyle değil mi?
Doesn't really matter, does it?
Gerçekten mi?
It doesn't really matter.
Fark etmez Toby.
That doesn't really matter. " Voice is pleasant.
Bunun pek önemi yok. " Sesi hoş.
It doesn't really matter.
Bunun önemi yok.
It really doesn't matter.
Önemi yok.
- It doesn't matter, Judith, really, it doesn't.
- Önemi yok Judith, gerçekten yok.
It really doesn't matter.
Gerçekten bir önemi yok.
But I suppose it doesn't really matter.
Ama sanırım hiç önemi yoktu.
Doesn't really matter.
Hiç önemi yok.
But it doesn't really matter that you are tired of these things, Jean-Pierre.
Bunlardan sıkılmış olmanın hiçbir önemi yok Jean-Pierre.
We decided it doesn't really matter.
Fark etmediğine karar verdik.
That doesn't really matter.
Esas sorun bu değil.
It doesn't really matter.
Çok önemli de değil.
It doesn't really matter.
Gerçekten sorun olmaz.
My mother doesn't matter, nobody matters really, and especially not your God, or how I chose to exist, or thought I did, the others will face this fate, as will you, don't you understand?
Annem umurumda değil, aslında kimse umurumda değil özellikle de senin tanrın ya da var olmayı nasıl seçtiğim ya da düşüncelerim ; diğerleri bu kaderle karşılaşacak, tıpkı senin karşılaşacağın gibi. Anlamıyor musun?
- It doesn't really matter.
- Önemli değil.
It really doesn't matter.
Gerçekten önemli değil.
Really doesn't matter, doctor.
Bunun önemi yok, doktor.
matter 86
matter of fact 310
doesn't exist 45
doesn 24
doesn't 81
doesn't say 23
doesn't make sense 138
doesn't matter 1572
doesn't mean 20
doesn't matter to me 33
matter of fact 310
doesn't exist 45
doesn 24
doesn't 81
doesn't say 23
doesn't make sense 138
doesn't matter 1572
doesn't mean 20
doesn't matter to me 33
doesn't she 320
doesn't look like it 59
doesn't work 73
doesn't ring a bell 98
doesn't everyone 24
doesn't matter anymore 16
doesn't look good 35
doesn't add up 30
doesn't work like that 18
doesn't it bother you 35
doesn't look like it 59
doesn't work 73
doesn't ring a bell 98
doesn't everyone 24
doesn't matter anymore 16
doesn't look good 35
doesn't add up 30
doesn't work like that 18
doesn't it bother you 35