Goose chase traducir turco
384 traducción paralela
Yet you went off on some wild goose chase after a pirate... leaving your capital at the mercy of the enemy.
Siz gittiğinizde bazı yabani ördekler başkenti düşmanın insafına bırakarak bir korsanın peşine düştüler.
Well, I hope it's not a wild-goose chase.
Umarım bu iş kaz avına dönmez.
Wild-goose chase.
Abes bir kovalamaca.
What sort of a wild goose chase are you suggesting?
Ne tür bir kovalamaca öneriyosunuz siz?
And then... just as I was beginning to think it was all a wild goose chase... I saw something, something quite strange.
Sonra tam da boşa kürek çektiğimi düşünmeye başlamışken son derece tuhaf bir şey gördüm.
- I wish him luck with his wild-goose chase.
- Ona beyhude arayışında şans diliyorum.
- Wild-goose chase?
- Beyhude arayış mı?
If you read my books, you'd know I wouldn't go on a wild-goose chase.
Kitaplarımı okursanız, boşa kürek çekmediğimi anlarsınız.
Hope I didn't get you up here on a wild goose chase, Mr. Evans.
Umarım boş yere vaktinizi ziyan etmiyoruzdur Bay Evans.
Geese on a wild-goose chase.
Yaban kazı yarışındaki kazlar.
This is a wild goose chase, Casey.
Boşa kürek sallıyoruz, Casey.
You mean you sent Ruth over to Brooklyn on a wild-goose chase?
Yani, Ruth'u Brooklyn'e boşu boşuna mı gönderdin?
He sent you on this wild goose chase... to give himself time to make arrangements for her to be transferred elsewhere secretly.
Sizi gereksiz bir şey için, bir yerlere göndermiş. Bu ona, annenizi başka bir yere gizlice götürmek için zaman kazandırmış.
No, it was a wild goose chase.
- Hayır. Tam bir zaman kaybıydı. - Sevgilim, şapel olmalı.
This is just another wild goose chase
Bu da başka bir zaman kaybı.
I'm too old and too sick to go on a wild-goose chase.
Ben artık böyle şeylerin peşinde koşamayacak kadar yorgun ve hasta bir adamım.
But it was a wild-goose chase, like a hundred before it.
Daha önceki yüz tanesi gibi boşa kürek çekmekti.
Jim McKay, do you mean they've been out on a wild-goose chase?
Jim McKay, bu zamana kadar seni boşu boşuna mı aradılar?
Ride all night on some wild goose chase.
Bütün gece yollarda sürünmeye.
You lead us on another wild goose chase.
Başka bir yere bakalım.
In any case, you were spared a wild goose chase.
Ne olursa olsun, ördek avından kurtuldun.
You figure them Indians get out of there and lead the Cavalry on a wild goose chase, that Great White Father's gonna get nosey...
- Öyle mi? Onları Kızılderililerin ortadan yok olduğuna inandıracaksın öyle mi?
In my opinion. The whole thing is a wild goose chase.
Bence bütün bunlar boşa takip.
You have finished your wild-goose chase, I hope.
Vahşi kaz avını bitirmişsindir umarım.
You're going to leave here without them and run off on some wild-goose chase halfway across the galaxy just because you found a discrepancy in a hydrogen cloud?
Samanlıkta iğne mi arayacağız çünkü hidrojen bulutu içinde bir farklılık buldunuz?
It may be just a wild-goose chase, like we've been telling you.
Ve önce de söylediğim gibi samanlıkta iğne aramaya benzeyecek.
We'd be the laughingstock of the state if this turned out to be a wild goose chase.
Eğer bu durum vahşi ördek avına dönüşseydi, tüm eyaletin maskarası olurduk.
Though it is a sorry shame to lose four good agents on a wild goose chase.
Dört iyi ajanı boşu boşuna kaybetmek yazık oldu gerçi.
I think I'm on a wild goose chase.
Boş yere vakit kaybettim gibi.
I'm not going on a wild-goose chase.
Olmayan bir şeyin peşinden gitmeyeceğim.
I know it's a long shot... - Damn wild goose chase is what it is!
Çok uzakta olduğunu biliyorum ama, hayalet kovalamak gibi bir şey bu.
I'm not going on a wild goose chase.
Kazkafalılarla insan avına gitmeyeceğim.
If you ask me, Sam, this is a wild goose chase.
Bana sorarsan bosuna ugrasïyoruz, Sam.
Could be a wild-goose chase. And ito'cled.
Ya da olmayacak şeyin peşinden koşmuş olunur ve kapanır gider.
To prove that he wasn't off on some wild-goose chase.
Anlamsız bir iz üstünde olmadığını kanıtlamak için.
Another wild goose chase.
Yeni bir takip.
I hate to impose, but since they got you here on this royal goose chase, would you take a look at the phone?
Phil, seni zorlamak istemem ama madem seni buraya gönderdiler telefona bir bakar mısın?
- That's a wild-goose chase!
- Bu boşuna zaman kaybı!
Sent me on a wild-goose chase all over this fun house.
Bütün evi alaşağı ettim resmen.
She's gonna lead you on a wild-goose chase and then tell everyone.
Bence saklanıyor. Seni olmayacak işlerin peşine yollayıp, sonra da tüm Alpha Centauri'ye bu hikayeyi anlatacak.
You ask me, that goddamn computer sent you on another wild-goose chase.
Evet, şu kahrolasıca bilgisayar yolladı..... boşuna zaman kaybı.
A wild-goose chase over here at Nakatomi Plaza.
Nakatomi Binası'ndan yapılan ihbar sahte çıktı.
A bit of a wild goose chase, Poirot.
Yabani kaz avındasın, Poirot.
If I've driven all this way on a wild-goose chase...
Bunca yolu boşu boşuna geldiysem...
I hope this is not a wild goose chase, Poirot.
Umarım boşa kürek çekmiyoruzdur, Poirot.
The only wild goose chase they intended us to be on, was in France.
Aslında bizim Fransa'da boşa kürek çekmemizi istiyorlardı.
This may sound like a wild-goose chase, but I think I saw...
Bu kulağa yabankazı kovalamaca gibi gelebilir ama sanırım gördüğüm...
Oh blow him, a goose chase is it...
Bahçeden çıkar mısınız...
Okay, I'm giving this Norman guy another 15... but I think he's got us on a wild goose chase. Anything?
Bay Norman'a 15 dk daha vereceğim Bence boşuna iş yapıyoruz.
A wild-goose chase?
Yaban kazı kovalamak mı?
I only hope a wild goose may not prove to be the end of our chase.
Umarım takibimizin sonunda aptal bir ördekle karşılaşmayız.