Go that way traducir turco
3,332 traducción paralela
I'll go that way.
- Ah, selam.
Let's go that way.
A-ha bu yöne giriyorum.
You go that way.
Sen oraya git.
Go that way.
- Tamam.
- You go that way.
Sen oraya git. Ben buraya.
He says go that way, it is interesting there.
Oralar çok eğlenceliymiş. Teşekkürler!
Go that way, behind the car!
Bu tarafa, arabanın arkasına gidin.
All right, uh, you go that way and I'll go this...
Tamam, sen o tarafa git, ben de bu tarafa...
Where do you think you're going, go that way.
O taraftan değil, bu taraftan gidin.
I know it must be tough to think of his final days that way, but let it go, Will.
Baban kötü zamanlar geçiriyordu. Babanın son günlerini bu şekilde düşünmek zor biliyorum ama bırak peşini, Will.
That's a long way to go for a grudge.
Kin tutmak için bu çok uzun bir zaman.
I've put my family through hell, I burned through our savings putting this place together, and now you're trying to unilaterally decide what we're doing, and it's not gonna go down that way.
Aileme cehennem azabı çektiriyorum, birlikte burayı adam etmek için birikimlerimizi yaktım, ve şimdi tek taraflı karar almaya çalışıyorsun, yaptığımız bu ve işler yolunda gitmeyecek.
There's no way you go over that by accident.
Kaza ile düşmesi mümkün değil. Tabi biri yardım etmediyse...
And I was thinking that maybe the best way to do that is for you to go back and get the help that you need.
Bunu yapmanın en iyi yolu alman gereken yardımı alman olabilir diyordum.
Um, now that you're in the wedding party... which is so amazing, by the way... we need to go over what you'll be wearing.
Artık harika mı harika düğünümüze gelmen kesinleştiğine göre ne giyeceğini konuşalım.
Your father's house is that way! Go!
Babanın evi o tarafta.Hadi!
Instead of a high-occupancy Lane, okay, they should have a high-productivity Lane, and that way, the people who contribute the most to society can get to where they need to go faster!
Fazla yolcusu olanlara şerit yapacaklarına, fazla verimliliği olanlara bir şerit çeksinler, böylece topluma daha çok katkıda bulunan insanlar gitmek istedikleri yere daha çabuk gidebilirler!
And I think that the best way for that to happen is for you to go to rehab and for me to take a step back.
Ve bence bunun en iyi yolu, senin rehabilitasyona gitmen ve benim de bir süre karışmaktan vazgeçmem. - Hayır.
Well, I told them I have liver cancer and I didn't mind taking one of them with me if that's the way it had to go down.
Karaciğer kanseri olduğumu ve eğer böyle bitecekse birini yanımda götürmekten çekinmeyeceğimi söyledim.
Did that go the way you rehearsed it?
- Prova ettiğin şekilde mi geçti?
That way I couldn't go.
Böylece gidemezdim.
That we go back to the way things were.
Eski hâlimize dönelim.
I keep hoping that things are going to go back to the way that they were.
İşlerin her zamanki halini alacağını umup duruyordum.
Of course I want you to go, but I just don't think mom and dad will see it that way.
Tabi ki ben senin gitmeni istiyorum, ama annemle babamın olaya bu şekilde bakacağını zannetmiyorum.
You'll have to go a long way to convince me that Toronto is being besieged by terrorists.
Toronto'yu teröristlerin istila ettiğine kolay kolay inanmam.
And that way nobody has to go to prison,
Böylece kimse hapse girmek zorunda kalmaz.
That is not a good way to go out.
Kaçmak için hiç de iyi bir yol değil.
I gotta go all the way back for that... to the first passenger of the day.
Günün ilk yolcusuna kadar geriye saracağım.
Finding that flag, by any means necessary - - that would go a long way to restoring your reputation.
Karşılığında ne gerekirse gereksin o bayrağı bulmak itibarını yerine getirmede hayli işine yarar.
You got to go back way farther than that.
Bundan daha öncesine gitmelisin.
Anybody that's gonna get in the way of our joy, we tell'em to go fuck themselves.
Neşemizin önüne geçecek herkese "siktirin gidin" diyeceğiz.
and think that things are gonna go back to the way they were.
Ve her şeyin tekrar eskisi gibi olacağını düşünemez.
That would go a long way to pay your tax bill.
Bu para, senin vergi borcun için çok faydalı olurdu.
Well, even if we had that kind of money, which, by the way, we don't, we'd never go over a million, we don't want to draw attention to ourselves.
O kadar paramız olsa bile kaldı ki yok, asla 1 milyondan fazlasını koymayız. Dikkatleri üzerimize çekmek istemeyiz.
You might want to go this direction instead of directly that way.
O yönden gitmek yerine direk bu yönden gitmek isteyebilirsin.
If you truly feel that way, maybe you should just go.
Madem böyle düşünüyorsun, o zaman yanımızdan ayrıl gitsin.
That way, your manager's happy, and then I can to tell you why you should go on another date with me.
Bu şekilde müdürün mutlu olur ben de sana neden benimle bir kez daha çıkman gerektiğini anlatabilirim.
If you wanna go there so bad, that's the only way you're gonna get there.
Madem oraya bu kadar gitmek istiyorsun ancak bu şekilde gidebilirsin.
So if, for whatever reason, I am forced to let you go I will make sure that Mossad finds you way before Matlock does.
Sebebi ne olursa olsun eğer seni bırakmam gerekiyorsa seni Matlock'tan önce Mossad'ın bulmasını sağlarım.
Burned alive, that's no way to go.
Diri diri yandı ve kaçacak yeri yoktu.
Isn't it possible that this life is starting to feel full and real in a way that is finally beginning to help you let go of your son?
Bu hayat sonunda oğlunuzu unutmaya başlamanızı sağlayacak bir şekilde tam ve gerçek hissettiriyor olamaz mı?
There had been cozy evening by the fire... that didn't go the way she had hoped.
Renee Perry evlenme teklifi için uzunca zaman beklemişti, ve uzunca zamandır hayal kırıklığına uğramıştı.
Well, considering everything that's happened - - with the treasure, with Keller - - Peter could go either way.
Hazine ve Keller vakalarında yaşananları hesaba katarsak Peter her iki tarafta da yer alabilir.
I've felt that way for the past five years. And now that I've gotten everything I wanted, all I can think about is how quickly it can all go away.
Son beş senedir öyle hissettim ve şimdi istediğim her şeye sahip olduğuma göre, aklımdaki tek düşünce hepsini ne kadar çabuk kaybedebileceğim.
and I think it is... the only way we're going to survive in here is by making ourselves as strong as possible. there's only so much of that stuff to go around.
Söyledikleri doğruysa bu dünyadan kurtulmanın tek yolu daha da güçlü olmaktan geçiyor. Sanal DORYO'daki kaynaklar...
HAWKES : We see this practice of passing knowledge down through a secret society go back all the way to the days of the Illuminati... who believed that a select few of the elite were smart enough, were capable of handling this secret knowledge but not the population at large.
Bir gizli cemiyetin içinde bilginin aşağıya doğru iletilmesi pratiğinin taa İlluminati döneminden beri sürdüğünü görüyoruz.
Build a rocket that didn't just go up a couple of hundred miles, but a rocket that could make it a quarter of a million miles, all the way to the Moon.
ta Ay'a kadar gidebilecek bir roketi yapmak önemliydi.
If someone were to do something, make a statement by action that impressed the others, it would go along way to putting them in a position to take over.
Birisi diğerlerini etkileyecek önemde bir şey yaparsa bu iş herkesin son bulmasına kadar gider.
In the same way that saying "whee!" doesn't make the land speeder go.
Yine aynı şekilde, bağırıp el sallayınca yer aracı gitmiyor.
We'll work our way up to that. Why don't we tell Alex and then go from there?
Önce Alex'e söyleyelim mesela.
You had to go all the way to Adams Morgan to get me that.
Bunu almak için Adams Morgan'a kadar gitmen gerekiyordu.
that way 1811
wayne 745
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
wayne 745
ways 66
wayland 30
waylon 24
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way down 31
way too long 22
way mirror 27
way trip 38
way back 82
wayward pines 19
way out 21
way tie 16
way better 36
way down 31
way too long 22
way mirror 27
way trip 38
way back 82
wayward pines 19
way out 21
way tie 16