Matter of fact traducir turco
4,881 traducción paralela
As a matter of fact, I have, yes.
Aslına bakarsanız, gördüm, evet.
So the info about the boat is out there, on Twitter, as a matter of fact, with a hunky picture of Bud attached.
Yatın hakkındaki bilgiler ortalıkta geziyor Twitter'da Bud'ın seksi bir resmi ile beraber.
As a matter of fact, we do, and for an extra five bucks, I will gift wrap the Lambert dirt for you.
Aslına bakarsanız, satıyoruz, ve ekstra beş dolara size Lambert toprağını paket yaparım.
Well, as a matter of fact, I talked to Steve Cioffi. - You talked to Stefano Cioffi?
Peki, aslında Steve Cioffi ile görüştüm.
My grandfather, he was from Cincinnati, as a matter of fact.
Aslında büyük babam Cincinnati doğumluydu.
As a matter of fact, things are going to change around here.
Aslına bakarsanız burada bazı şeyler değişiyor.
As a matter of fact, Ms. Hall had just arrived home from her husband Mark's funeral when she was killed.
Hatta Bayan Hall öldürülmeden hemen önce kocası Mark'ın cenazesinden geliyormuş.
I talked to Him this evening, as a matter of fact, and I'm here to tell ya, Jesus loves vampires.
Aslına bakarsanız bu akşam da konuştum. Ve Mesih'in vampirleri sevdiğini söylemek için geldim.
Yeah, as a matter of fact, I do.
- Aslında, var.
Matter of fact, I do.
Aslına bakarsanız, evet.
You know where she's staying? Yeah, as a matter of fact, I did.
Evet, doğruyu söylemek gerekirse, biliyorum.
As a matter of fact, I've just published a paper on this in the "journal of plastic and reconstructive surgery"
Nitekim olarak, Ben sadece bu konuda bir bildiri yayınladı ettik plastik "dergisinde ve rekonstrüktif cerrahi"
As a matter of fact, I have.
Evet, gördüm.
Yeah, as a matter of fact, she did.
Aslına bakarsan söyledi.
As a matter of fact, I do.
Aslında var.
Yes, as a matter of fact.
Evet, iş için gitmiştim.
Yes, I am, as a matter of fact.
Evet, eğleniyorum aslında.
As a matter of fact, yeah.
Aslında evet.
As a matter of fact, yeah, I've got a showing.
Aslında evet, bir sergim var.
Matter of fact, check this out.
Hatta şuna bir bakın.
As a matter of fact, we're gonna spend the night at a little bed-and-breakfast where we're gonna drink wine, read poetry and have hot, kinky sex.
İşin doğrusu, bu geceyi Santa Barbara'nın dışında ufak bir otelde şarap içip şiir okuyarak ateşli ve sapıkça sevişerek geçireceğiz. Değil mi Alan?
As a matter of fact, I'm just about to walk into the Smithsonian.
İşin aslı tam da Smithsonian'a girmek üzereyim.
He was, as a matter of fact.
Aslına bakarsan evet.
As a matter of fact, we're going out again.
Hatta yeniden görüşeceğiz.
As a matter of fact, there was a man in a parked car. Watching me.
Aslına bakarsan, bir adam vardı park edilmiş bir arabada, beni izliyordu.
As a matter of fact, I am.
- İşin aslı evet, doktorum.
- As a matter of fact, yes.
- Aslında, evet.
Matter of fact,
- Yok.
Matter of fact, there is.
İşin doğrusu, var.
As a matter of fact, I did.
Doğrusunu söylemek gerekirse, gördüm.
Matter of fact, so have I.
Aslına bakarsan, ben de bu yüzden varım.
Matter of fact, I do.
Aslına bakarsan, severim.
As a matter of fact,
Asıl konu,
As a matter of fact, I think he and lily might get back together, you know?
Aslına bakarsan ben barışırlar diye düşünüyorum.
As a matter of fact, I do.
Aslında bakacak olursanız evet.
Matter of fact, I ain't.
Aslına bakarsan hayır.
Matter of fact, give me your phone and your radio.
Aslına bakarsan, telefonunu ve telsizini istiyorum.
Oh, as a matter of fact, it is.
Aslına bakarsan öyle.
Matter of fact, if that dude was here right now, I'd throw this coffee right in his face.
Nitekim, şu adam buradaysa bu kahveyi onun yüzüne fırlatırdım.
Yes, as a matter of fact.
- Aslında bakarsanız buldum.
As a matter of fact, the rate of contraction of HIV among gay couples is now lower than it is among heterosexual couples.
Doğrusunu isterseniz, eşcinseller arasında HIV yayılma oranı artık heteroseksüel çiftlere oranla daha az durumda.
- As a matter of fact, it is.
- Aslına bakarsan doğru.
As a matter of fact, we are.
Aslında yapıyoruz.
As a matter of fact, there is. Really?
Aslına bakarsan var.
- Yes, as a matter of fact.
- Aslına bakarsan evet.
No, as a matter of fact, we're not.
- Hayır, aslına bakarsan bitmedi.
Matter of fact, they're perfect.
Hatta hepsi kusursuz.
Now, then, Christopher, your son is Roman Catholic born and that's the fact of the matter.
Öyle ise, Christopher. Oğlun, Katolik Kilisesi doğumlu. İşin gerçeği bu.
It was just so matter-of-fact, you know, the way that she said it. Breezy almost.
Yani söyleyiş tarzı o kadar duygusuzdu ki neredeyse neşeliydi.
As a matter of fact it was.
Evet orada yapıldı.
Derek, did you ever stop to think that said ass-hat is exhibiting this behavior just to get under your skin? As a matter of fact, I have.
Doğrusu, düşündüm.