Explanatory traducir turco
133 traducción paralela
- An explanatory explanation?
- Açıklayıcı mı bari?
And this card is self explanatory, Mr. Powell.
Araştırmamız için bir yuvarlak masa toplantısı düzenliyoruz.
This card is self-explanatory, Mr. Stanton.
Bu kart kendini açıklıyor, Bay Stanton.
- Good copy comes out of people, Johnny... not out of a lot of explanatory medical terms.
- İyi hikâyeler insanlardan çıkar, Johnny. Bir sürü tıbbi terim açıklamasından değil.
The third furnishes an explanatory language which provides reasons, excuses, allbis for the unconscious workings of the first two.
# Üçüncü beyin, bize açıklama getirir... #... ilk iki beynin bilinçdışı işlerinin... #... nedenlerini, gerekçelerini, bahanelerini ortaya koyar.
It's self-explanatory.
Kendinden açıklamalıdır.
It will be self-Explanatory.
Yorum gerektirmeyecek kadar açık.
These documents are self-explanatory, they'll make your life a lot easier.
Bu belgeler hayatını kolaylaştıracak.
It's self-contained and fairly explanatory.
Üzerinde yeterli açıklama da var.
The method's self-explanatory.
Metodu kendine özgü.
- My will is self-explanatory.
- Vasiyetimi tahmin edersin.
I thought it was pretty self-explanatory.
Oldukça açık sanıyordum.
Well, that's fairly self-explanatory.
Bu seni açıklıyor.
I'd say the pathology involved is self-explanatory.
Bu patoloji ilgisi açıkça kendini gösteriyor.
Explanatory and this is the TV room, where everyone hangs out.
Burası TV odası. Herkes buraya takılır.
I guess that one's kind of self-explanatory.
Bence bunun açıklanmaya ihtiyacı yok.
Of course, the phone lines. Everything's self-explanatory.
Telefon hatları.Her şey açıklayıcı.
It's fairly self-explanatory.
Bunun gerçekten bir açıklaması var.
- Self-explanatory.
- Yeterince açık değil mi?
Oh, I think it's pretty self-explanatory.
Oh, Sanıyorum herşey kendisini açıklıyor.
No, it's pretty self-explanatory.
Hayır. Sanırım, yeterince açık.
Here's the reading, and it's pretty self-explanatory, but you might wanna go over it before we start, which is now.
İşte konuşmanız. Oldukça açık ama belki başlamadan bakmak istersiniz ki...
It's self-explanatory. I look forward to getting back to work with you.
Oldukça açıklayıcı oldu.
Kitchen's pretty much self-explanatory.
Mutfak tam kendini anlatıyor.
The manual's pretty self-explanatory.
Kullanım klavuzu yeterince açıklayıcı.
The 3rd part of a series tends to be self-explanatory, so you can follow it without watching the other parts.
Üçüncü bölümlerin ön bilgi bölümleri vardır, böylece ilk iki bölümü izlemeden hikâyeyi anlayabilirsin.
No, I think it's self-Explanatory.
Hayır, bence kendini anlatıyor.
I swear, they told me it would be self-explanatory.
Bunun çok anlaşılır olduğunu söylemişlerdi.
They didn't tell me I needed a key... or that, if I didn't have a key, I would be mildly electrocuted... and then, after all that, when I got in the box... there's nothing self-explanatory about it.
Bunun için bir anahtar gerektiğini, yoksa az da olsa elektrik çarpabileceğini söylememişlerdi. Sonunda kutuya girdim, ama hiç de anlaşılır değildi.
I'll leave them with you, they're pretty self explanatory.
Onları sana bırakacağım. Hepsinde ne yaptığımız belli zaten.
Now, I'm not one for explanations, explanatory things explained.
Artık, açıklama yapılacak adam ben değilim, açıklanması gerekenler açıklandı.
The word is self explanatory.
Açıkça ifade ettim.
You know, most of the clues are pretty self-explanatory. Except for this one.
Bütün izler basit, biri dışında.
Couldn't draw the face but it's self-explanatory.
İnsan resmi çizmeyi pek beceremem.
The bathroom's pretty self-explanatory.
Banyo görünce hemen anlaşılabilecek bir cinsten.
- It was far from explanatory
- Fazlasıyla açıklayıcıydı.
He's a cartoon villain who looks like a... You know, his name is self-explanatory.
Şey, o bir çizgifilm kahramanı aynen şey gibi görünüyor... aslında, ismi görünümünü açıklar nitelikte.
I think the film's pretty self-explanatory.
Sanırım film yeterince açıklayıcı.
Sort of self-explanatory,
Bu da durumu açıklıyor.
I think it's pretty self-explanatory.
Bence kendini çok net açıklayabildi.
It's pretty self-explanatory.
Açıklama gerektirmiyor.
These look pretty self-explanatory.
Evet, gayet açık.
- Shawn. -'Cause that's self-explanatory.
- Çünkü bu ortada.
It's pretty self-explanatory.
Açıklamalı.
It's pretty self-explanatory.
Anlamı ne ki? Kendi kendini açıklıyor.
Mini pad, pretty self-explanatory.
Kısa ped... zaten açıkça anlaşılıyor...
These receipts are self-explanatory.
Aslında, bunların hepsinin açıklaması var.
I think it's self-explanatory.
Bence kendini aşağılama olur bu.
I think it's pretty self-explanatory.
Bence kendini açıklıyor.
I think it's self-explanatory. Hey, Jim! Come here for a second.
Yani, bugüne kendi adını verebileceğini düşünüyorsan ve yaptıklarından gurur duyabiliyorsan işte o zaman evine gidebilirsin.
It's, um, really self-explanatory.
İşte vaziyet ortada.