Fatal traducir turco
2,422 traducción paralela
It's not a fatal wounds to us.
Bu yaralar, bizim için ölümcül değiller.
The public cannot be allowed to get the idea that using a surrogate can be fatal.
Halk, suret kullanımının ölümcül olabileceği fikrine kapılmamalı.
Do you know that drowning people actually scratch their faces before they take their first fatal breath of water?
Boğulan insanların ilk ölümcül su yudumunu almadan önce yüzlerini tırmaladıklarını biliyor muydun?
But when you don't know what you're doing, it's fatal, Mr. Moore.
Ne yaptığını bilmediğin zaman..... sonuçları ölümcül oluyor Bay Moore.
Of the videotape showing Dr. Jack Kevorkian Giving a fatal dose of chemicals to thomas youk On the news program " 60 minutes.
"60 Dakika" programında Thomas Youk'a öldürücü dozda kimyasal ilaç vermesinin tartışmalı video kaydını yayınlaması görülecek.
Not defensive, that'd be fatal.
Savunma yok, vahim olabilir.
None of these wounds were fatal.
Bu yaraların hiçbiri ölümcül değil.
This is your fatal flaw.
Bu senin hayatının hatası.
Avoided a fatal thing'm Lucky my wife and daughter
Kalıcı bir hasar olacağını sanmam. Eşiniz ve kızınız çok şanslıymış.
The risk of an unexpected encounter, which could be fatal...
Beklenmeyenle karşılaşıldığında, ölümcül sonuçları olabilecek olanları.
Childbirth could be fatal for her...
... çocuk doğurmak kendisi için ölümcül olabilir diye.
Fatal! ?
Ölümcül mü?
A fatal passion?
Ölümcül ihtiras mı?
One drop of alcohol could be fatal to him.
Bir damla alkol bile onun için ölümcül olabilir.
And lose the head can be fatal.
Ve aklını kaybetmek ölümcül olabilir.
Now, when Bob had his fatal attack, I'm sorry, what was he doing then?
Şimdi, Bob ölümüne sebep olan krizi geçirdiğinde, pardon, o sırada ne yapıyordu?
Actually the third or fourth blow was fatal.
Aslında üç veya dört darbe öldürmeye yeterlidir.
Relax, that one has a fatal wound.
Sessiz olmaya ağır yaralı.
But don't worry. It's not fatal.
Ama endişelenme öldürücü değil.
Voice of Prof. Sid Watkins Medical F1 By neurological signs, I realized that trauma to the head would have been fatal.
Sid Watkins F1 doktoru ve nörolojik işaretleri gördüğümde, ölümcül hasar meydana geldiğini anladım.
Is it fatal?
Ölecek miyim?
Is It fatal?
Çok mu ciddi?
But it was the period that was fatal.
Fakat baştan çıkaran, içlerine bulundukları zaman dilimiydi.
Coming in contact with them will be hundred percent fatal.
Onunla temas eden kesin ölür.
Mr. President, that file shows the fatal flaws of our nuclear detection capabilities.
Sayın Başkan bu dosya, nükleer keşif kapasitelerimizin önemli açıklarını gösteriyor.
William Burroughs fired and missed the glass, landing a fatal shot through Joan's forehead.
William ateş etti ve bardağı kaçırarak, mermi Joan'ın alnına isabet etti.
I would have the fatal cut in a single stroke.
Tek bir darbeyle ölümcül kesiği atabilirim.
In 30 seconds, the monkeys holding the car will fall, starting a career fatal event.
30 saniye içinde maymun, Araba düşecek holding kariyer başlangıç ölümcül olay.
Twice fatal dosage.
Ölümcül dozun iki katı.
Anyway how is he still alive after a fatal dose of radiation?
Peki ama nasıl oluyor da ölümcül dozun fazlası radyasyondan hiç etkilenmedi?
But I can assure you, the fatal dose couldn't have been added after then because Miss Badcock drank it immediately.
Ama ölümcül dozun daha sonra katılmış olamayacağından eminim. Çünkü Bayan Badcock içkisini hemen içti ve beş dakika sonra da ölmüştü.
Do you have you any idea of how long you're facing for fatal pranks?
Bu eşek şakalarına ne kadardır katlandığını bilemiyorum.
Like, uh, "Fatal Attraction" - - the rabbit.
"Fatal Attraction" daki tavşan gibi.
You saw "Fatal Attraction"?
"Fatal Attraction" filmini izledin mi?
We have been fοrced intο a cοnflict, for we are called to meet the challenge of a principle, which, if it were to prevail, would be fatal to any civilized order in the world.
Biz de müttefiklerimizle birlikte savaşa girmek zorunda kaldık. Uygar dünya düzeni için ölümcül sonuçları olacak bir düzene karşı savaştayız.
This one says, "The ones who deal the fatal blow " must look the ruler in the eyes and repeat these words,
Burada diyor ki ; " Ölümcül rüzgârı dağıtan, hükümdarın gözlerinin içine bakmalı ve şu sözleri tekrarlamalı :
He had a compound fracture of his right leg, above the ankle - fatal on Everest.
Sağ ayak bileğinin hemen üstünde parçalı bir kırık vardı ki Everest için ölümcül bir yaradır.
Well, I guess that would explain our near-fatal meet and greet this morning.
Sanırım bu sabah ki ölümcül hareketlerini açıklıyor.
A concealed reader could be altered to shut down a pacemaker or pump a fatal dose of Insulin into a diabetic's bloodstream.
Kuzey Kaliforniya'da, SETI E.T.'yi dinlemek için yüzlerce yeni cihaz oluşturuyor. Burada Kuzey Kaliforniya'da
So if we don't fix the kidney and she eventually bleeds to death, or we do fix the kidney and we risk triggering a fatal heart rhythm.
Eğer böbrekleri düzeltmezsek eninde sonunda kanamadan ölecek. Böbrekleri düzeltirsek de ölümcül kalp ritmini göze almamız gerekir.
Dude, you have a Fatal Attraction stalker With supernatural powers You've got every right to be creeped out
Süper güçleri olan biri tarafından takip ediliyorsun.
The wound was not fatal.
- Yara ölümcül değildi.
Every shot he made was fatal, obviously he meant to kill.
Her atışta yaptığı bir hata, onun öldürdüğü anlamına geliyor.
Fate is a fatal thing.
Kader ölümcül bir şey.
And spontaneous, fatal tumor-growth wouldn't?
Aniden ortaya çıkan ölümcül tümör dikkat çekmez, öyle mi?
- Well, that would certainly be fatal.
Bu kesinlikle ölümcül.
Scranton has been chumming the waters around Los Muertos Reef, which Captain Calderon believes led to the fatal attack on two lifeguards and a local woman Rita Valdez.
Scranton Los Muertos Kayalıkları etrafında avlanıyor Kaptan Calderon'un iki tekne ve... Rita Valdez adında bir kadının ölümcül saldırıya uğradığına inandığı yerde. - Aman tanrım.
Fatal electronic muscular interruption.
Ölümcül elektronik adale durdurulması.
Fatal for the uninitiated player, so don't touch. No! Yes!
Olamaz!
The wound did not appear fatal.
Ölümcül bir yarası varmış gibi görünmüyordu.
Not fatal?
- Ölümcül değildi demek.