Don't you see it traducir turco
3,060 traducción paralela
You don't talk that much, you hardly ever sing, but when I see you do that, it's who you are.
Fazla konuşmazsın, neredeyse hiç şarkı söylemezsin ama seni dans ederken görünce- - Tamamen seni ifade ediyor.
See, you don't get it.
- Hayır. Anlamıyorsunuz.
You know what, extraction team, why don't you go down to the basement and see if it's some kind of crazy type dungeon.
Bak ne diyeceğim, çıkarma timi. Neden aşağı inip bir işkence zindanı... -... var mı diye bakmıyorsunuz.
What is it you don't want me to see?
Görmemi istemediğin şey ne? - Dur!
It's just, I don't see a lot of love lost between you two.
İkiniz arasında pek sevgi göremiyorum da.
'Cause that's when it happens... The threat you don't see coming.
Çünkü o an için bekleyince gelen tehlikeyi göremiyorsun.
You know what, don't worry if you can't see it.
Anlayamıyorsanız üzülmeyin.
I don't get it, but if you don't want me to see her again, I won't see her.
Anlamıyorum ; ama onu bir daha görmemi istemiyorsan... -... ben de görmem.
'Cause I still don't know if you're saying seaworld or see the world, and it's taking a lot of time to explain it.
Çünkü hala deniz dünyası mı, dünyayı görmek mi dediğini bilmiyorum. Ve bunu açıklamak çok zaman alıyor.
You know what, why don't I bring Amy into the office tomorrow, and you'll see that it's different?
Neden yarın Amy'i de işe getirmiyorum? Sen de farkı görürsün.
- Only you don't see it.
- Onlar sadece göremiyor.
All right clear out now... get started... we don't have too much time left... dramatics stay back please... lets see what we can do with you guys... thanks preity, thanks vishal... what is it?
Evet şimdi işe koyulun... Fazla zamanımız kalmadı... dramlardan uzak durun lütfen...
Well, I-I'm gonna see you at work in... 12 hours- - don't you think it could have waited until then?
Zaten seninle iş yerinde 12 saate görüşeceğiz, o zamana kadar bekleyemez miydin?
The only world you know is through your protagonist, if he doesn't see it, you don't see it.
Bilebileceğiniz tek dünya, kahramanın dünyasıdır. O görmüyorsa, siz de göremezsiniz.
And all you see up here, it's not people, you don't see people up here, it's all fodder.
Ve buraya çıkanlar insan değil size göre siz burada sahneye çıkan insanları görmüyorsunuz, onların hepsi birer gıda.
You don't see it?
Görmüyor musun ne yaptığını?
Okay, listen, okay, I believe what I see in front of my face, and sometimes, I don't even believe that, okay, but if it makes you feel any better, next time, I will pretend, okay?
Dinle beni, ben sadece gördüğüme inanırım hatta bazı zamanlar gözümün gördüğüne dahi inanmam, tamam mı ama kendini iyi hissettirecekse, inanıyormuş numarası yaparım, olur mu?
You don't see it yet.
Henüz göremiyorsun.
You see, it always helps to have a hostage... In case things don't go as planned.
İşlerin plana göre gitmeme ihtimaline karşın elinde bir rehine bulunması iyidir.
Michael, you really don't see it, do you?
Michael, sahiden de gözünün önündekini göremiyorsun öyle değil mi?
Why don't you run it over to Fong, see if he can recover anything.
Bakalım bir şeyleri kurtarabilecek mi? Tamamdır.
Why don't you keep it and see?
Alabilirsin.
Roxanne, you don't know good it is to see you.
Roxanne, seni gördüğüme nasıl sevindim bilemezsin.
Thanks. If you see this lying out, I'm using it, you don't have - to dump it out, and wash the bowl.
Bu arada bunu ortada görürsen hala kullanıyorumdur, çöpe döküp kabı yıkaman gerekmiyor.
Let's see the physician about that arm so that you don't lose it.
Gel, biz senin koluna baktıralım. Çolak kalmayasın. Gel.
You see, the problem with this newspaper, Mr. Kemp, is that I am among many who don't enjoy reading it.
Bay Kemp, bu gazetenin asıl problemi okumaktan hoşlanmayan kişilerden biri de benim olmam.
- Yeah, don't you see it?
- Evet, görmüyor musun?
And if you don't stop for just a second to see that, you're gonna miss it.
Durup bir an olsun bakmazsan onu kaçıracaksın.
Whatever happens, you don't let Papa Georges see it.
Ne olursa olsun Georges Baba bunu görmesin.
it's not acceptable. please control yourself. don't you see?
.. Mücevhercide çalışıyor ve kendini kontrol etmeye çalış lütfen
You don't ever have to see me again if you just read it, all right?
Bunu okursan istemezsen bir daha beni görmezsin, tamam mı?
- You don't even see it.
- Sen görmüyorsun bile.
You really don't see it. See what?
- Gerçekten anlamak istemiyorsun.
You see it don't you.
Anlıyorsun değil mi?
- Oh, don't turn it on me. - You know what I see?
- Ne görüyorum biliyor musun?
"and you don't see how you can take it"
# Buna nasıl katlandığını göremiyorsun. #
- I don't know anything about Feltrinelli, you see him more than me, do I have to say it in Chinese?
- Feltrinelli hakkında bir şey bilmiyorum. Onu benden daha çok görüyorsunuz. İlle de bunu Çince mi anlatmalıyım?
I don't wanna see you till it's done.
Bunu halletmeden de gözüme görünme.
There are a lot of things you don't know about me and it takes a while for me to open up. I can see that.
Benim hakkımda bilmediğin çok şey var ve benim bunları sana açmam biraz zaman alıyor.
Seriously, you don't wanna see it.
- Gerçekten bunu görmek istemezsin.
I just didn't know where the plunger was, so don't be caught off guard when you see it.
Sadece pompa nerede bilmiyordum, yani görünce şaşırma.
Uh, yeah, he is, but, see, the thing is, it's kind of a long story, and trust me, pal, you don't want to mess with that guy right now.
Evet ; ama işin aslı şu ki mevzu çok uzun ve ahbap güven bana şu elemanla şu anda aşık atmayı hiç istemezsin.
It's okay if you don't want to see me again.
Beni bir daha görmek istemiyorsan sorun değil.
For your trouble. I don't see how much of it you're gonna live to enjoy it.
Bela çıkar, bundan zevk alacağına eminim.
You don't even see it!
Dedektif Alex Cross ve Takımı, Packard Araba Fabrikası Tecavüzcüsünü Yakaladı
Yeah... see, I don't think we've solved it, have we? Oh! Hi, you wanted to see me?
Kapamanın sakıncası var mı?
You don't see it, do you?
Görmüyorsun değilmi?
You don't get it. See, you don't understand how it works.
Bunun işleyişini anlamıyorsun.
I do not know... something bigger, whatever your brain takes it, cause you don't see the finish line.
Bilmiyorum, büyük bir şey. Beyninin seni götüreceği bir yer. Çünkü sen bitiş çizgisini görmezsin.
Even if we don't see it for what it is... we'll feel it, from time to time. Even you.
Ama sonuçta burada bizi ilgilendiren bişey... bulacağımıza inanmıyorum, sen de böyle hissediyorsun.
You see, it's okay to follow a dream, as long as we don't abandon those who truly love us.
Bizi gerçekten seven sevdiklerimizi terk etmediğimiz sürece bir hayali takip etmekte sorun yok.
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you think so 212
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you think 3078
don't you know it 19
don't you remember 435
don't you do it 56
don't you touch me 102
don't you start 75
don't you mean 71
don't you know 365
don't you trust me 129
don't you think 3078
don't you know it 19
don't you remember 435
don't you do it 56
don't you touch me 102
don't you start 75
don't you mean 71