English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Don

Don traducir turco

1,700,703 traducción paralela
- I don't know yet.
- Daha bilmiyorum.
Now Isaac is gone, I don't know how to look at you anymore.
Şimdi Isaac gitti, Artık sana nasıl bakacağımbilmiyorum
And we don't know what kind of hostiles to expect.
Orada ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
Dariela's gonna be leading this mission and... I don't trust her judgment.
Dariela bu görevde lider olacak ben Onun kararlarına güvenmiyorum.
I don't blame her.
Onu suçlamıyorum.
- We don't need them anymore.
- - Onlara artık ihtiyacımız yok.
We don't have to talk about that right now.
Oradaki neydi bununla ilgili şuan konuşmayalım.
I don't care if the closest neighbor is a mile away,
en yakın yer bir mil uzaklıkta,
This is why I didn't want to tell you guys earlier. I don't want you worrying about me.
Benim için endişelenmenizi istedmeğim için daha önce söylemedim..
You don't remember?
Hatırlamıyor musun
Isaac, why don't you tell us a little about what happened inside that place?
İsaac neden bize o yerin içinde olanlar hakkında bişeyler anlatmıyorsun.
Snakes don't just gulp their prey.
Yılanlar avlarını kandırmazlar.
We met about three months ago in Colorado, but I don't know where he's living now.
Yaklaşık üç ay önce Coloradodaydı, Ama şimdi nerede yaşadığını bilmiyorum.
I swear, I don't know how you've become so cynical.
Yemin ederim, seni küçük düşürmek istemedim.
No, don't kill it!
Hayır, öldürme!
I don't know, that's about it.
Bilmiyorum, hepsi bu kadar.
We started talking and, I don't know, just kind of clicked.
Ah, konuşmaya başladık. Biraz takıldık.
We don't know if he's still there.
Hala orada olup olmadığını bilmiyoruz.
You don't want to know.
Bilmek istemezsin..
You don't have to be all sentimental.
böyle duygusal olmanız gerekmiyor.
I don't even think it's intentional...
Bunun kasıtlı olduğunu sanmıyorum...
- I'm sorry, I don't...
- - Üzgünüm, bilmiyorum...
I don't know Clementine.
Clementine'i tanımıyorum.
II know that you probably don't want to hear from her and II get that, but for what it's worth...
Muhtemelen ondan haber almak istemiyorsun bunu anlayabilirim ama...
You don't understand. You have the wrong guy.
Anlamıyorsun Yanlış adama geldin.
Don't you think some transparency could help?
Biraz kamuyu aydınlatma sizce daha iyi olmaz mıydı?
There are dangers here that you don't understand.
Ortada anlayamadığınız tehlikeler var!
I don't care, Leanne!
Umurumda değil, Leanne!
But wait, don't you work for the Shepherd hunters?
Ama bekle, sen Shepherd avcıları için çalışmıyor musun?
To be honest, I don't know.
Doğrusu, bilmiyorum.
I don't understand men like you.
Senin gibi erkekleri anlamıyorum.
I think you enforce that order because you don't know what else to do.
Bence bu düzeni zorla kabul ettiriyorsun çünkü başka ne yapacağını bilmiyorsun.
I don't think you should go out by yourself.
Dışarı tek çıkmaman gerek bence.
I don't know.
Bilmiyorum.
What, you don't trust me?
Neden, bana güvenmiyor musun?
I don't need you going all Kill Bill on her ass.
Hepinizi kıçına takmak istemiyorum.
No, don't... ah!
Hayır, yapm.. ah!
Don't know what I'm gonna do about the lemon juice.
Limon suyu hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.
Well, if we, if we don't do something fast, it's not gonna make it to the ocean.
Eğer hızlıca bir şey yapmazsak okyanusa ulaşamayacak.
Don't fire until the last minute.
Son saniyeye dek vurma.
You don't spend much time here, do you?
Burada fazla vakit geçirmiyorsun, değil mi?
We don't have time.
Zamanımız yok.
I don't need your help.
Yardımına ihtiyacım yok.
I don't need your protection.
Senin korunmana ihtiyacım yok.
You do know why you're being hunted by the debt collector, don't you?
Borç koleksiyoncusu tarafından neden avlandığını biliyorsun, değil mi?
I know you don't want that to be true about keen or any other agent.
Keen ya da başka bir ajan hakkında bunun doğru olmasını istemediğini biliyorum.
You don't need a list.
- Bir listeye ihtiyacın yok.
Don't move.
Kıpırdama.
I don't believe kaplan is behind this.
Bunun arkasında Kaplan'ın olduğuna inanmıyorum.
You don't know me.
Beni tanımıyorsun.
Listen, pal, you don't get to decide who stays, who goes.
- Dinle dostum. Kimin gidip, kalacağına sen karar veremezsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]