Fly zone traducir turco
97 traducción paralela
It's a no-fly zone, fella.
Burası uçuşa yasak bölge.
This is a no-fly zone.
Burası uçuşa kapalı bölgedir.
- No Fly Zone.
- Uçuş bölgesi değil ( No Fly Zone ).
I'm reading that as a 100,000-kilometer... no-fly zone, sir.
Uçuş olmayan bölgede... 100,000 kilometre'lik alanı tarıyorum, efendim.
The Costa Rican government said this is a no-fly zone.
Kostarika hükümeti burayı uçuşa kapatmıştı.
Oh, dear. I'm afraid you're in a no-fly zone.
Ah canım, maalesef uçuşa kapalı bölgedesin.
Since Whitney's dad has been in the hospital, there's been a no-fly zone over Lana.
Whitney'in babası hastanelik olduğundan beri Lana'ya yaklaşılamıyor.
It didn't matter what I asked, just a complete no-fly zone.
Ne sorduysam sorayım cevap vermedi.
I know you're familiar with the term no-fly zone.
Chris, "Uçuş izni olmayan bölge." Terimini tanıdığından eminim.
But we are going to fly through a military no-fly zone.
Ama uçmanın yasak olduğu askerî bir yere uçacağız.
This is my no-fly zone.
Burası benim uçuşa kapalı bölgem.
Due north of my position, flying at 50,000 feet, headed straight toward the Russian no-fly zone.
Benim pozisyonuma göre Kuzeyde, 15,000 metrede uçuşa yasak Rus bölgesine doğru gidiyor.
So long as you remember there's a no-fly zone.
Hiç yakınlaşma olmayacak bunu kafandan çıkarma.
Grandma, that's my no-fly zone.
Büyükanne, orası yasak bölge.
Let's establish a no-shipping, no-fly zone above the wreckage.
Şilebin üzerini hem deniz hem de hava trafiğine kapatalım.
This is a doctor no-fly zone, bubs.
Burası doktorların hava sahası dışında ahbap.
Well, good thing Eureka's a no-fly zone.
İyi tarafı, Eureka uçuş bölgesi değil.
You're in the no-fly zone?
Uçuşa yasak bölgede mi?
No-fly Zone?
- Fermuarsız külot mu?
No-fly Zone.
- Fermuarsız külot.
No-fly Zone? - Is that what you're telling me?
- Fermuarsız giy mi diyorsunuz yani?
- That's exactly it. No-fly Zone. That's a popular brand.
- Evet, çok tutulan bir marka.
Okay, fine. I'll wear the No-fly Zone.
Tamam, fermuarsızlardan giyerim.
Security was so tight, they had a no-fly zone.
Güvenlik o kadar sıkıymış ki, bu bölgede uçuş yasakmış.
I mean, we'd- - We'd have to skirt the no-fly zone.
Bunun için... Uçuşa yasak bölgeye girmek gerek.
I've shut down the motorway at the next two junctions, shut down the mobile networks and there's a no-fly zone in place and the eyewitnesses have been debriefed.
Müteakip iki kavşakta karayolunu trafiğe kapattım, cep telefon şebekeleri devredışı bırakıldı... bölgede kuş bile uçmaması sağlandı... şahitler de, sorguya çekildi.
And that is definitely a no-fly zone.
Böyle bir şey asla olmamalı.
I don't mean to violate your no-fly zone, but... my blackouts are getting worse.
Seni rahatsız etmek istemiyorum ama bayılmalarım git gide kötüleşiyor.
- That thing just took out an F-22 inside a legal no fly zone!
- Az önce bir F-22'yi yok etti. Whiplash 2.
The skies were declared a no-fly zone, and orders were given to shoot down any aircraft in violation of the quarantine.
Gökyüzü uçuşa yasak bölge ilan edildi ve karantinayı ihlal eden her uçağın vurulması emri verildi.
a no-fly zone.
- İskoçya hâlâ uçuşa yasak bölge.
It's unfortunately in a no-fly zone.
Ne yazık ki orda uçuş yasak.
I am so proud of you. There was everyone thinking you were just this fusty, sweater-wearing, spirit-crushing, no-fly zone with a ten-foot carrot up his arse.
Herkes senin kazak giyen, demode, insanın ruhunu karartan götüne üç metrelik havuç sokulmuş yanına yaklaşılmaz biri olduğunu düşünüyordu.
It's a no-fly zone.
Buraya vurma. Omzuma vur.
It's a no-Fly zone for gringos.
Yeri gördün.
Where do a bunch of savages get off telling us they got a no-fly zone?
Nasıl olurda bir avuş Vahşi bize burada uçak uçurmanız yasak der?
Get a three-mile cordon, ditto the no-fly zone.
Beş kilometrelik bir alanı hem karadan hem havadan kapatın.
- We got a two-mile no-fly zone here.
- 3 kilometre boyunca uçuş yasağı var.
Approaching a no-fly zone.
Uçuş yasağı olan bölgeye yaklaşıyorum.
After that wiretap business, I got a feeling I'm in the d.A.'S no-fly zone.
Telefon dinleme işinden sonra savcılığın yasak bölgesine girdim sanırım.
I'll bet her Air Force pilot would be interested to see who she's letting buzz around her no-fly zone.
Hava kuvvetleri pilotu uçuşa yasak bölgede kimin uçuş yaptığını görmek ister.
Will you watch where you're going? This is a no fly zone.
Gittiğin yere baksana, burası uçuşa yasak bölge.
No fly zone.
Dokunmak yasak anladın mı?
After that, you'll need to fly through a war zone.
Ondan sonra savaş alanında uçmak zorunda kalacaksın.
You may want to come in this way, then you'll be flying with the wind, and you'll clear the target zone. Too risky. We'll fly into the wind.
Olası çıkarmaya karşı savunmada önemli bir rol oynayacak İkinci Ordu'nun karargâhı burada idi.
Well, you might wanna start finding your comfort zone. This isn't gonna be the last time you're invited to fly the Luthor skies.
Rahat ettiğin şekli bulmaya başlamalısın çünkü içimden bir ses bu, Luthor semalarında uçmak için son davet olmayacak.
Here, in this dead zone the larvae of lake fly midges hide out away from predators.
Burada, gölün bu bölgesinde titrer sinek larvaları avcılardan saklanırlar.
If you fly to a different time zone, you're sort of off your axis.
Farklı saat diliminde bir yere seyahat ederseniz bu sizi etkiler.
Ice Wolves dump the puck into the Arrows'zone, change lines on the fly as the coach throws Donnelly back in the game.
Ice Wolves'lar pakı Arrows'ların alanına attı ve hemen oyuncu değiştiriyor. Koç, Donnelly'yi tekrar oyuna sokuyor.
You marched out onto that football field with those super powers like you could fly over anybody and land in the end zone.
Sahaya o süper güçlerle çıktın sanki herkesin üzerinden uçup bitiş çizgisine konacakmışsın gibi.
So, they'll be able to actually fly through or swim through this zone almost as if it was ocean. Earth's oceans gave rise to creatures of all sizes, but the kings of the deep are the giant filter feeders - - whales. Freeman :
Böylece sanki orada okyanus varmış gibi yüzer ya da uçarlar.