English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Figured

Figured traducir turco

20,756 traducción paralela
We could have figured something out.
Bir yolunu bulurduk.
Oh, I figured...
Anladım ancak...
You know, part of me was surprised to see you. I figured with your wife making a killing putting criminals back out on the street...
Bir yandan seni gördüğüme şaşırdım çünkü eşin sokaklarda suçlulara kök söktürüyordu.
I thought I had finally figured it all out.
Sonunda her şeyi çözdüğümü sanmıştım.
Figured out what?
Neyi çözdüğünü?
Figured you might.
Yapabileceğini düşünmüştüm.
Bad smell coming from inside, so I figured I had good cause.
İçine bakmak için yeterli kötü koku geliyordu.
They figured out that Tony was here for him.
Tony'nin onun için burada olduğunu anladılar.
Dale and his wife have got three little kids and I figured they could use the extra fruit from the shop more than I could.
Dale ve karısının üç küçük çocuğu var. Dükkândaki fazla meyvelere benden daha çok ihtiyaçları olur diye düşündüm.
We just figured everything out.
- Her şeyi yeni çözmüştük.
Jorn Lenhart figured out you had taken Ms Garber, didn't he?
Jorn Lenhart, Bayan Garber'ı kaçırdığınızı anlamıştı, değil mi?
I haven't figured it out yet.
Henüz çözemedim.
I figured he would have told you.
Sana söyler diye düşünmüştüm.
I figured it out.
Böyle şeyleri anlarım.
You know, we never really figured out what happened there with the restaurant.
Restoranda ne olduğunu hiçbir zaman tam olarak anlayamadık.
Yeah. I figured a woman as pretty as you knows a thing or two about makeup, maybe even threading eyebrows.
Evet, senin kadar güzel bir kadının birkaç makyaj hilesi bileceğini düşündüm.
I figured, but hey, you pushed me into Jesse's arms.
Fark ettim ama sonuçta beni Jesse'nin kollarına atmış oldun.
I mean he figured out Stefan's body is a time-share, and he ran.
I, o stefan vücudu bir Devremülk anladım demek Ve o koştu.
I figured you'd be more comfortable here.
I Burada daha rahat olacağını düşündüm.
'The fun-sized little princess who had it all figured out.
Hepsinin çaresine bakmış minik prenses.
I guess they figured if I was dead, I couldn't deny knocking over my own game.
Sanırım eğer ben ölürsem kendi oyunumu soyduğumu inkar edemeyeceğimi düşündüler.
They all have speech modules built in, so I figured I'd give them a few new things to say.
Hepsine konuşma modülü koymuşlar. Yeni bir şeyler öğretebilirim diye düşündüm.
He died trying to teach me to use this robot, so I figured he'd want to help finish the job.
Bana bu robotu kullanmayı öğretirken öldü. İşini bitirmek isterdi diye düşündüm.
I figured I... I knew too much.
Çok şey bildiğimi düşünüyordum.
But I figured it was worth a shot.
- Aynen. Ama bir deneyeyim dedim.
I hope you don't mind, but I figured you'd be looking to thank me for saving your life.
Umarım pek takmazsınız hayatınızı kurtardığım için teşekkür etmek istersiniz diye düşündüm.
I figured it out.
Bunu kendim çözdüm.
Yeah, that much I figured out already.
Evet, o kadarını zaten anladım.
I figured it out.
Olayı çözdüm.
Oh, well, I just figured, you know, with all that's been happening, I'd drop by, see how you're coping, that's all.
Dedim yani bir sürü olay oldu bir gelip durumuna bakayım nasılsın falan diye.
We figured we'd lost you, and then we travel all this way and we lose you again?
Seni kaybettik sandık, o kadar yol geldik ama yine de seni kaybettik ha?
And I figured I'd let'em down.
Onları yüz üstü bırakmıştım.
I figured I owed your parents at least that much.
Ailene en azından o kadarını borçlu olduğumu düşündüm.
I figured, " Yeah, I'm gonna be here a little while.
Ben de madem bir süre daha buradayız...
In case you haven't figured it out yet, Ms. Cornell, you're under arrest.
Hâlâ anlamadıysanız haberiniz olsun Bayan Cornell, tutuklusunuz.
I figured he was playing a cash game.
Nakitle oynuyor sandım.
He figured it out.
Kendisi anladı.
We figured it out.
Bir yolunu bulduk.
I-I figured I just dropped it coming home.
Eve girerken düşürdüğümü sandım.
I figured he'd teach Kendall a lesson for me, too.
Kendall'a benim için de bir ders vereceğini sandım.
Well, it's not till 1, so I figured I would work till then just like any other day.
1'e kadar, diğer günlerdeki gibi çalışabileceğimi fark ettim.
Didn't have time to destroy it so I just hid it, figured that I'd deal with it later.
Yok etmek için zamanım yoktu, bende daha sonra karar vermek üzere sakladım.
I told Clair that I was gonna get rid of it, put this behind us once and for all, but I guess she figured that if you found me with the murder weapon, that you would be convinced
Claire'e ondan kurtulacağımı her şeyin geride kalacağını söyledim. Ama sanırım eğer cinayet silahıyla yakalanırsam benim katil olduğuma inanacaktınız.
- Figured it was worth a shot.
- Denemeye değer diye düşündüm.
I figured it out the moment I saw you two.
İkinizi gördüğüm an anladım.
Tilly and I figured out what was going on.
Tilly ve ben ne olduğunu anladık.
So Phillip must have figured out what was going on.
Phillip, neler olduğunu anlamış olmalı.
We parked around the corner, figured the element of surprise was important.
Köşeye park etmiştik, sürpriz yapmanın ne kadar önemli olduğunu düşündük.
I figured it was all your idea.
Senin fikrin olduğunu anladım.
I figured he had a new girlfriend he wasn't ready to tell me about.
Yeni bir kız arkadaşı olduğunu ama bana anlatmak için hazır olmadığını düşündüm.
it can be figured out.
Uçakla altı saatlik bir yol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]