Foot pole traducir turco
83 traducción paralela
You couldn't touch our cat with a 10-foot pole.
Bizim kedinin 10 metre yanına bile yaklaşamazsınız.
You can't touch the bottom With a 10-foot pole
Üç metrelik sopayla bile dibine ulaşamazsın
I wouldn't touch anything of Vince Stone's with a 10-foot pole.
Vince Stone'a ait bir şeye 3 metrelik bir sopayla bile dokunmazdım.
But I tell myself, "Howard, old boy you look all you want but you couldn't touch her with a 1 0-foot pole."
Ama kendi kendime derim ki : "Howard, koca adam ne kadar bakarsan bak ona uzaktan bile dokunamazsın."
Charles, I wouldn't touch you again with a 10-foot pole.
Charles, Sana 10 ayak sırıkla bir daha dokunmazdım.
I wouldn't touch them with a ten-foot pole.
Ruslar'a 3 metrelik bir sopayla bile dokunmam ben.
But I wouldn't touch you, Lady, for all your beauty... with a ten-foot pole!
Ama tüm güzelliğine karşın sana elimi bile sürmem, hanımefendi!
Something about a ten-foot pole.
Uzun bir kazık gibi.
My brother wouldn't touch your titties with a 10-foot pole.
Kardeşim senin memelerine beş metrelik sopanın ucuyla bile dokunmaz.
¶ Would touch him with a ten-foot pole ¶
# Would touch him with a ten-foot pole #
¶ With a six-foot pole With a six-inch pole ¶
# With a six-foot pole With a six-inch pole #
I know you're friends with everyone from the postman to the President but no one will touch you with a ten-foot pole when this shit gets out.
Çevrende birçok arkadaşın olduğunu biliyorum. Ama bunu duydukları zaman yalnız kalacaksın. Anladın mı?
In that case, where do you keep your ten-foot pole?
Bu durumda üç metrelik direğin nerede?
As though Badge of Honor would touch that guy with a 10-foot pole... ... after he's been Hush-Hush cover boy twice in one year.
'Şeref Madalyası'na sanki alırlarmış gibi'Sus, Duymasın'da iki kere kapak oğlanı olduktan sonra!
Stan, I'm not touching that one with a 20-foot pole.
Stan, o konuya hiç girmek istemiyorum.
I don't wanna touch that with a 40-foot pole.
O konuya hiç girmek istemiyorum.
... I'm not touching that with a 60-foot pole.
... o konuya hiç girmek istemiyorum. Sıradaki arayan.
See, he's gotta climb up that 20-foot pole and cut a slice off the end with his chain saw.
Şimdi 6 metrelik kütüğe tırmanıp elektrikli testere ile ucundan bir parça kesecek.
You didn't do anything about it, Craig, out of respect for the fact that she wouldn't let you near her with a ten-foot pole!
Hiçbir şey yapmadın, Craig. Ama seni yanına bile yanaştırmadığı gerçeğinin hatırı için.
My husband says he wouldn't touch her with a ten-foot pole.
Kocam onun 10 adım yanına bile yaklaşmadığını söylüyor.
You said you wouldn't touch her with a ten-foot pole!
Hani ona on adımdan fazla yaklaşmayacaktın?
I wouldn't touch it with a 10-foot pole.
5 metrelik bir havuzla ona dokunamazdım.
Ed Sullivan says he wouldn't touch me with a ten-foot pole.
Ed Sullivan, sana üç metrelik sopayla bile dokunmam diyor
It seems Mr Ed Sullivan has lost his ten-foot pole. You're on the show. What's the matter, Elvis?
Galiba Bay Sullivan üç metrelik sopasını kaybetmiş Şova çıkacaksın
This 20-foot pole will make Bart's restraining order oh-so-easy to enforce.
Bu altı metrelik çubuk, Bart'ın yasaklama emrini kolay uygulanabilir haline getirecek.
That's fine. I wouldn't let you touch me with a 10-foot pole.
Bu iyi. 10 adım yakınıma yaklaşmana izin vermem.
I wouldn't touch you with a 20-foot pole.
Sana 20 adım yakınından dokunmazdım.
You don't even have a 20-foot pole!
20 adım mesafen bile yok.
Can you get a 10-foot pole down to the bottom of the paddock.
Padoğun dibine 10 fitlik sırık götütür müsün?
I wouldn't touch your kidney with a ten-foot pole.
Böbreğinize delik direğiyle bile dokunmazdım.
It's not much, but whatever it is, no one will touch it with a 10-foot pole.
her ne olursa olsun, kimse ona erişemez.
I ain't touching this one with at 10-Foot pole.
Bunu bende anlamıyorum.
I wouldn't touch her crappy stuffed animal with a ten-foot pole.
Onun iğrenç doldurulmuş hayvanına üç metrelik bir sopayla bile dokunmazdım.
Can she clear that 10-foot pole... with a ball on her nose?
Burnundaki topla, üç metrelik atlayışı gerçekleştirecek mi?
It's 10-foot pole, not inch.
Öyle bir yanaşırsın ki...
I also got people telling me not to go near it with a ten-foot pole.
Ayrıca bana onlardan uzak durmamı söyleyenler de var.
You kiddin'me? I wouldn't touch Maynard Green with a hundred-foot pole.
Maynard Green'e hayatta yaklaşmazdım ben.
I wouldn't have touched him with a ten foot pole. You know he had three other children with other women. Sweet little kids he'd already managed to screw up.
Bir organizasyon, çalışanının eğitimi için zaman ve para harcıyor ama onlar daha iyi bir teklif aldıkları an, kirişi kırıyorlar.
I wouldn't have touched him with a ten foot pole.
Görüyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.
I wouldn't touch that thing with a ten-foot pole.
- O şeye bir metre bile yaklaşmam.
# I wouldn't touch you # # With a 39-and-a-half foot pole #
* Dokunmam sana, parmağımın ucuyla *
That a Cossack is an ignorant barbarian good enough to kiss a Pole's foot or fight a Pole's war, but not good enough to walk Polish streets. Or raise his eyes to a Polish woman. Or rule his own land.
Kazakların Polonyalıların ayağını öpen cahil barbar olduklarını, ya da Polonyalılarla savaşta savaşacak kadar iyi fakat Polonya sokaklarında dolaşamıyacak, ya da Polonyalı bir kadına bakamayacak, yada toprağını yönetemiyecek kadar kötü olduklarını ögrendim.
I mean put a foot on the North Pole?
Kuzey Kutbu'na ayak basmak yani?
You'll now go back to your hometowns and do kids'parties, swap meets and the other piddling crap I wouldn't touch with a 10-foot clown pole.
Artık evlerinize dönüp, çocuk partilerine katılabilir veya daha önemsiz zırvalarda çok mühim işler yapabilirsiniz.
He was found unconscious at the foot of a power pole.
Bir elektrik direğinin dibinde baygın bulunmuş.
He picked up his 28 foot balancing pole.
O, 9 metrelik denge asasını aldı.
One of them was impaled on a six-foot wooden pole.
Biri 2 metrelik bir direğe geçirilmiş.
Horrible wedding clichés we're not going to touch with a ten-foot limbo pole.
Uzak duracağımız korkunç evlilik klişeleri.
The obsession to be the first one to set his foot on the South Pole
Güney Kutbuna ilk ayak basma tutkusuydu.
The force that it would take to inflict injuries this severe would dictate either an extremely strong person, over 7 feet tall, wielding a 2-foot metal pole...
Yaraların oluşmasına sebep olan kuvvet iki metreden uzun, son derece güçlü birinin 6 cm.lik sopasından kaynaklanıyor.
Or someone between 5'7 "and 5'11" wielding a 5-foot metal pole with a 10-centimeter diameter.
Ya da 1.55 ila 1.73 boyunda biri boyu 12 cm, eni 10 cm. olan bir sopa kullanıyordu.