Don't look traducir turco
36,616 traducción paralela
All right. Just keep quiet and don't look cute.
Pekala, sessiz ol ve şirin görünme.
Don't look at me.
- Bana bakma.
Look, I don't know anything about Beth Stone or any campground, but I think I do know how you got confused about Latham.
Biraz geri çekil. Bakın, Beth Stone ya da kamp bölgesi hakkında hiç bir şey bilmiyorum ama sanırım Latham konusunda kafanızın neden karıştığını biliyorum.
Look, you don't have to believe me.
Bakın, bana inanmak zorunda değilsiniz.
Look, I don't know why you've decided to get in the middle of this, but, I got to say...
Bak, niye bu işe bulaşmaya karar verdiğini bilmiyorum, ama söylemeliyim ki...
Look, don't get me wrong, guys, I-I think it's hilarious, and-and I totally get that the sex thing is what made me popular, but would it kill us to just once tell a joke that brings glory to God?
Bakın, beni yanlış anlamayın çocuklar, Bence oldukça komik, ve seksle ilgili esprilerin beni popüler yaptığını biliyorum, ama sadece bir kereliğine Tanrı'yla ilgili bir espri yapmamız, bizi öldürür mü acaba?
Look, I don't know who brought this on, but maybe it's for the best.
Bak, olaylar nasıl bu noktaya geldi bilmiyorum, ama belki de senin için en iyisi budur.
Don't give me that look that makes me do things.
Bana bir şeyler yaptıracak şu bakışı atma.
Look, I don't care what the Governor's doing.
Bak Vali'nin ne yaptığı umrumda değil.
Look, it's not... that I don't belive you, or that I don't want to.
Bak. Sana inanmıyor veya inanmak istemiyor değilim.
When people don't know who their enemy is, they start with people who look like me.
İnsanlar düşmanlarının kim olduğunu bilmediklerinde sorgulamaya bana benzeyen insanlardan başlıyorlar.
If you don't stop and look around once in a while,
Eğer durup bir süre etrafa bakınmalısın...
- Don't look at me. - Oh.
Bana bakma.
Don't look at me, man.
Hiç bana bakma, dostum.
You don't look very well.
- İyi görünmüyorsun.
Don't look so surprised.
O kadar şaşırmış gibi bakma.
Nuh-uh, don't look at me.
Bana bakma.
Look, you and I, we... we... we don't know each other that well yet, kiddo.
Bak, sen ve ben... biz birbirimizi o kadar iyi tanımıyoruz evlat.
And look, your father and I may not be perfect, but we don't keep secrets from each other.
Baban ve ben mükemmel olmayabiliriz fakat birbirimizden sır saklamıyoruz
Why don't we wait outside while the others look around?
Onlar ararken biz neden dışarıda beklemiyoruz?
You don't look like a lawyer from Legal Aid.
Legal Aid'den bir avukata benzemiyorsun.
Chin up, back straight, don't smile, don't frown, - don't look at anyone. - REPORTER :
Dik dur, gülme, somurtma,... kimseye bakma.
Look, Amanda, you don't have to. No, I do.
Hayır, yapacağım.
Don't look at me.
Bana bakma.
Look, I understand, but we don't know the consequences.
Bakın, Anlıyorum... ama nasıl sonuçlanacağını net olarak bilmiyoruz. Bu çok riskli.
Look, just because you saved my butt back there... Don't think I'm letting you off the hook for keeping secrets from me. Yes.
Bak, sırf orada benim başımı kurtardın diye benden sır saklamana izin vereceğimi sanma!
Look, you don't think I get it.
Bak, anlamadım anlamıyorum.
Look, I don't have time to make me and baby Barbara look sexy.
Bakın, kendimi ve Barbara bebeği seksi göstermek için vaktim yok.
You don't look like a policeman.
Polise benzemiyorsun.
Don't look like the Force is with you anymore now, bro.
Artık güç sende gibi görünmüyor, dostum.
Hey, I don't look homeless!
Hey, Evsiz gibi görünmüyorum!
Look, I just got a call from Riggs, and I don't know if he's kidding, but...
Bakın Riggs'ten bir çağrı aldım... -... şaka mı yaptı bilmiyorum ama...
Look, I don't know what this Flynn guy wants, okay?
Bakın Flynn denen adamın ne istediğini bilmiyorum tamam mı?
Look, I didn't want to do this in front of Candace'cause, frankly, I don't want to do anything in front of Candace, but you got to level with me.
Bak, bunu Candace'ın önünde yapmak istemedim, çünkü açıkçası hiçbir şeyi Candace'ın önünde yapmak istemiyorum. Ama beni anlaman lazım.
Don't look at him.
Bakmayın.
Don't look at her.
Bakmayın.
Well, don't look at me, I was dozing off.
Bana bakmayın, içim geçmişti.
But, uh... to those that don't understand, your actions... could make you look like a traitor.
Ancak... bunları anlamayanlara, hareketleriniz... sizi bir hain gibi gösterebilir.
Don't look at it.
- Bakma şuna.
Look, I don't know what's wrong with her any more than you do.
Bak, ben de Casey'in nesi olduğunu senin gibi doğru düzgün bilmiyorum.
Hey, don't look at me.
Bana sormayın.
Look, don't go putting us in the ground just yet, all right?
Daha henüz son sözümüzü söylemedik tamam mı?
You don't look so bad for having a wall fall on you.
Üzerine duvar yıkılmış kadar kötü görünmüyorsun.
Look, I don't like being right.
Haklı çıkmak hoşuma gitmiyor.
The truth is, real heroes don't look at all like I pictured.
İşin doğrusu gerçek kahramanlar göründükleri gibi değillerdir.
You don't look like a secret agent.
Hiç de gizli ajanlara benzemiyorsunuz.
They know she has protection, but they don't know what we look like.
Birinin kızı koruduğunu biliyorlar ama daha bizi tanımıyorlar.
Ah. This here don't look so good.
İşte bu çok kötü.
Look, I don't want to talk to you about this on the phone.
Seninle bu konu hakkında telefonda konuşmak istemiyorum.
Oh, don't you two look pretty and domestic.
Siz ikiniz ne kadar da güzel ve ailesel görünüyorsunuz.
You don't look like a peddler.
Satıcıya benzemiyorsun.
don't look at me 835
don't look up 32
don't look back 187
don't look away 37
don't look down 124
don't look so sad 30
don't look at the camera 19
don't look around 16
don't look at me like that 376
don't look now 88
don't look up 32
don't look back 187
don't look away 37
don't look down 124
don't look so sad 30
don't look at the camera 19
don't look around 16
don't look at me like that 376
don't look now 88