English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Good guy

Good guy traducir turco

5,507 traducción paralela
I'm gonna vouch for you and I'm gonna tell them you're a good guy. Well... okay.
Sana kefil olup onlara senin iyi bir adam olduğunu söyleyeceğim.
You're a good guy.
İyi bir adamsın.
He's an Internet-rich guy- - actually a good guy.
Bir internet zengini. Aslında iyi adamdır.
A good guy to know.
Tanınası bir adam.
I told her what a good guy you are, but she thought it was a bad sign that you didn't write to her yourself.
Ne kadar iyi bir insan olduğunu söyledim ama kızla beni konuşturmanı kötü bir işaret olarak aldı.
Just leave Paul alone, Dad, he's a good guy.
Paul'u rahat bırak baba. O iyi bir adam.
He's a good guy. He deserves...
O iyi biri, o da...
And he's a good guy.
Ve o iyi birisi.
And maybe for a second there, I thought you were a good guy playing bad.
Bir an için senin kötüyü oynayan iyi biri olduğunu düşünmüştüm.
Giving me the lunch table, he is trying to look like the good guy.
Bana masasını vererek iyi biri gibi olmaya çalışıyor.
Can't you just accept that maybe he is the good guy?
Belkide iyi biridir bunu kabullenemez misin?
You get to be the good guy, and your kooky wife leaves you for some guy she met at EST.
İyi adam sen olurdun senin garip eşin de kursta tanıştığı biri için seni terk etmiş olurdu.
Look, Herrmann, I know the last few new additions to 51 have led to some pretty rough seas, but Newhouse seems like a good guy.
Biliyorum, 51'e yapılan son bir kaç ilave bizi oldukça sert denizlere yelken açtırdı ancak bu Newhouse iyi bir adam gibi duruyor.
I'm a good guy.
Ben iyi bir adamım.
The Swan Princess is a good guy, too.
Kuğu Prenses de iyi bir adam.
Just a girl version of a good guy!
Yani iyi bir adamın kız versiyonu!
And Gabe is a good guy.
Gabe iyi biri.
- He was a good guy.
- İyi bir adamdı.
He's a good guy, Paz.
- O iyi biri, Paz. Göreceksin.
He's a good guy, Paz.
Göreceksin.
He's the good guy.
Bu eleman iyi.
You're a good guy.
Çok iyisin sen.
You're the good guy here. I feel guilty, because I love it.
Suçlu hissediyorum, çünkü bu hoşuma gidiyor.
Well, he was a good guy.
- İyi bir adamdı.
You were supposed to be the good guy, the hero.
Senin iyi adam olman gerekiyordu, kahraman olman.
You are supposed to be the good guy, right?
İyi adam olman gerekiyordu, değil mi?
I am not... the good guy.
- Ben... iyi adam değilim.
Sam is a really good guy.
Sam gerçekten iyi bir insan.
You know. But I'm a good guy.
Ama iyi bir insanım ben.
He a good guy?
Adam iyi biri mi?
Yeah. He's a good guy.
Evet, iyi biri.
You got a good job here, you got a great opportunity, and you're blowing it off for some guy.
İyi bir iş aldın, harika bir fırsat yakaladın bazı erkeklerle sorumluluktan kaçmaya başladın.
Good-looking guy, no bags, checking in for one night?
Yakışıklı, bavulu olmayan, tek gecelik kayıt yaptıran erkek mi?
Good for 10 years'worth of mac and cheese, but not exactly enough to kill a guy.
On yıllık fırında makarna ihtiyacını karşılar ama bir adamı öldürmeye değmez.
Good,'cause you could never share a French guy.
Harika, çünkü Fransızını kimselerle paylaşmazsın.
Unless you get lucky and meet a guy who actually makes you feel good, and then you think, "All right, I'm back!"
Şansınız dönmedikçe ve sizi iyi hissettirecek birisiyle tanışmadıkça tabii ki. Sonra "tamam, geri döndüm!" diye düşünürsünüz.
You're a good guy.
Buraya gel!
All of Okinawa was scared of this guy, and for good reason...
Okinawa Tüm bu adamdan korktum ve iyi bir nedenle...
That guy is... Is good at his job.
Bu adam işinde gayet iyi.
I started talking about religion, and that guy, Kerr, just made it sound like I only think that women that believe in god are good mothers.
Din hakkında konuşmaya başladım ve şu adam, Kerr, benim dinine baglı olmayan kişilerin iyi anne olamayacağı hakkında şeyler söylemiş gibi gösterdi
I'm telling you, this guy's good.
Bence bu adam iyi biri.
He was a pretty good-looking guy.
Çok yakışıklı adamdı.
The good samaritan guy?
Hani şu yardımsever iyi adam?
Hmm. Guy's good.
Adamda iş var.
I'm a nice guy, I have a great job, I'm well-educated, come from a good family...
İyi bir insanım harika bir işim var iyi eğitimliyim temiz bir aileden geliyorum.
Good little dead guy!
Hanimiş ölü adam!
But then I-I was driving the other day, and I saw this really good-looking guy.
Geçen arabadaydım ve çok yakışıklı birini gördüm.
So you killed a good looking 2 meter tall guy with a rock?
Yani bir taşla yakışıklı, 2 metre boyunda adamı mı öldürdün?
And I have a very good feeling about this and I think Sam's a great guy.
Ve bununla ilgili gerçekten iyi birşeyler hissediyorum. Ve bence Sam harika biri.
You're a smart guy, good with computers.
Akıllı adamsın, bilgisayarlarla aran iyi.
Good-looking guy, rich, Malibu beach house.
Yakışıklı adamsın, zenginsin, Malibu sahilinde evin var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]