Chase me traducir turco
796 traducción paralela
You didn't chase me.
Benim peşime düşmediniz.
No, but you see, it was fun having them chase me.
Hayır, ama... Peşimden koşmaları, hoşuma gidiyordu.
Why do you chase me around like this?
Neden sürekli peşimden geliyorsun?
The manager used to chase me round the office until four, then...
Menajer 4'e kadar peşimde dolanır... sonra ben eve tüyerdim.
Javert will chase me.
Javert peşime düşecektir.
Then why did you let the police chase me all over the map?
O zaman neden polisler her yerde beni arıyordu?
- I had a bull chase me once.
- Bir keresinde beni boğa kovalamıştı.
You didn't have to chase me so hard.
Bu kadar haşince kovalaman gerekmiyordu.
You chase me across the field, hit me... drag me to this house, and to top it all... when I get sick because you shove a piece of reeking garlic in my face... you tell me I'm infected.
Beni kovaladın, bana vurarak evine getirdin, üstelik o iğrenç kokan sarımsakları bana göstererek midemi bulandırdın ve bana onlardan biri olduğumu söyledin.
You'll have to chase me for it.
Bunun için beni kovalamak zorundasın.
When I leave here, he'll follow and I'll let him chase me up a tree.
Ben çıkınca peşimden gelecek. Ağaca çıkana kadar kovalatacağım kendimi.
Chase me! Chase me!
Beni takip edin!
Sleep is only dreams that chase me.
Uyku ise sadece beni kovalayan kabuslardan ibaret.
If they chase me out, I'll go to Australia and from there to India!
Yine peşime düşerlerse Avustralya'ya geçerim oradan da Hindistan'a.
I'm trying to get him to chase me around the bedroom.
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer demezler mi?
Chase me!
Yakalasana!
Now you must chase me because that is what he likes.
Şimdi beni kovalamalısın.
You will chase me nowhere.
Beni hiçbir yerde kovalayamayacaksın.
He's not gonna chase me out.
Asla peşime düşmeyecek.
- The cops'll chase me.
- Polisler beni takip edecek.
They didn't chase me.
Beni takip etmediler.
Everybody chase me away, avoid me...
- Herkes beni kovalıyor, herkes sakınıyor.
If I come out of that tank anthropoid, I'll be in a very primitive state and impossible to relate to, so sedate me while I'm still in the tank otherwise you'll have to chase me around and subdue me.
O tanktan maymun olarak çıkarsam, benimle bağlantı kurmanız... imkansız olacak, o yüzden tanktayken bana sakinleştirici verin... yoksa peşimden koşup beni yakalamanız gerekecek.
Him continuing to chase after me is a terrible decision, which makes me respect him even less.
Peşimden koşmaya çalışması çok kötü bir karar... Bu ona daha az saygı duymama neden oluyor.
And, when I tell him to leave my apples alone... he's a telling me "chase himself".
Ona elmalarýma dokunmamasýný söyleyince de... bana "git baţýmdan" diyor.
You turn me out while you chase Ashley, while you dream of Ashley.
Ashley'nin peşinden koştukça, beni yanından uzaklaştırıyorsun onun hayalini kurarak.
Oh, excuse me, but I'm on a chase in the name of the King.
Affedersiniz baylar ve bayanlar ama kraliyet ailesi adına buradayım.
Believe me, I'd like to go across and chase out those rats shooting from rooftops and bell towers.
İnanın bana, ben de karşıya geçip çatılardan ve çan kulelerinden atış yapan o aşağılıkların peşine düşmeyi çok isterdim.
Did Vince Stone chase you after me?
Peşimden gelmeni Vince Stone mu istedi?
Chase her away to make me happy.
Kovun onu buradan. Bu beni mutlu eder.
When we decided to get married, I didn't think it would be necessary for me to chase after you anymore.
Evlenmeye karar verdiğimiz zaman, bir daha senin peşini böyle kovalayacağım hiç aklımdan geçmemişti.
Don't let me chase you away, Mrs. Renshaw.
Bana kendinizi kovdurmayın, Bayan Renshaw.
The cat's out of the bag, it's fair game for me to chase it.
Şimdi konu açıldığına göre benim de irdelemeye hakkım var.
Playing Chase Me Charlie?
Benimle hırsız polis mi oynuyorsun?
Don't let me chase you. Not at all.
Benim yüzümden olmasın?
You chase me chasing you.
Seni kovalarken beni kovalıyorsun.
Now, if you'll excuse me, I must be getting along, it's the, er, chase, you know?
Şimdi izin verirsen yalnız olmalıyım. Şu takip işi bilirsin. Tabii ki bayım!
But when they actually appear before me, I am so disconcerted I chase them away, turn them against myself.
Ama ne zaman benden önce ortaya çıksalar telaşla onları uzaklaştırıyorum, kendime düşman ediyorum.
You expect me to put my family in danger and risk all I own so you can chase a bandito?
Benden bir at kaybedip, tüm ailemi sen o haydutu kovalayasın diye riske atmamı mı istiyorsun?
With 2,000 rifles in my hand, I'll chase the government's troops right up to Mexico City! And the men will follow me!
2.000 tüfeği elime geçirdiğim zaman Meksika City'e kadar hükümet birliklerinin tozunu attıracağım.
It makes the chase more interesting... for me.
Bu kovalamaca benim için çok ilginç olacak.
One day you tell me you're dying and the next one you chase sluts around!
Bir gün bana ölmekte olduğunu söyledin ve sonra sürtüklerin peşinden koştun!
Mr Chase! Excuse me!
Işıklar yanıyordu.
Me, for instance I chase petty crooks like you. I take all those risks for $ 300 a month.
Açıkçası spesiyallerim arasında sizin gibi hırsızları yakalamak için ayda 300 dolar almak var.
If you think you're gonna chase him back to Philly with this scene... and it's gonna beJessica, you and me playing ukuleles in the sand, forget it!
Bunları yaparak onu Philly'ye kaçırtacağını, bizim ile Jessica'nın Hawaii'de gitar çalacağımızı sanıyorsan, unut! Hayır bayan!
You want to sleep with me. You need a good cuddle to chase the fright away.
Korkularını gidermek için benimle yatmalısın.
If you ask me, Sam, this is a wild goose chase.
Bana sorarsan bosuna ugrasïyoruz, Sam.
Go! Chase... Wait for me here.
yakalayın... burda bekle beni
Leave him to me, you go and chase those robbers
Beni onla yalnız bırakın. Diğer hırsızları yakalayın hemen.
You've given me another suspect to chase,... her father.
Bana şüphelenmek için başka bir nokta daha verdiniz. Karısının babası.
You don't believe me? I'll chase her
İnanmıyorsanız, beni takip edin!