Extent traducir turco
1,362 traducción paralela
Some shingles need replacing, but that looks like the extent of it.
- Hayır, çatı gayet sağlam. Birkaç kiremidin değiştirilmesi gerek, o kadar.
We'd like you to determine the extent.
Olayı bir karara bağlamanızı istiyoruz.
IT WILL ENSURE THAT MR. SCHMIDT IS PUNISHED TO THE FULL EXTENT OF THE LAW.
Bay Schmidt'in duruma uygun en ağır şekilde cezalandırılacağı garantisini veriyorum.
But I can't imagine that's the extent of your arrangement.
Ama anlaşmanızın tamamının bu olduğunu sanmıyorum.
At this point, we believe that we've mapped the full extent of the ruins.
Şimdiye kadar bütün yıkıntı alanını haritalandırdığımıza inanıyoruz.
- We don't know the extent of the damage.
- Hasarın ne kadar olduğu konusunda bir bilgimiz yok.
The odontoid ligaments serve to limit the extent to which?
Diş şeklindeki doku servisinin büyümesini ne sınırlar?
Yes, Well, until we find it, we can't even guess as to its purpose or the extent of its power.
Evet... Onu bulana kadar ne işe yaradığını ve güçlerinin sınırını bilemeyiz.
To win herself a place in the group, the newcomer must be accepted by both the dominant male and to an extent, the other females.
Sürüye kabul edilebilmesi için hem lider erkek hem de diğer dişilerin onayını alması lazım.
On the other hand, then you have religions like Christianity, Islam and, I guess to some extent, Buddhism.
Öte yandan Hristiyanlık, İslam ya da geniş ölçüde bakarsak Budizm gibi dinlere sahipsiniz.
We won't know the extent of the damage until we get in there.
Hasarın boyutunu, açtığımızda göreceğiz.
- Not to the extent of my knowledge.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
To get Ansari released, they can go to any extent
Onlar Ansari için ölçüsüzce davranacaklar.
Well, I'm afraid not quite to that extent.
Şey, korkarım ki tamamen bu büyüklükte değil.
That's the extent of my German.
Bu benim Almancam...
To what extent, I don`t know.
N e boyutta hiç bilmiyorum.
Not to this extent but... lt's like...
Bu ölçüde değildi ama... Tıpkı insanlara sanat okulunu bıraktığını söylemen gibi.
I want these people arrested and punished to the full extent of the law.
Bu insanlar tutuklansın ve kanunun elverdiği ölçüde cezalandırılsınlar yahu.
To a certain extent, we're all responsible for what's happening.
Net bir derece için, olanlardan hepimiz sorumluyuz
And to the extent people lie, ultimately they are caught lying and they lose their credibility.
Ve insanlar yalan söyledikleri sürece, sonuçta yalan söyledikleri ortaya çıkıyor ve güvenilirliklerini yitiriyorlar.
Evaluations are being done to determine the extent of damages.
Hasarların ciddiyetini anlamak için gerek en değerlendirmeler yapılıyor.
Repsol polluted the area to such an extent that the Mapuche Indians lodged a complaint with international organizations.
Repsol şirketi bölgeyi öyle kirletti ki Mapuche yerlileri uluslararası organizasyonlara şikayette bulundular.
Nobody knew to what extent it would affect someone.
Birinin bu kadar zarar göreceğini kimse bilmiyordu.
Simply for the sake of Aesthetics, wearing one's dress so tight, to the extent of causing respiratory difficulties.
Basitçe, estetik uğruna birinin çok dar bir elbiseyi giymesi ve soluk alamayacak raddeye gelmesidir.
That's the extent of your ambition.
Sen...
.. has infuriated you to such an extent? Then just think..
Öyleyse biraz düşünün..
I'd advise you to trap her in a web of love to such an extent... that there's no way out for her!
Bence onu öyle bir sevgi ağına düşür ki bundan hiç kurtulamasın!
As soon as the plane lands, he will be processed for extradition and prosecuted to the fullest extent of the law.
Uçak iner inmez ülkeye iade işlemleri yapılacak ve her şekilde yargılanacak.
That was the bargain and the extent of my involvement.
Pazarlık buydu, ben de bundan daha fazlasını bilmiyorum.
It is... to the extent that he recalls who I am.
Evet. Büyük ölçüde kim olduğu mu hatırlatıyor.
A manufacturer of toasters should anticipate that their written safety instructions... will be ignored to the extent that they're counterintuitive... and should plan for that contingency, right?
Bir tost makinesi üreticisi yazılı güvenlik talimatlarının.... gözardı edileceğini öngörmeli ve bunu... engellemek için plan yapmalı değil mi?
If we impress upon her the extent of the danger her sisters are in...
Eğer onu kız bulunduğunuz tehlike onu ölçüde üzerine etkilemek..
He suggested that until the extent of the quartz deposits could be proved, he could prospect the creek on my claim each week to keep my title active.
Kuvars yatağının büyüklüğü belirlenene dek, mülkiyet hakkımı korumak için... her hafta arazimdeki derede altın arayabileceğini tavsiye etti.
The whole damn extent of my involvement. And I'm staring straight at extinction.
Bu işe fazlasıyla bulaştım, sonum gelecek.
- Not being expert, i can't guess at the extent.
Uzman olmadığımdan büyüklüğünü tahmin edemem.
- That's the extent of the contact?
Bu mudur? Anlaşmanın kapsamı bu mu?
Because I tried to be objective to a certain extent... but it is a feature piece, so I wanted to have some human spark, you know?
Çünkü bir noktaya kadar tarafsız olmaya çalıştım. Ama insani kıvılcımlar içermesini istediğim bir yazıydı.
Yes he is, although not to the same extent as myself.
Evet, ama benim kadar değil,
Laurie, to what extent is this body of work to be read as a narrative?
Evet Lauire, bu vücut çalışması hangi noktaya kadar anlatıcı olarak değerlendirilebilir?
I tolerated her to the extent she could help me make cases.
Dava oluşturmama yardım ettiği sürece ona tolerans gösterdim.
This dermal magnifier will show the extent of the damage.
- Hayır! - Hasar göstericiye bakın.
Because of you, nobody knows the extent of my deeds.
Senin yüzünden kimse benim yaptıklarımın değerini bilmiyor.
All we know is the extent of the financial content of his secure emails.
Şu dakikada bütün bildiğimiz, güvenli e postalarının finansal içeriğinin yüksek olduğu.
Due to the extent of the damage, the building faces demolition.
Bina, hasarın büyüklüğü nedeniyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
I have seen the extent of his forces.
Güçlerinin boyutlarını gördüm.
I have seen the extent of his forces. We only wish to use your ship to help us find something much more powerful.
Dileğimiz senin gemini daha güçlü birşeyi bulmak için kullanmaktır.
Even learn how to use Ancient weapons, on Earth. You cannot even begin to comprehend the extent of what was unfolding in O'Neills mind.
O'Neill'ın zihninde açığa çıkacak şeyin genişliğini kavramaya başlayamıyorsunuz.
I am uncertain of the extent of their forces, or of their ships in orbit.
Buradaki kuvvetlerin boyutu konusunda emin değilim.
But now, sir, you are a criminal, and you will be prosecuted to the fullest extent of my imagination.
Ama şimdi bayım, bir suçlusunuz. ve hayalimin bile alamayacağı şekilde dava açılacak.
Mr. Knowles, we're going to find that body, and when we do... we're gonna prosecute your brother to the full extent of the law... and I'm going to assume that you had something to do with it, or knew about it.
Bay Knowles, o cesedi bulacağız ve bulduğumuzda da kardeşinizi mahkemeye vereceğiz ve tahminimce bu konuda yapacağın şeyler olacak, veya bildiğin.
- That I have books... and that's probably the extent of it.
Bu da onun kapsamındadır.