Ham traducir turco
3,816 traducción paralela
Yes, the ham. Oh, the ham. - Mm.
- Evet.. et.. et!
- Is the ham okay?
- Ette bişey mi var?
- Oh. Well, we're having ham this year instead of turkey. I know.
Bu yıl hindi yerine domuz eti yiycez
Now... do you want the ham and cheese, or the Turkey club?
Şimdi... Biraz jambon ve peynir ister misin? Veya hindi sandviçi falan?
Ah. Deviled ham.
Baharatlı jambon.
Ham, sir?
Jambon, efendim?
You didn't eat the ham sandwich that was in that towel, did you?
Şu havluya sarılı sandviçi yemedin, değil mi?
This is raw footage?
Bunlar ham görüntüler mi?
We had ham and eggs, bacon, pigs in a blanket, and the blanket was ham.
Domuz jambonlu yumurta, domuz pastırması, sosisli börek yedik sosisler de jambona sarılmıştı.
You should buy a sling to aim at raw mangoes instead...
Onunla ham mongaları vuracak olmalısın...
Heroin in the raw.
Ham eroin.
I thought you would just be like, gulp, gulp, done.
Bence sen ham diye yuttun resmen.
My last hope lay in the raw power of the Z06.
Son umudum Z06'nın ham gücüne bağlı.
There is ham, by there?
Şurada biraz jambon vardı sanki.
I brought you a piece of ham...
Biraz jambon getirdim...
"Ham-and-eggtapusses."
"Sosisli yumuhtapot"
And maybe Kevin will insist on paying, and I can get a jazz cd and a ham sandwich.
Ve belki Kevin ödeme konusunda ısrar eder ve ben de bir jazz cdsi ve jambonlu sandviç alabilirm.
Maybe eat a ham salad...
Mesela salata yiyebilirsin...
Hey, I "ham" stopping...
Hey, ben "but" uyorum zaten.
Southfork's is sittin on two billion barrels of the purest crude.
Southfork, iki milyon varil en saf ham petrolün üzerinde.
Fine, just be careful of the ham.
Tamam, Sadece salamlara dikkat et.
I knew I smelled ham.
Salam koktuğunu biliyorum.
"Bitch, stop texting me or I will eat you."
"Amcık, mesaj atıp durma yoksa seni ham yaparım."
What the deviled ham?
Acılı jambon adına.
The man, and his investors, could earn a vast fortune, yet our president's ham-handed... yes, father, we know that you don't like Lincoln, but he can't be held singularly responsible for every penny that falls through your grasp!
Adam ve onun yatırımcıları, büyük bir servet kazanabilir, henüz başkanlarımız beceriksizken... evet, baba, biz senin Lincoln'den hoşlanmadığını biliyoruz, ama o tek başına sorumlu tutulamaz kaybettiğiniz her kuruş için!
He used to call me "Cam the ham."
Bana "Camış Cam" derdi.
I'm just saying, it's difficult to grow up with a name that rhymes with "ham."
"Camış" la kafiyeli bir isimle büyümek zordu diyorum işte.
- Yeah. Ham croquette.
Jambonlu kroket de var.
Who's got the munchies?
Ham yap bakayım.
We thought we were rustier than we were.
Biz de daha ham olduğumuzu zannediyorduk.
Although, to apologise for my misreading of his faith, I've sent him a bottle of wine and a hock of ham.
Gerçi inancını yanlış yorumladığımdan özür dilemek için ona bir şişe şarap ve bir paket jambon gönderdim.
If I'm right, you are sitting on a couple of billion barrels of light, sweet crude...
Eğer haklıysam, milyonlarca varil ham petrolun üstünde oturuyorsunuz...
The most sought-after crude oil in the world.
Dünyada en çok aranan ham petrol bu...
- Ham?
- Domuz jambon?
Clear the table, go down to the larders, bring up bread, fruit, cheese, chicken, ham.
Carson, masayı kaldırın, kilere inin,... ekmek, meyve, peynir, tavuk, jambon yenilecek ne varsa getirin.
Cut it in squares, put it with ham.
- Kare kare doğrayıp, jambonla karıştıralım.
It felt like eating crispbread with cured ham.
Soslu jambon ile kraker yemek gibi bir şey.
I think you dropped something. Ham radio has what, three working parts?
Ne yani, amatör telsizin çalışan üç parçası mı var?
It's fitted with updated comm gear we were set to test today, including a Ham Radio.
Kıyafetinin üzerinde bugün test ettiğimiz bir iletişim cihazı ile amatör bir telsiz bulunuyor.
Two cans and a string- - of all the things in the suit to work, her ham radio.
İki kutu ve bir ip... Kıyafetteki tüm şeylere rağmen onun amatör radyosu çalıştı.
Just fetch some ham from Mr Bakewell and make a light salad.
Bay Bakewell'den biraz jambon alıp hafif bir salata yap.
And I suppose there's no ham and no salad?
O zaman hiç jambon ve salata yok?
Because I've watched Doctor Who for almost 50 years.. I'm not used to this raw.. Human emotion that's coming out in the modern versions of the drama.
Neredeyse 50 yıldır Doctor Who izlediğim için dizinin modern versiyonunda ortaya çıkan bu ham insan duygularına alışkın değilim.
I just posted some raw footage of this project - I've been working on...
Çalistigim projeyle ilgili ham bir video yollamistim.
You guys pick the toppings, but no ham.
Siz seçin ama domuz olmasın.
I was having lunch at the commissary, minding my own ham and rye, when my boss came up steaming that he was going to get the DOJ bean counters to look into your budget.
Büfede öğle yemeğini yiyordum, jambon ve çavdarın tadını çıkarıyordum ki patronum öfkeyle sizin bütçeyi incelemek için Adalet Bakanlığı muhasebecilerini getireceğini söyleyip ofisime geldi.
I don't care how raw or seemingly meaningless it is.
Bilgilerin ham veya anlamsız görünmesi önemli değil.
"Creature from the Black Forest Ham Lagoon."
"Kara Orman Jambon Gölü'ndeki Yaratık."
I brought your favorite egg and ham
En sevdiğin yumurtadan ve hamburgerden getirdim.
Which one of you slimy green ham shanks busted my satellite dish?
Hangi yeşilimsi gösterişçi kazma benim uydu antenimi bozdu?
Mok-Dan-Ham-Ro-Jin-Ju-Gua.
Bok-Dan-Ham-Roh-Jin-Joo-Gwan.