Eraser traducir turco
234 traducción paralela
Eraser.
Silgi.
- I don't have an eraser.
- Silgim yok.
An eraser and no pencil?
Silgi ve kalem yok mu?
This is the eraser right here, so you can never have an empty space.
İşte silgi burada, böylelikle asla eksik malzemen olmaz.
He threw an eraser at me.
Bana silgi fırlattı.
- l wish, I was an eraser.
- Keşke bir silgi olsaydım.
It says you should... buy me pencils, crayons and an eraser.
Diyor ki bana kalemler, guaş boya ve silgi alacakmışsın.
You wouldn't have a pencil with an eraser I could use, would you?
Silgili bir kurşun kaleminiz var mıydı?
Hey, you're The Eraser.
Hey, sen silicisin.
Jimmy the Eraser got rubbed out.
Silici Jimmy temizlendi.
And Jimmy the Eraser.
Ve silici Jimmy.
Jimmy the Eraser...
Silici Jimmy?
would Jimmy the Eraser fall for that?
Silici Jimmy olsa bunu yer miydi.
You're standing in here holding up the walls, and Jimmy the Eraser is coming to get his kid.
Sende orada öyle durup duvara yaslanırken silici çocuğunu almaya geliyor.
Your father, Jimmy the Eraser, is not dead.
Baban silici Jimmy ölmedi.
You could be proud, too,'cause Jimmy the Eraser was one of the best hit-men around.
Gurur duymalısın. Çünkü silici Jimmy buraların en iyi tetikçilerindendi.
- With him as the eraser?
- Silgi olarak onu mu kullanacaksın?
I discovered that if you turn it around and take off the eraser you can get a real kind of suction action going.
Kalemi çevirip silgisini çıkarınca bir tür emme hareketi sağlayabildiğimi keşfettim.
But, honey, it still has an eraser on it.
İyi ama bunun silgisi hala duruyor.
That's not an eraser.
O silgi değil.
I'll bet that's some of the guys wanting to see my eraser.
Eminim çocuklardan biri silgimi görmeye gelmiştir.
- Also, the angle the eraser was used -
- Ayrıca silginin kullanma açısı...
You found out I stole all that stuff from an eraser on a pencil.
Tüm bunları çaldığımı kalem silgisinden mi anladın?
Here, lottery officials present Springfield Elementary... with a brand-new eraser.
İşte piyango idaresi yetkilileri Springfield ilkokuluna..... gıcır gıcır bir silgi veriyor.
One eraser?
Bir tane silgi mi?
What you gotta buy the blue dot eraser separately, what the fuck?
Ayrıca mavi nokta silgisi almanız gerekecek. Ne lan bu?
You've obliterated me with an eraser.
Sadece ben burada yokmuşum. Beni silmişsiniz,... bir silgiyle siler gibi.
Rach, why does my cinnamon stick have an eraser?
Rach, neden tarçın çubuğumda silgi var?
Steffi, bring down a copy of my will and an eraser.
Steffi, vasiyetimin bir kopyasını ve bir silgiyi aşağıya getir.
Ms. Defoe? I need a new pencil. I used up the eraser.
Bayan Defoe, yeni bir kaleme ihtiyacım var, bunun arkasındaki silgiyi bitirdim.
It's a pig! It's an eraser with pushpins.
Raptiyeli bir silgi bu.
If I could take a giant eraser and rub out everything, starting with myself -
Dev bir silgi alıp her şeyi silebilsem ve kendimle başlasam.
That I have an eraser in my head.
Kafamın içinde bir silgi var.
Like suddenly, the eraser room's not enough.
Sanki birden, temizlik odası yeterli gelmemeye başladı.
The eraser room? Huh.
Temizlik odası mı?
Liz, do you know what the second floor eraser room means?
Hah. Liz, ikinci kattaki temizlik odasının ne anlama geldiğini biliyormusun?
Oh, my God. It's not just kissing that goes on in the eraser room, Liz.
Oraya sadece öpüşmeye gidilmez, Liz.
All right, the eraser room does two things... cleans erasers and takes our innocence.
Tamam, temizlik odası iki işe yarar temizlik yapmaya ve masumiyet almaya.
The eraser room has taken some of the best of us.
Temizlik odasında en iyi şeyimiz alınır.
So, um, this is the eraser room.
Şey, yani, burası temizlik odası.
Okay, so one trip to the eraser room, and you're, like, above working?
Tamam, şimdi temizlik odasına git ve işe koyul.
To the neck is "D." Eraser's "E." Got it?
- Boyna dokununca D mi? - Silgiye dokununca da E. - E.
Bring an eraser too.
Silgini de getir.
You could get her the funky eraser with the mermaid on it.
Üzerinde denizkızı olan acayip silgilerden alabilirsin ona.
You wanted me to get her a Filofax and a mermaid eraser.
Ona denizkızlı silgiyle Filofax almamı istedin sen.
... tons of pens, some number 2 pencils, three highlighters, an eraser... a staple remover, and a folder.
... bir sürü tükenmez, 2 numara kurşun kalemler, üç fosforlu kalem, bir silgi bir zımba çıkarıcı ve bir klasör.
Who's Max meeting in the eraser room?
Max temizlik odasında kiminle buluşacak?
Can't believe I'm in the eraser room with you two.
İkinizle birlikte temizlik odasında olduğuma inanamıyorum.
What exactly is an eraser room?
Temizlik odası ne içindir?
Take that eraser out.
Çıkar o silgiyi.
You don't touch the eraser for the rest of the night.
- Sana yalvarıyorum. - Seni tahtadan alıyorum. Gecenin kalanında silgiye dokunmayacaksın.