Given the circumstances traducir turco
360 traducción paralela
I mean that, given the circumstances, we must exercise a certain discretion.
Demek istediğim mevcut şartları göz önüne alırsak kesinlikle ağzımızı sıkı tutmalıyız.
Given the circumstances, it's natural to think like that.
Söz konusu koşullarda böyle düşünmen çok normal.
Given the circumstances, I can understand why.
Durum böyle olunca tabii, nedenini anlayabiliyorum.
Given the circumstances of my thefts and given my ideas...
Özel koşullar yüzünden, güya hırsızlık yaptım. Ve yeni fikirler adına...
( KITT ) michael, I'm going as fast as I possibly can, given the circumstances.
Michael, bu koşullarda, elimden geldiğince hızlı gitmeye çalışıyorum.
Understandable behaviour, perhaps, given the circumstances.
Bu şartlar altında belki bu normal bir tepkiydi.
However, given the circumstances I would prefer to make the initial contact myself.
Buna rağmen, bu şartlar altında ilk teması bizzat kurmayı tercih ederim.
- Understandable, given the circumstances.
- Bu koşullar altında, anlamak mümkün.
It wasn't ex actly an enthusiastic response to Dr Reyga's technology, but given the circumstances and the quarrelsome personalities, I was quite pleased.
Dr. Reyga'nın teknolojisine coşku dolu bir tepki olmamıştı yine de durum ve uyumsuz kişilikler göz önüne alındığında oldukça memnundum.
And the purpose of such an experiment, given the circumstances, would be to document the effect of serious emotional stress on a number of ordinary Americans.
Böylesine bir deneyin amacı da, şartlar dahilinde, ciddi duygusal stresin... bir miktar sıradan Amerikalı üzerindeki etkilerini belgelemek.
You know, Ottoline, given the circumstances, I really think we ought to dance.
Biliyor musun Ottoline, bulunduğumuz şartlara bakarsak bence gerçekten dans etmemiz gerekiyor.
You think you might unlock these now? Given the circumstances.
Şartlara bakılırsa, onları yenebileceğinizi sanıyor musunuz?
No offense, gentlemen, but given the circumstances... don't you think this calls for a professional?
Yanlış anlamayın ama, ona profesyonel biri gerekmez mi?
Given the circumstances, I said yes.
İçinde bulunduğumuz şartlar nedeniyle, kabul ettim.
Given the circumstances, your approach was more than valid.
Koşullara bakılırsa, yaklaşımın çok doğruymuş.
- So you killed him? - The only humane alternative. Given the circumstances.
Şartlara bakıldığında, en insancıl seçenekti.
It seemed prudent course, given the circumstances.
O koşullarda mantıklı geldi.
I suppose I can see how that's possible, given the circumstances.
Sanırım, şartların verdiği olasılığı görebiliyorum.
But given the circumstances I'm not sure I'd call it inappropriate.
Ama bu olaylar çerçevesinde... ... uygunsuz olarak tanımlayacağımı sanmıyorum.
Now, given the circumstances, his age, and his surroundings, I mean, surely this thing was sort of expected.
Şartları, yaşını, çevresini düşününce bu beklenmedik bir durum değil.
Given the circumstances, there is no reason to trust me, but trust isn't necessary.
Koşullar bana olan güveninizi yok etti, ama güven gerekli değil.
It's clearly not a good thing, but it was, given the circumstances, the smart play.
Kesinlikle iyi bir şey değildi ama mevcut şartlara göre akıllıcaydı.
Given the circumstances and given the fact that we are alive and they are not, we've all chosen life over death.
İçinde bulunduğumuz durumda bizim hayatta, onların ise ölü olduğu gerçeğiyle hepimiz yaşamayı ölüme tercih ettik.
Given the circumstances, I'm even a bit underwrought.
Şartları göz önünde bulundurursak, olduğumdan aşırı sinirsizim.
I find that peculiar, given the circumstances.
Bu şartlar altında bu şeyi alışılmamış buluyorum.
Let's just say I've had to amend the Directive, given the circumstances.
Sadece Talimatların bana izin verdiği kadarını söyleyebileceğim, durumlar vardır.
Dawson, given the circumstances I think he'd understand.
Dawson, bu durumda bence anlayış gösterirdi.
Not entirely inappropriate given the circumstances.
Bu şartlar altında beraber gelmemiz pek de uygunsuz sayılmazdı.
Given the circumstances...
Bu şartlar altında...
No. I just thought, given the circumstances- - a new planet, unknown hazards- - that Commander Chakotay or Tuvok would be in charge.
Hayır. Sadece bu şartlar altında- - yeni bir gezegen, bilinmeyen zehirler- - Komutan Chakotay veya Tuvok olur diye düşünmüştüm.
Especially given the circumstances.
Bu şartlar altında ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Especially given the circumstances.
Koşullar göz önüne alınınca.
Well, I've been meeting with attorneys and given the circumstances and your emotional state they feel confident of an acquittal...
Avukatlarla görüştüm. Koşulları ve ruhsal durumunu göz önüne alarak beraat edeceğinden çok eminler.
My partner has a theory and even though I don't share his belief I feel that, given the circumstances you should hear his theory because it involves you and Holman.
Her ne kadar paylaşmıyor olsam da ortağımın bir kuramı var. Öyle hissediyorum ki, görünen şartlar altında, onun kuramını dinlemelisin çünkü bu, sen ve Holman'la ilgili.
Given the circumstances, I'm afraid my performance will be lacking.
Koşullar zorlu, korkarım ki performansım pek yüksek olamayacak.
Tell me, given the circumstances which one of us...
Koşullar uygun olsaydı bu gece...
Harper wants to throw a party, but I told him it might be inappropriate, given the circumstances.
Harper bir parti düzenlemek istedi ama bu şartlarda uygun olmayacağını söyledim.
Given the circumstances, I should be confined to the brig, along with the other Nietzscheans in the crew.
Bulunduğumuz koşullarda, mürettebattaki diğer Nietzscheans'larla beraber gemi hapishanesinde tutulmalıyım.
Given the circumstances under which this night originated how can you exclude anyone?
Bu gece fikrinin nereden çıktığını düşünürsek, sen ne hakla birini dışlıyorsun?
Given the circumstances, your behavior was understandable.
Koşulların durumuna göre, davranışların anlaşılabilir.
Reckon, given the circumstances, Miss Wallace... we might now risk first names.
başa gelen olaylar karşısında Miss Wallace... birbirimize ismimizle hitap etsek iyi olur.
I must say the bank was already gravely concearned about Mrs. Marshall and, given the circumstances of her death, and the fact that Mr. Poirot was involved...
İtiraf edeyim ki, banka Bayan Marshall için zaten ciddi olarak endişeleniyordu. ve, ölüm koşullarını da dikkate alırsak, ayrıca Bay Poirot da işin içinde olduğuna göre..
Given the circumstances, it's the best we could do.
Şartlar belli. Yapabileceğimizin en iyisi buydu.
Given the circumstances, I'm going to have to ask you to wait here.
Bana durumu bildir, Burada bekle sana soracaklarım var.
Given the same circumstances I would do the same thing without hesitation.
Aynı şartlar altında, hiç çekinmeden aynı şeyi yapardım.
Any woman, given the right circumstances, will do anything.
Bir kadın fırsatı bulursa, kesin bir şeyler çevirir.
Under the circumstances, I've given you all I can.
- Sana verebileceğimin hepsini verdim.
Well, given the right circumstances, anyone can be fooled.
Doğru şartlar altında herkes kandırılabilir.
But I was just trying to do the best I could with my given said circumstances.
Ama bu şartlar altında elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
In the circumstances, given your sins.
İşIediğin günahIarı düşünürsek...
And, given the right circumstances, a new world was just as likely as an old one.
Ve uygun koşullarda yeni bir dünya en az eskisi kadar mümkündü.