Don't you like it traducir turco
8,592 traducción paralela
You don't like it?
- Beğenmedin mi?
We do what we gotta do, but it's like you said. We don't need these for that.
Yapmamız gerekeni yaparız yine ama dediğin gibi onun için bunlara ihtiyacımız yok.
Don't you have some kind of online poll blogging stuff that you do with your little phone when you touch it like every 10 seconds?
Telefonuna 10 saniyede bir bakmadan duramıyordun. Senin anket gibi birşey hazırlaman gerekmiyor mu?
So as a parent it's my responsibility to tell you that the reason people don't like you and that your father doesn't want to be around you is because you're very, very needy.
Çocuğum olduğun için şimdi söyleyeceklerim benim için bir sorumluluk. İnsanların seni sevmemesi ve babanın senin yanında olmak istememesi başkalarına çok ama çok muhtaç olmandan kaynaklanıyor.
You don't know what it's like to grow up without a mom.
Sen annesiz büyümek nasıl bir şey bilmiyorsun.
Look, I know you don't like it'but that's the point of the experiment.
Hoşuna gitmediğini biliyorum ama deneyin de amacı bu.
I don't know much about Doctor Who, but if, um, you were to put this right outside your front door and open up the back, it would be like your entire apartment was the inside of the TARDIS,
Doctor Who hakkında pek bir şey bilmem ama bunu ön kapına koysan içini açınca bütün dairen TARDIS'in içindeymiş gibi olurdu.
Look, dude, I get it. You don't like the idea of someone dating your daughter.
Kızının ilişki yaşadığı kişiden hoşlanmıyorsun.
And it's not that I don't want to bang you, I mean, I absolutely do. But I also like you.
Sana çakmak istemiyorum değil, yani kesinlikle istiyorum, ama senden hoşlanıyorum da.
But you don't do it, like... in her ear.
Ama kulagina degil herhalde?
And maybe... maybe you can't help it, but... I don't want another little girl to get hurt like I did.
Ve belki senin elinde olan bir şey değildir ama bir küçük kızın daha benim gibi incinmesini istemiyorum.
You don't have a goddamn cover ; You're, uh, dressed like it's Halloween. - Come over here.
- Ne gizlisi, cadılar bayramı var gibi giyinmişsin.
You don't have to say it like that.
- Öyle demene gerek yok.
You don't like it.
Bunu sevmedin.
It's not that I don't like you, Milt.
Seni sevmediğimden değil Milt.
Because if we don't like something now, we can... you know, we can fix it.
Çünkü şimdi bir şeyden rahatsızsak bilirsin, düzeltebiliriz.
I don't often see eye to eye with Ms. Caspi, but it does feel like you're asking the state of Palestine to support a plan without having a seat at the table.
Bayan Caspi'yle genelde aynı fikirde olmayız lakin bana Filistin Devleti'nden masaya oturmaksızın bir planı desteklememizi istiyormuşsunuz gibi geldi.
Don't wanna go up against the boss, that it? You're like a...
Patrona ters gitmek istemiyorsun yani, bu mudur?
You don't slide into it like a cheap pair of slippers and reap all the rewards.
Ayakkabı değiştiriyormuş gibi işe girip tüm ödülleri toplayamazsın!
But you don't understand that because guys like you don't have to do it.
Ama sen anlamazsın çünkü senin gibi adamlar bunu yapmak zorunda değil.
Well, if you don't like that job, you don't have to do it.
Şayet yaptığın o işi sevmiyorsan, onu yapmak zorunda değilsin.
You don't know what it's like to go through life looking over your shoulder.
Hayata başkalarının gözlerinden bakmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
No, I didn't mean it like that, I meant like, why don't you have friends other than me?
Hayır. Ben öyle demek istemedim. Neden benden başka hiç arkadaşın yok?
So why don't you let Adam decide who he'd like to stick it in.
Peki. O zaman neden kiminle yatacağının kararını Adam'a bırakmıyoruz?
Why don't you forget about it just like my father?
Neden babam gibi sen de her şeyi unutmuyorsun?
A, I don't think you meant it as a compliment, and B, I actually do like girls.
İltifat etmek istediğini düşünmüyorum, Ve B :
If you don't like it I can get you a different style.
Hoşlanmadıysan daha farklı şeyler getirebilirim.
Well, tell me what you don't like about it.
Peki, neyi sevmediğinizi söyleyin.
So if you don't like it, the front door is plenty wide enough for you to walk out find yourself somewhere else to live.
Yani hosuna gitmeyen bir durum varsa siktirip gitmen icin kocaman kapi var orada. Gidip kendine kalacak baska yer bulabilirsin.
Actually, I saw you a long time ago, and I always wanted to come say hi, but, well, I don't know, I just, uh... It never felt like the right time.
Seni çok uzun zaman önce görmüştüm, hep gelip konuşasım vardı ama ne bileyim doğru anı bekledim.
You didn't earn it, so don't act like you're entitled to it.
Sen kazanmadın, o yüzden seninmiş gibi davranma.
You don't like it when I say "Mole Women."
- "Köstebek Kadınlar" dememi sevmiyorsun.
I am not gonna die, and the only reason that you think you can live with Malcolm's death is because you don't really know what it's like to take a life.
Ben ölmeyeceğim ve Malcolm'ın ölümüyle yaşayabileceğini düşünmenin tek sebebi bir can almanın gerçekten nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
Well, that's'cause you don't understand what it's like to be with someone like that.
Çünkü öyle biri olmak ne demek anlamıyorsun. Onların gördüklerini görmüyorsun.
You're right, I don't like it.
Haklısın. Hoşuma gitmedi.
But don't feel like you have to eat it.
Yiyecek gibi hissediyor musun
Don't you like it?
Sen sevmiyor musun?
You don't like it, go somewhere else.
Teklifimi beğenmediysen başkasına götür.
Sir, this is just another photo op, and I'm on the record with you here and now... I don't like it.
Efendim, bu sadece resimler çekilsin diye yapılmış bir iş ve kayda geçsin diye şimdiden söylüyorum, hiç memnun değilim.
Like it's chasing you and you don't want it to catch you.
Sanki seni kovalıyormuş da sen de yakalamasını istemiyormuşsun gibi.
Others waiting if you don't like it.
İşinize gelmiyorsa bekleyenler var.
And it never hit you this might come back some way you don't like?
Hoş olmayan şekilde karşına çıkacağı aklına gelmedi mi hiç?
I know that don't mean shit to somebody like you, but it fucking matters to me!
Senin gibi biri için bu hiçbir bok ifade etmiyor ama benim için çok önemli!
You don't like it?
- Beğenmediniz mi?
Don't you like it on me?
Beni kravatlı beğenmiyor musun?
If you don't like it you can quit.
Eğer işini sevmiyorsan, istifa edebilirsin.
You don't have to talk, if you don't feel like it.
İçinden gelmiyorsa konuşmak zorunda değilsin.
And I don't know about you, but I'd like to do it again.
Seni bilmem ama ben bir ara tekrar yapmak isterim.
And if you don't like it, there's the door.
Bu hoşuna gitmiyorsa kapı orada.
I, tried to make it look like a real microscope, but, you probably don't need the... the stand or the arm clamps.
- Gerçek bir mikroskoba benzetmeye çalıştım ama senin kol desteğine falan ihtiyacın olmaz herhalde.
You don't like it.
Bunu sevmiyorsunuz.
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you ever 59
don't you agree 326
don't you understand 702
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you think so 212
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you ever 59
don't you agree 326
don't you understand 702
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you think so 212
don't you see 982