Employer traducir turco
1,440 traducción paralela
My employer would like it back.
Patronum geri istiyor. - Lütfen. Durun!
You should know the inheritance you hoped would buy my affection now finances my employer.
Sana sevgi duymamı sağlayacağını umduğun miras şu anda patronumun elinde.
Same profession, same employer, same cause of death.
Meslekleri, patronları, ölüm sebepleri aynı.
A woman who knows her employer.
- Patronunu tanıyan bir kadın.
But is Malcolm recognizing his employer or is he locking on a target?
Patronunu tanıdığı için mi, hedefe kilitlendiği için mi?
Trust me, no employer is gonna want a sad sack on their hands.
Güven bana hiç bir çalışan ellerinde bir mutsuzluk çuvalı istemez.
You've already contacted the employer?
İşverenle mi görüştün?
What did the employer say?
İşveren ne dedi?
I think you'd better take that up with my employer.
Sanırım en iyisi bunu işverimle görüşmelisiniz.
He says he doesn't know his employer.
Patronunun kim olduğunu bilmiyor.
You're my employer.
Sen benim işverenimsin. Bu doğru.
Your former employer Sydney Harrison's been kidnapped.
Eski işvereniniz Sydney Harrison kaçırıldı.
Any time she calls a potential employer for a client, she marks it down.
Ne zaman bir müşteri için potansiyel işveren arasa not eder.
But she said he works construction and got me in touch with his last employer.
Ama bana bir inşaatta çalıştığını söyledi ve işvereni ile görüşmemi sağladı.
Is the employer who?
Sana kim para verdi?
Your employer wants you to do something, while you're here.
Patronun buradayken birşey yapmanı istiyor.
There's no reason we need to be shackled by the strictures of the employee-employer relationship.
Patron-çalışan ilişkisi yüzünden kelepçelenmeye gerek yok.
With so many immigrants my employer has to deal with it. It's perfectly natural for there to be some kind of mix-up with the photographs.
Patronum o kadar çok göçmenle uğraşmak zorunda kalıyor ki bazen fotoğraflarda bu tür bir karışıklık olması çok doğal.
I believe you have some property that belongs to my employer... and you're the person I should talk to about the return of this cargo... stolen by your associate, the Duke.
Galiba sende patronuma ait bir mal varmış ve ortağın Dük tarafından çalınan bu kargonun iadesi için konuşmam gerek en kişi sensin.
Our boss had gathered us here with newspaper ads but he was so much more than an employer.
Patronumuz bizi gazete ilanıyla toplamıştı Fakat kendisi bir patrondan fazla birisiydi.
Yes, if the employer is located here.
Evet, işveren burada ikamet ediyorsa izin var.
I'm her employer. I'm not her father or her brother that I can command her to do as I please.
Sürekli orada duruyor ve yuvasını koruyan büyük, kızgın, siyah bir karga gibi aşağıya bize bakıyor.
Workpower is not responsible for problems with the employer.
İşçi - işveren problemleri bizi ilgilendirmez.
No, I'm not a selfish employer
Gerek yok, ben bencil bir patron değilim.
I can't have a man visiting her, former employer or not
Eski işvereni olsun olmasın, hiçbir erkekle görüşmesine müsaade edemem!
This is an employer / employee schedule.
Bu bizim iş bölümümüz.
The Salazars wanted me to set up a meeting with your employer.
Salazarlar, işvereninizle bir buluşma ayarlamamı istediler.
And I suspect you were motivated by the drug's promise... while your employer was motivated by greed.
Ve sanırım sana bunu yaptıran ilacın vaat ettikleriyken, işvereninki açgözlülüğüydü.
And you are in a unique position to remind your employer... they, too, are in the business of medicine, not simply profit.
Ve bu özel durumun gereği işverenine onların da tıp alanında çalıştığını hatırlatabilirsin. Her şeyin kar etmek olmadığını da.
My employer found out, and, yes, I got fired.
İşverenim öğrendi. Ve evet, kovuldum.
Let's go talk to his employer.
Hadi işvereniyle konuşalım.
- "she's to see her" longer-term employer.
- Asıl patronunu görmesi gerekiyor.
Lisco speculated the attack was in response to his efforts to secure same-sex partner insurance coverage from his employer cliffside cable.
Lisco bu saldırının, eşcinsel çalışanların sigorta hakları konusundaki çabalarına bir tepki olarak Cliffside Kablo'daki patronu tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.
From time to time, my former employer... comes to me for assistance.
Zaman zaman, eski iş verenim... benden yardım ister.
My employer was a little... how should I say that... vexed at your disappearance.
Patronum ortadan kayboluşunuza... nasıl denir... biraz gücendi.
And you, Fido Frank... my esteemed employer... you fire me?
Ve sen, Fido Frank... Benim saygı değer patronum... Beni mi kovuyorsun?
You stole five cents from your employer last week.
Geçen hafta o 5 senti patronundan çaldın.
You have in front of you, your honour, Mrs. Montgomery's social worker's report, including a psychological evaluation, testimony from her new employer, a signed lease for her apartment rental, and an approved credit card application.
Bayan Montgomery'nin psikolojik değerlendirmesini içeren sosyal hizmetler, raporunu, yeni işinden alnmış evrakını, oturduğu dairenin imzalı kira sözleşmesinin örneğini ve onaylanmış bir kredi kartı başvurusu örneğini size sunuyoruz, sayın yargıç.
And I like to back to work, but then if I do get pregnant, that's not really fair to the new employer, so I..
Dönersem yeni işverenlere haksızlık olur...
This girl, she's totally ripping off her employer.
Bu kız patronunu çarpıyor.
You will when you're named in a lawsuit against your employer.
İşvereninize dava açtığı zaman öğrenirsiniz.
Every employer gotta pay in.
Her iş veren ödemek zorunda.
We're not only protecting our employer... but small businesses everywhere.
Sadece kendi çalışanımızı korumuyoruz ama küçük işletme her yerde var.
Wall * Mart is the leading employer of seniors.
Wall * Mart yaşlılara iş vermeye öncülük ediyor.
Who's Mr. Simicek's employer? - Me.
Bay Simicek ile kim ilgileniyor?
So, that very day and into the early hours Joseph employed the celebrated unambiguous phrases his previous employer and given him so wretchedly little opportunity to practice
O gün, ertesi günün ilk saatlerine kadar Joseph, eski patronunun kendisine çok az uygulama fırsatı tanıdığı şu meşhur "muğlaklıktan arınmış" ifadelere hayat vermekle uğraştı.
It'II be without pay and the right of termination is rather one-sidedly in the hands of the employer, but nevertheless
Ücretsiz çalışacaksınız ve bunun yanında sözleşmenin iptal edilme hakları, işverenin elinde olmak üzre tek taraflı.
I was there protecting my employer, Dabney.
İş verenim Dabney'i, korumak için oradaydım.
This is my employer, my friend and employer, Mr. Jackson.
Patronum, arkadaşım ve patronum Bay Jackson.
I'm so glad the Countess has found a good employer.
Kontes'in iyi bir patron bulmasına çok sevindim.
- What about an employer?
- İşvereninden ne haber?