English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Don't touch a thing

Don't touch a thing traducir turco

45 traducción paralela
Now, don't touch a thing.
Hiçbir şeye dokunmayın.
Don't touch a thing.
Hiçbir şeye dokunma.
Don't touch a thing.
Bir şeye dokunma.
Oh, for heaven's sake, no, don't touch a thing!
Tanrı aşkına, bir şeye dokunma.
Don't touch a thing. She's dying.
- Bir şeye dokunma, ölüyor.
So don't touch a thing!
Hiçbirşeye dokunmayın!
Don't touch a thing.
Hiç bir şeye dokunma.
- Don't you ever touch a thing!
- Bir daha bir şeye dokunma!
Don't you ever touch a beautiful thing!
Bir daha güzel eşyalara dokunma!
- Don't touch a thing.
- Hiçbir şeye dokunma.
Don't touch a thing. I'm calling the police.
Ona dokunma, polisi arıyorum.
DON'T WORRY DAD, WE DIDN'T TOUCH A THING.
Endişelenme baba, dokunmadık bile.
- Now, I don "t touch a thing. - Megs? Don" t talk.
- Şimdi ise, hiçbir şeye dokunamıyorum.
Don't touch a thing.
Hiçbir şeye dokunma! - Olur.
Gentlemen, don't touch a thing.
Beyler, hiçbir şeye dokunmayın.
Don't touch a thing. Get out now.
Hiçbir şeye dokunma ve hemen dışarı çık.
Don't touch a thing.
Dokunmunmyın.
Don't touch a thing!
Hiçbir şeye dokunma!
Don't touch a thing.
Sakin bir şeye dokunma.
Don't touch a thing.
Hiçbir şeye dokunmayın.
Don't touch a thing.
Hiç bir şeye dokunmayın.
Don't touch a thing, Doughboy.
Hiçbir şeye dokunma Doughboy.
Don't touch a single thing!
Hiçbir şeye dokunma!
Don't touch a thing!
Hiçbir şeye dokunmayın!
Don't touch a thing... please.
Lütfen hiçbir şeye dokunma.
Don't touch a thing, please!
Lütfen hiçbir şeye dokunma.
Don't touch a thing.
Hiç bi şeye dokunmayın.
As long as I don't have to touch the thing or watch a kung fu movie, I don't give a shit.
Bir şeye dokunmak veya kung fu filmi izlemek zorunda kalmayayım da, gerisini salla.
And don't touch a thing.
Tek bir şeye dokunmayacaksın.
A thing you don't touch!
Dokunmayacağın bir şey!
Don't touch a thing.
Tek bir şeye dahi dokunma.
- Don't touch a fucking thing.
- Hiçbir şeye dokunmayın.
Don't touch a thing.
Tek bir şeye dokunma.
You don't have to touch a thing. It's... it's top-shelf.
Hiçbir şeye dokunmak gerekmiyor, birinci sınıf.
Um, the sheets thing, it just can't happen because it seems like not a big deal, but actually, even if you dry clean it, the smell is- yes, and the sheets- - don't touch his sheets.
Şu çarşaf olayı. Bu olmaz çünkü önemli bir şey değil gibi gözükse de, aslında öyle, eğer temizlemezsen... - Evet, çarşaflar...
Yeah, you don't wanna touch that thing. It's a fucking death trap.
O şeye dokunmak istemezsin, resmen ölüm kapanı gibi bir şey.
Stand over here and don't touch a damn thing!
Burada kal ve hiçbir lanet şeye dokunma sakın!
I don't know if she wants to keep in touch and be, like, a thing, or if she's more, "That was fun. Have a nice life."
İpleri koparmamak mı istiyor yoksa daha çok eğlenceli..... güzel bir hayatım var modunda mı bilmiyorum.
Don't touch a thing. I'll be right there.
Hiçbir şeye dokunmayın, geliyorum hemen.
I mean, I don't sit here in the corner of this place and look around and think, "Oh, man, I-I got to... I have to kiss a man or touch his thing," or that kind of deal, you know?
Yani, burada bu mekânın köşesine oturmuş etrafıma bakıp şöyle düşünmüyorum, "Tanrım, şey yapmalıyım bir adamı öpmeliyim veya onun şeyine dokunmalıyım" veya bunun gibi şeyler, anlıyor musun?
I gave you a position in the White House when no one would touch you. I don't owe you a damn thing.
Sana kimse elini sürmezken ben seni Beyaz Saray'da göreve getirdim.
Stay right where you are, and, Rosa, don't touch a goddamn thing.
Olduğun yerde kal ve Rosa, sakın bir şeye elleyeyim deme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]