Fear traducir turco
24,068 traducción paralela
Look, you have no reason to fear us.
Bak, bizden korkmanız için hiçbir neden yok.
It's the fear, and this moment for you, it's so powerful that it robs you of all your strength, all your will.
Korku yüzünden. Ve bu an sana karşı o kadar kuvvetli ki bütün gücünü, bütün iradeni yok ediyor.
... through the valley of the shadow of death, I will fear no evil, for thou art with me.
... ölüm gölgeleriyle dolu vadiden geçsem bile hiçbir kötülükten korkmayacağım, çünkü sen benimlesin.
Well, the "Guinness Book of World Records" no longer keeps statistics on this subject for fear that those competing for the title would suffer ill effects.
"Guinness Rekorlar Kitabı" artık hastalıkların etkilediği rekorların istatistiklerini tutmuyor.
I know you rule your Pack by fear.
Sürünü korku ile yönettiğini biliyorum.
I was in the forest and I could smell fear.
Ormandaydım ve sonra korkunun kokusunu aldım.
Citizens of Yugoslavia, comrades, the new atomic era and space exploration have made people fear these ingenious creations of the human mind.
Yugoslavya vatandaşları, yoldaşlarım, yeni atom çağı ve uzayın keşfi, milletin, insan aklının dâhiyane icatlarından korkmasına sebep oldu.
The fear of cutting myself makes me feel alive for a while.
Kendimi kesme korkusu bana yaşadığımı hissettiriyor.
But maybe it's not the fear of the pain that holds us back.
Belki de bizi engelleyen şey acı çekme korkusu değildir.
Do not let fear get in your way.
Korkunun yolunuza çıkmasına izin veremezsiniz.
I've been suspicious of something for a while now, and your date confirms my fear.
Bak dostum bir süredir bir şeylerden kuşkulanıyordum ve bu buluşman korkularımı haklı çıkarttı.
The insomnia and the irrational fear... it's called postpartum anxiety.
Uykusuzluk, yersiz korku ; doğum sonrası bunalımı deniyor.
I know they fear you.
Senden korktuklarını biliyorum.
Honestly... is that a reasonable fear?
- Gerçekten de bu mantıklı bir korku mu?
All fear has been overwhelmed by desire... for more of that!
Tüm korkular arzuyla dolup taşıyor.
His fear as well.
Korkusu de öyle.
They live their lives in constant fear of attack...
Mantıklı. Onlar hayatlarını saldırı korkusuyla yaşar...
Well, I think you have a fear of intimacy, which is not uncommon in adult children of alcoholics.
Sende "yakınlaşma korkun" olduğunu düşünüyorum ki çocukluğunda alkolik ebeveyn travması yaşayan yetişkinlerde sıradışı değil.
You struggle with commitment and fear of abandonment, but... the fact that you needed a life-threatening plane ride to create agency in your life and the fact that you never went back to New York to face the choices that you've made in your life...
Söz vermek ve terk edilme konularıyla boğuşuyorsun ama... Ölüm tehlikesi yaşadığın uçak yolculuğunun hayatında bir etki yaratması hayatında yaptığın seçimlerle yüzleşmemek için bir daha New York'a gitmemen...
I have a fear that the valet will scratch my car so I street parked two blocks away.
Valenini arabamı çizebileceği ile ilgili bir korkum var bu yüzden arabamı iki blok öteye park ettim.
That was how to smell fear.
.. korku kokusu almak.
Dominant traits : an intense fear of abandonment and an inability to handle rejection.
Baskın özellikleri : yoğun terk edilme duygusu reddedilmeyi kabullenmekte yetersizlik.
Paralyzed with fear.
Korkudan donmuş durumdalar.
You said freedom from fear is a right and you shouldn't have to pay for it.
Korkudan kurtulmak bir haktır ve bunun için para ödememelisiniz dedin.
Replacing the Time Masters is an enormous responsibility, Sara, and one which I fear our team is ill equipped...
Zaman Efendilerinin görevini üstlenmek çok büyük bir sorumluluk, Sara ve bence ekibimiz yetersiz kal...
I fear that there is only one way to do that.
Korkarım bunu yapmanın tek bir yolu var.
Fear.
Korku...
As interim president, I am determined that the people of Abuddin will never again be held hostage by fear.
Geçici başkan olarak, Abuddin halkının artık korkunun esiri olmayacağı konusuna kararlılıkla yaklaşacağım.
When we change who we are, even out of fear of a powerful enemy, we play directly into that enemy's hands.
Benliğimizi, güçlü bir düşmana duyduğumuz korku sebebiyle bile değiştirdiğimizde, onların ekmeğine yağ süreriz.
Today, we have an opportunity to show Abuddin... To show the world... They are wrong to fear us.
Bugün Abuddin'e, dünyaya bizden korkmakla haksız olduklarını göstereceğiz.
But there is An alternative to that fear. This coalition.
Fakat bu korkunun alternatifi var, o da bu koalisyon.
I fear you've forgotten just how messy I can be.
Sanırım ne kadar pis biri olabileceğimi unuttun.
That's fear.
Bu korkuydu.
And that fear, that fear was so powerful that it overrode any love that you felt for me or Bonnie or anybody else.
Ve bu korku o kadar güçlüydü ki bana, Bonnie'ye yada başkasına hissettiğin sevgiye ağır bastı.
I refuse to be ruled by fear.
Korkunun beni yönetmesini reddediyorum.
You don't want a life ruled by fear?
Korkularla dolu bir hayatın mı olsun istiyorsun?
The only thing to fear at a movie studio are their sequels.
Bir film stüdyosunda korkulacak tek şey onların çekeceği devam filmleri olur.
Fear not, my little crepes-suzette,
Korkma! Benim küçük fransız krebim.
Were you in fear for your life?
Hayatın için korkuyor muydun?
You have nothing to fear.
Hepiniz, durun! Korkacak hiçbir şey yok.
That we called you out of fear...
Seni korkudan aradığımızı mı?
And now I wonder if that- - that paranoia and that fear was just another part of the grief process.
Şimdi de şeyi merak ediyorum... Acaba bu paranoya ve korku bu acı sürecinin başka bir bölümü mü?
That's your biggest fear, isn't it?
En büyük korkun bu, değil mi?
You're right to fear these people.
Bu insanlardan korkmakta haklısın.
My point is that fear affects human geography.
Demek istediğim, o korku insan coğrafyasını etkiliyor.
The ensuing explosions would create bad press and fear amongst the potential visitors to that location, making building there a marketing nightmare.
Peş peşe gelen patlamalar o mevkide olası ziyaretçiler arasında kötü bir baskı ve korkuya sebep olacak ve orada bina yapmak kabus pazarlamak gibi bir şey olacaktı.
So, before I bankrupt this place and put the fear of God in our locals, do for me what you did for Governor Denning and make problems like this go away.
Dolayısıyla, burayı iflas etmeden ve Tanrı korkusunu yerli halka koymadan önce, Vali Denning için yaptıklarınızı yapın ve böyle sorunları ortadan kaldırın.
Why should I fear a robot suit when I have become der Ubermensch?
Neden süper adam olmuşken bir kostümden korkayım?
Oh, if you accept death you have nothing to fear.
Ölümü kabullenmişsen korkacak bir şeyin yoktur.
Have no fear.
Hiç korkma.
The disease of corruption and violence, brought on by the murderous cartels, who for too long have ruled over this great state through fear, needs to stop.
Dalga mı geçiyorsun? Basın bekliyor. Yeni bir kravat lazım.